13

573 44 15
                                    

Herkese iyi okumalar kocaman sevgilerrr 🖤

"ne işin var anacım senin burada hala neden dolanıyorsun bu kızın etrafında. Senin yüzünden neler geldi başına hala ne diye etrafında dolanıp onu riske atıyorsun" sedat sinirle demire yakınsa da ikimizde bir tepki vermemiş birbirimizden gözlerimizi çekmemiştik.

Neden onu gördüğüm andan beri kalbim ağzımda atıyordu. Gelecek konuşmanın stresi miyidi bu yoksa kalbimin bana oyunu mu? İtiraf etmekte zorlansam da sanırım kalbimin oyunuydu.. Onu kalbimden atıcam derken ne kolaydı söylemek. Ama yapmanın söylemek kadar  kolay olmayacağını şuan, sarsılmaz şekilde dimdik karşımda dikilen adama bakınca anlıyordum.

"gidelim mi avukat"

"bak hiç duyuyorlar mı beni bir de gidelim mi diyor. Sen beni anlamıyor musun anacım kime diyorum ben aloo" diye sinirle cırladı sedat. Demir hala o yokmuş gibi davranırken gözlerimi en sonunda ondan alıp sedata çevirdim.

"sedat lütfen. Ben çağırdım onu. Konuşmamız gerekiyor"

"sen mi çağırdın? Anacım sen aklını peynir ekmekle mi yedin. Senin bu adamdan 100 km uzak durman lazım niye anlamıyorsun. Hem ne konuşacaksınız ne kaldı sanki konuşulacak. Görmüyor musun etrafında oldukça zarar görüyorsun" demesiyle yanına geldim.

"Bu son. Öğrendiğim şeyler var sormam gerekiyor" diye fısıldadım.

"neymiş onlar Asya" merakla kaşları çatılmıştı.

"şuan anlatamam sedo. Akşam kızlara bir şey uydur demirle olduğumu söyleme özellikle linaya"

"ne dicem anacım. Ya başına bir şey gelirse Asya nasıl toparlıcam sonra olayı. Ne olur vazgeç bırak artık şu saçma takıntını" demesiyle demire kaçamak bir bakış attım.

"başıma bir şey gelmeyecek sedo söz veriyorum. Hatta akşam yemeğine bile yetişebilirim. Sadece konuşucaz ve hemen geri dönücem. Söz veriyorum" dememle istemese de el mecbur başını sallamıştı.

"avukat" demirin sesini duymamla ona döndüm.

"iki dakikaya geliyorum" hızla eve koştum. Kağıtları almam lazımdı. Odaya girmemle çekmeceye sakladığım kağıtları alıp hızla çantama soktuğum gibi tekrar aşağıya indim.

Sedat arabanın yanında kollarını göğsünde bağlamış düşmanca demire bakıyordu ama demirin çokta umurunda değildi bu durum.

"gidebiliriz" dememle sedat hızla yanıma gelip koluma asıldı.

"nereye gidiyorsan oradan konum atacaksın. Gittiğin her yerden konum atacaksın duydun mu beni. Neredeysen bilicem ben. Duydun mu beni" diye hararetle fısıldayınca hızla başımı salladım.

"ona bir şey olmayacak sedat" demirin sıkılmış sert sesi aramıza girerken sedat sinirle bu sefer ona döndü.

"aynen gördük başına bir şey gelmeyeceğini. Bana bak sırf Asya istiyor diye seninle gelmesine izin veriyorum ama ola ki başına bir şey gelsin bu sefer kurtulamazsın elimden"

"sedo lütfen söz haber vericem. Yemeğe de yetişmeye çalışıcam gelemezsem idare et" yanağına kocaman bir öpücük bıraktığım gibi mert'e teşekkür edip ön kapısını açtığı arabaya yerleştim. Demirde vakit kaybetmeden sürücü koltuğuna geçerken araba hızla yola girmişti.

"neden mesajlarıma cevap vermedin" aramızda uzayıp giden sessizliği en sonunda sert bir sesle bozarken gözlerimi yoldan ayırmadım.

"seninle sohbet etmek için sana mesaj atmadım" dememle homurdandı.

"iyiyim yazmak bu kadar zor olmamalıydı. Başına bir şey geldi sandım" alayla güldüm.

"emin ol sen dışında başıma bir şey getirecek potansiyelde başka kimse yok hayatımda" dememle arabaya bindiğimden beri bir kez bile yüzüne bakmayan gözlerim direksiyonu sıkmaktan beyazlaşan el boğumlarına gitmişti. Hemen de sinirlenmişti beyefendi.. Oh dünya ne güzeldi.

ASYA (TAMAMLANDI)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora