58- +18

745 40 11
                                    

Herkese keyifli okumalar.. 👻

Salonda hepimiz susmuş karşımızda konuşmasını bekleyen babama bakıyorduk. Demir aşağıda beni beklerken ve koşa koşa ona gitmek isterken bu zamansız misafirliği canımı çok sıkmıştı.

"daha ne kadar susacağız baba" dememle hepimize tek tek bakıp en son bana döndü. "neden buradasın. Ne oldu"

"bir şey olmadı Asya. Seni görmeye geldim. O günden beri ne konuştuk ne görüştük. Senin geleceğin yoktu ben de kendim kalktım geldim. Bir de bunu getirdim" demesiyle elindeki kutuyu alırken şaşkınlıkla ona bakıyordum. Cidden babamın artık yaptığı her şeye şaşırıyordum. Asla yere eğilmeyen burnunun benim için eğilmesine şaşırıyordum. "niye şaşırıyorsun kızım sen benim kızım değil misin.Hem doğum gününde de birlikte olamadık. Doğum günün kutlu olsun" demesiyle hafifçe gülümsedim.

"ö.. Öyle tabi de yani sonuçta ilişkimizi de biliyorsun insan şaşırıyor haliyle. Teşekkür ederim. Gerek yoktu." elimdeki kutuyu ortadaki sehpanın üzerine bıraktım.

"O gün hastahanede konuştuktan sonra sana dediğimi her ne olursa olsun düşüneceğini sandım. Ama aradan onca zaman geçti ve sen görüyorum ki bir adım atmamakta kararlısın" demesiyle gözlerimi kucağımda birleştirdiğim ellerime indirmiştim. Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuyu çokta düşünmemiştim. Çünkü onu affetmek falan istemiyordum. Kinli bir insan değildim ama bana ve anneme yaptıklarını unutupta kollarına kendimi atamıyordum. 27 yaşımdan sonra bir babamın olması bir şeyi değiştirmezdi ki. O, ona ihtiyacım olduğu anlarda yanımda olmalıydı şimdi değil. Derin bir nefes aldım.

"doğrusunu istersen bunu çok düşünmedim. Düşündüğüm zamanlarda da içim seni affetmeye hiç yanaşmıyor. Üzgünüm" dememle o da derin ve sıkıntılı bir nefes aldı. Gözlerim ona dönerken koltuğa hükümet gibi yayılmış olan adama baktım. Her zaman onun buram buram yayılan gücünü hissetmiştim ama artık hissetmiyordum. Cidden bende artık bir etkisi kalmamıştı ve bunu anlamak içimi rahatlatıyordu. Yüzünde söylediğim karşısında sinir yüklü alaylı bir gülümseme peydah olduğunda huzursuzca kıpırdandım.

"bakıyorum da herkes affediliyor ama bir ben affedilemiyorum" demesiyle anlamadım dercesine baktım ona. Öne doğru eğilip dirseklerini dizlerine koydu ve ellerini önünde kenetledi. "her şeyden haberim var. O demir denen herifi affettiğini biliyorum. Aşağıda seni bekliyor. Sanırım gecenizi buraya gelmekle sekteye uğrattım" demesiyle şaşkınlıkla kaldım.

"baba n.." elini kaldırıp susturdu beni. Saldırı pozisyonuna geçtiğini anlamam beni de yerimde diklenmeye itti.

"baba istersen o konuyla bu konuyu karş.."

"Sen kes lina. Seninle konuşmuyorum"

"linaya çıkışma" diye ona çıkışınca bana döndü yine.

"bakıyorum da seni türlü yalanlarla kandıran üstüne seninle birlikteyken evlenen yetmeyip çocuk yalanını sana söyleyip seni yerle bir eden adamı affediyorsun ama benim hatalarımı affetmiyorsun" demesiyle başını inanmazca iki yana salladı. Sinirle dişlerimi sıktım. "üstüne yaptığı ev mi seni bu kadar etkiledi kızım he. Ben de senin üstüne evler yaptım." duyduğum cümleyle tüm kanım çekilirken bunu bana dediğine inanamıyordum.

"yeter" sinirle bağırıp ayağa kalktığımda titremeye başlamıştım. Ona inanamıyordum. Bana söylediği şeye inanamıyordum. Hiç istifini bozmadan bana baktı. Öyle sinirlenmiştim ki.. "ne farkınız var biliyor musun" diye sinirle tısladım.

"neymiş" diye bağırarak o da ayağa kalktı ve uzun boyu yüzünden tıpkı küçük asyaya baktığı gibi tepeden bana baktı. Ama bilmediği artık o sindirmeye çalışan bakışlarından etkilenmediğimdi.

ASYA (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora