55

358 42 2
                                    


Herkese keyifli okumalar.. 💥

"abla iyi misin?" linanın endişeli sesi, sedatın sakinleşmem için sırtımı okşaması nehirin ise endişeyle bana baktığını görmem beni en sonunda kendime getirmişti. Ağlamam durmuştu ama hıçkırık sarsıntılarını durduramamıştım daha...

Bu kadar ağlamamın tek nedeni bu hediye değildi.. Bu kadar ağlamamın nedeni böyle güzel ve ince bir hediyenin bende gizli tuttuğum anılarımı da peşi sıra gün yüze çıkmasıydı.. Onları hatırlamamak için bir kutuya kilitlemiş ve içimde bir yerlerde unutmuştum ama şimdi görüyordum ki o anılar kendini hiç unutturmamıştı. Önümde diz çökmüş yavaşça göz yaşlarımı silen nehire iyi olduğumu göstermek için gülümsedim. O da bana gülümsedi ama endişesi gözlerinden buram buram okunuyordu.

"daha iyi misin balım."

"iyiyim"

"ne o. Bakabilir miyim abla" yanımda oturan linaya dönmemle "truva nerde" diye sorum.

Onu da alıp demire gitmek istiyordum. Onu görmek, ona sarılmak istiyordum. Ona ihtiyacım vardı. Ona olan açlığımı, isteğimi, özlemimi, eksikliğini dolduramıyordum.

İlişkimizin başından beri bir çok olumsuzluk yaşamıştık. Kötü günler hep peşimizden gelmişti ve sonrası uzun bir ayrılığa gebe olmuştu. Şimdi ise her şeyden kurtulmuş bir adam olarak buradayken ve bana kendini affettirmek için savaştığını görüyorken ona karşı kayıtsız kalamıyordum. Kalmak istemiyordum çünkü onu seviyordum. O benim bu hayattaki en zayıf noktamdı ve ben sadece onun yanında olmak istiyordum.

 Truva sanki onu sorduğumu anlamış gibi koşarak odaya girdi ve yatağa zıpladı. Hızlıca onu kucağıma alıp ayağa kalktım.

"nereye" diye soran sedata döndüm.

"demirin yanına" derken linaya kağıdı uzatmıştım. Her okuduğu satırda gözleri şaşkınlıkla açılırken "oha. vay be" diye fısıldamıştı. Okumayı bitirip gözlerini bana çevirdiğinde bir şey söylemedim. Onunda gözleri dolmuştu.

"arabanın anahtarı masanın üstünde" diye fısıldadı. Derin bir nefes bırakıp yavaşça kafamı salladım. Bir elimde truva diğer elimde kavanoz odadan çıkarken biran önce demirin yanına gitmek ve bu hayatın nefes almaya değer olduğunu yanında daha iyi anlamak istiyordum.

Evden çıkmamla yaklaşık 1 saat sonra korumaların açtığı bahçe kapısından girmiş arabayı durdurmuştum. Bir koruma kapımı açarken derin bir nefes alıp yan koltuktaki truvayı ve kavanozu aldım.

Kapının önüne giderken o kadar heyecanlanmıştım ki.. Tıpkı, benim için hazırladığı normal flört aktiviteleri gecesinde yanına geldiğim gün gibiydi. Eksilmemiş aksine o kadar korkunç günlere rağmen artmıştı. Kapıyı çaldım. Bir süre sonra içeriden adım sesleri gelirken kapı açıldı ve demir gözüktü. Beni gördüğüne şaşırmıştı.

"güzelim" demesiyle gözlerim yaşarırken kendimi kollarına attım. Sıkıca sardı beni.. "bebeğim neden ağlıyorsun. Ne oldu" saçlarımı şevkatle okşayıp beni sakinleştirmek için konuşurken aramızda kalan truvanın havlamasıyla kendime geldim ve yavaşça demirden ayrılıp truvayı yere bıraktım. Gözlerim yüzüne giderken yalancı bir sinirlilikle kaşlarım çatılmıştı.

"seninle nasıl baş edeceğimi bilmiyorum. Beni her seferinde dağıtmayı nasıl bu kadar iyi başarıyorsun" diye sitem etmem üstüne ilk anlamaya çalışır gibi baktı ama sonra hemen anlayıp hafifçe gülümsedi.

"seni dağıtmak istemedim güzelim. Sadece artık içinde tek bir ukte kalsın istemedim" anlını anlıma yasarlarken derin bir nefes çektim içime. Güzel kokusu tüm hücrelerime nüfuz ederken mutlulukla gülümsüyordum.

ASYA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin