nine

966 83 78
                                    

Merhaba,

Çıkabilecek yazım yanlışları için üzgünüm,

İyi okumalar.

×××

Soğuğu ve sıcağı aynı anda derinlerine kadar hissederek uyandı Louis. Sanki bedeni bir buzdolabının içindeymiş, ancak o dolabın içinde bir bir sobaya sarılıyormuş gibi.

Gözlerini açmakta zorlanınca uğraşmadan bedenini hareket ettirmeye çalıştı. Uyku mahmurluğuyla yorganını üzerine örtmek istedi, belli ki ikizler kendi yataklarını bırakıp onunkine geçmiş ve Louis'nin üzerindeki yorganı açmışlardı.

Fakat gerçek bundan çok uzaktı.

Bunu eline gelen tek şeyin ahşabın pürüzlü ve sert yüzeyi olduğunu farkederek öğrenmişti Omega. Kapalı gözlerinin ardından çatılan kaşlarını hissetmiş, hareket etmek isteyince sırtına batan aynı yüzey ve üzerindeki ağırlıkla karşılaşmıştı şimdi de. En sonunda başka çaresi olmayarak gözlerini zorlukla araladığında bu hissettiği ahşaptan tavanla yüz yüze geldi. Gözlerini şokla etrafta gezdirirken nefesleri hızlanmış, odaklanmasını engelliyor, beyninin ne olduğunu anlamasına izin vermiyordu.

Yutkunarak buşunduğu kulübeyi süzmeyi bırakıp boştaki elini kaldırdı. Çıplak bedeninde şimdilik görebildiği tek kısımdı.

"Hayır..."

Diğer elini sonunda hissedebildiğinde, parmaklarının arasındaki yumuşak telleri de farketti. Bu saçların sahibinin başı Louis'nin uyuşan kolunun tek suçlusuydu.

Kurumuş boğazıyla yutkunmaya çalışarak kolunu kurtarmayı denedi. Üzerindeki bedeni henüz seçemiyordu, ancak şuanda hala sakinse(!) bunun tek nedeni bedenden yayılan tanıdık kokuydu.

"Harry... Yapmadık de..."

Louis'nin umutsuzca konuşmasına devam edememesinin tek nedeni Alfanın onu cevapsız bırakması değil, ensesine ve boynuna yayılan keskin acıydı. Elini istemsizce oraya götürüp inledi kısık bir sesle. Parmaklarıyla hissettiği tenindeki kurumuş kan hissi yüzünü buruşturmasına neden olmuştu. Doğruldukça bütün bedenindeki ağrıları daha fazla hissediyordu.

Harry'nin üzerine kapanarak soğuktan korunmasını sağlayan sıcak bedeninden kurtulduğunda gecenin kesitleri yavaş yavaş dolmaya başlamıştı beynine.

Ve tabii onunla birlikte gelen panik de oldukça yoğundu.

"Olamaz..."

Sızlanarak ayaklanıp içinden sayıklamaya devam ederek duvara tutundu. Hayır, hayır, hayır! Bu şekilde olmaması gerekiyordu! Hayır! Harry'nin çıplak bedeninden gözlerini alamazken kıyafetlerine uzandı. Zar zor da olsa giyinerek geriye adımladı. Nasıl göründüğünü düşünemeden kendini kulübenin dışına, oradan da parkın dışına, Harry'nin arabasının yanına atmıştı. Eşyaları içinde, arabanın anahtarı ise Harry'nin yanındaydı. Ancak şuan eşyaları düşünebildiği son şeydi. Evine giden yolu yürümesi gerekse bile durmayacaktı.

"Ben ne yaptım?"

Louis evine ulaşamadan Harry ayılmaya başlamıştı. Gözlerini açmadan derin bir nefes çekti içine.

Omegasıyla birbirine karışan kokularını ciğerlerine doldurdu.

Eriyen içini gülümseyerek belli etti ve Louis'ye sarılıp sevincini kutlamak istedi. Ancak karşılaştığı tek şey serin bir boşluk olunca gülüşü suratında donmuştu. Gözlerini hızla açıp etrafını süzerek doğruldu. Boş kulübeyi süze süze oturur pozisyona geçti ve korkuyla pencerenin ardına baktı. Hava açmıştı, ancak saatten haberi yoktu. Bütün eşyaları arabadaydı ve tek yapabildiği üzerini giyinmekti. Her şeyden önce...

Raunchy Alpha // larryWhere stories live. Discover now