9

592 53 20
                                    

Merhaballarrrr.. 🎈

Yeni bir bölümle daha buradayım. Okurken seveceğiniz bir bölüm olmuştur inşallah.. Bu hikaye sizi buraya kadar sürükleyebildiyse eğer ondan yorum ve oylarınızı esirgemeyin.. Siz değerli okuyucularımızı yanımızda hissetmek çoook isteriiizzz. Hepinize keyifli okumalar.. 😍

"heeyy lavaboya gitmem gerekiyor. Sağır mısınız be Heeyy" cidden çıldıracaktım şimdi. İnadına ses vermiyorlardı. Kaç saat olmuştu beni burada bırakalı bilmiyordum. Gerçekten iyice zaman algımı kaybetmiştim. Ne gelen vardı ne giden. "korkmayın benden bu kadar söz saldırmıcam" diye gülerek bağırdım. En sonunda kapı hızla açılmış gürültüyle duvara çarpmıştı.

"bağırma be"

"lavaboya gitmem lazım anlamıyor musun kıt beyinli. Gel çöz beni söz vurmicam. Söz" cidden dehşet sıkılmıştım. Tereddütle baksa da yanıma geldi. Gülmek istedim ama inat yapar da çözmez diye tuttum kendimi.

"tek bir hareketinde canına okurum"

"tamam uslu durucam"

"Ahmet gel buraya" diğer bir korumayı çağırırken ayaklarımı da çözmüştü.

"buyur abi"

"tuvalet camının altına adam koy. Bunun ne yapacağı belli olmaz uğraşmayalım şimdi" demesiyle ben gülerken o sinirle koluma asıldığı gibi ayağa kaldırdı beni. Canım yansada sesimi çıkarmadım.

"yürü"

"çekiştirme"

"kes sesini yürü." adımlarına ayak uydurmaya çalışsam da o kadar hızlı yürüyordu ki yaramdan dolayı 2 kere sendelemiştim. Hayvan herif peşimde koşmalarının hıncını böyle alıyorlardı benden. Lavobanın önüne gelmemizle sertçe içeri itekledi beni.

"sakın bir şey yapıyım deme hızlıca işini hallet oyalanma kapıyı da kitleme" kapıyı yüzüne kapatıp tabi ki kilitledim. Kapıya sert bir yumruk indirse de umursamamıştım. Hızla işlerimi hallettiğim gibi etrafta gözlerimi gezdirirken bir şey bulamamıştım. Bu sefer tedbirli davranmıştı salaklar. Bir süre daha içeride durmamla kapıya hayvan gibi vurulunca çıkmak zorunda kaldım. Durup o pis kokuyu çekmemin bir anlamı yoktu. Kapıyı açmamla canımı acıtmak istercesine elini mengene gibi koluma sardı. Hayvan herifin tekiydi. Bunun da hayatını kaydırmak için simasını aklıma not ettim.

"o zeki patronuna söylesene bir odaya alsın beni aşağısı çok boğucu"

"Tatile mi geldin sen lan. Patron sana nazik davranıyor diye bir tarafın kalkmasın Allah yarattı demem kırarım boynunu"

"patronunun meselesi olmasına rağmen o bu kadar sakinken paralı bir it olarak sana ne oluyor tam olarak" dememle hızla beni odaya sokup sertçe sandalyeye oturttu. Canımın acısıyla inlemiştim. Çekiştire çekiştire ellerimi sonra da ayaklarımı bağladığı gibi çıktı dışarı.

"yemek getirmedin" diye bağırmıştım ama ses gelmedi. Başımı masaya koydum. Ne zaman gelirdi acaba birileri beni almaya.

Cidden sakin bir hayatım varken kendimi bu duruma nasıl getirmiştim. Birinin canını kurtarmak madalya verilecek bir şey olmalıydı ama bacağımda bir kurşun yarası kafa derimde dehşet bir acıyla iğrenç bir odadaydım.

Demir neredeydi. Polisler neredeydi. Biraz alaya almıştım ama cidden kurtulabilecek miydim şuan biraz şüpheliydim.

Ben neredeyse 2 gündür buradayken gerçekten o rahat rahat troya'daki odasında mı taklıyordu. Canla başla beni bulmasını umut ederken o tam tersini yapıyordu. Bu kadın için canımı tehlikeye atmam derken ciddi olduğuna inanmıyordum ama neredeydi o zaman. Bağlantının üstünden baya geçmişti. Babam öğrenmiş miydi acaba. Sanırım küçük kız kalbim hala babamdan bir atak bekliyordu. Güldüm. Cidden sinirlerim bozulmuştu. Babam öğrendiyse de elini pisletmemek için ölmeme göz yumardı emindim. Keşke polisi aramak yerine dayımı arasaydım. O beni eliyle koymuş gibi bulurdu emindim ve ben de şimdiye çoktan evde olurdum. Sıkıntıyla ofladım.

ASYA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now