10

645 52 11
                                    

Herkese iyi okumalaarr kocamaaann sevgilerr..🎀

'gel, gel balım yavaş, yavaş" sedatın ve kızların yardımıyla yatağın kenarına oturtturuldum. O kadar yorgundum ki.. Gözlerimi sıkıca yumarken bir an önce acımın dinmesini sonra ise sadece uyumak, uzun bir süre hiç uyanmadan uyumak istiyordum.

"abla iyi misin" gözlerimi yavaşça açıp önüme diz çökmüş linaya baktım. Öyle üzgün bakıyordu ki onu rahatlatmak için zorla gülümsedim. Ama bir faydası olmadı çünkü berbat halde olduğumu ikimizde biliyorduk.

İyi değildim. Hiç iyi değildim. Her yerim ağrıyordu ama en çok da nedense kalbim. Anlamlandıramıyordum. Kalbimin bu kadar ağrılı olmasını, üzgün olmasını anlamlandıramıyordum.. Demirin seni ilgilendirmez diye bağırması mı yoksa ona defol diye bağırmam mı bu kadar ağır gelmişti bilmiyordum.. Birçok bilinmezlik içinde kaybolmuştum ve kendimi bulamıyordum.

"bir sıcak duş aldıralım sana bebeğim olur mu"

"En iyi şey bu olur nehir inan. Bir de çok acım"

"ben yemeği hemen hallediyorum" sedat başıma bir öpücük bırakıp hızla çıktı odadan. Lina önümden kalkıp bir koluma girerken nehirde diğerine girip yataktan yavaşça kaldırdılar beni. Vücut fonksiyonlarım işlemeyi bırakmışlar resmen..

"şöyle otur gel" yavaşça küvetin kenarına oturdum. Lina üstümdeki her yeri kirlenmiş elbiseyi çıkarırken yorgun gözlerimle onu izliyordum..

"hastaneye gitmek istemediğine emin misin" nehirin sesiyle başını salladım.

"gerçekten bir şeyim yok olsa giderdim inan."

"peki bebeğim."

"Çok acıyor mu abla" linanın ağlak sesini duymamla bu sefer ona dönerken yavaşça elimi, yanağıma koyduğu elinin üstüne koydum. Onu bu hale getirdiğim için kendimden nefret ediyordum şu an. Onun üzülmesi beni bu dünyada üzen tek şeydi ve ben onu bu hale kendimi getirterek fazlaca üzmüştüm.

"bebeğim hiç acımıyor yemin ederim lütfen ağlama ben iyiyim. Lütfen bana daha fazla eziyet etme üzülmene dayanamıyorum" dememle başını sallayıp yanağıma acıtmaktan korkarcasına minik bir öpücük bıraktı.

"Çok korktum sana bir şey olucak diye. Nasıl bu olaya burnunu soktun nasıl kendini böyle bir riske attın inanamıyorum sana. Aşırı sinirli..."

"lütfen lina gerçekten zamanı değil. Sonra konuluruz" yavaşça kuvvetin içine girdim. "bandajıma dikkat edin su girmesin" dememle nehir başını sallayıp dikkatlice yıkamaya başladı beni. Vücuduma temas eden sıcak su öyle iyi gelmişti ki saatlerce kalabilirim burada.

Ağrıyan vücudum, başım, hele de kalbim şu an bana hiç yardımcı olmuyordu. Sanki dünyadaki tüm ağrılar bedenime yüklenmiş gibiydi. Sessizce beni yıkamalarını bekledim. İkisi de canımı yakmaktan korkarcasına hafif temaslarla yıkarken beni uyumamak için zor tutuyordum kendimi. Bu şefkat karşısında gözlerimi kapayıp başımı karnıma çektiğim dizlerime yasladım. Anında demirin o son bakışı doldu gözlerimin önüne. Keşke o kadar sert çıkışmasaydım ama iyice çileden çıkarmıştı beni. Çocuk değildim ben. Kandırabileceği bir çocuk değildim ve inatla aynı masalına devam etmesine en sonunda dayanamamıştım. Neydi anlatamadığı açıklayamadığı neyden çekiniyordu. Ona artık hakkında bir şey merak etmiyorum desem de feci şekilde ediyordum. Onu öğrenmek istiyordum. Avukatlık alışkanlıklarımla başım dertteydi ve bundan demirin geçmişi nasibini alıyordu.

"gel bebeğim" suyun o güzel hissi vücudumdan çekilirken ürpererek kendime geldim. Kızların yardımıyla yavaşça küvetten çıkmamla odadan içeri girerken karnım guruldamıştı.

ASYA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now