On Yedinci Bölüm

108 48 37
                                    

GÖKTUĞ

Çadırımdan çıktığımda daha güneş doğmamıştı ama hava aydınlıktı. Etrafıma bakarak Çakır'ın çadırına doğru giderken yanımdan hızla bir karartı geçti. Arkamı dönüp baktığımda bu şeyin kim olduğunu anlamam uzun sürmedi.

"Göktuğ Teginim kaçmasına izin vermeyin daha tedavisi bitmedi."

Anlaşılan hiçbir şey rüya değildi. Halbuki rüya sanıyordum. Tekrar arkamı döndüğümde Olcay siyah bir pelerin giymiş başlığını da takmış bir şekilde koşuyordu. Daha doğrusu koşmaya çalışıyordu. Çıplak ayakla koşmanın ona göre olmadığı çok belliydi. Bir yandan otacıdan kaçıyor bir yandan kabaca anlamadığım şeyler söylüyordu. Otacıya yardım etmek için gideceğim sırada bir ses beni durdurdu.

"Boşuna kendini yorma miyav. Eninde sonunda geri dönecek."

Bu şey de neydi? Barsa benziyordu ama küçüktü. İnsan gibi konuşuyordu. Ben konuşmaya fırsat bulamadan bütün obayı Olcay'ın çığlıkları sarmıştı. Karaca ve Çakır kahkahalarla gülüyor Kuzgun ise Olcay'ı tırmandığı ağaçtan indirmeye çalışıyordu

"ADAM ÖLDÜRÜYORLAR İMDAAAAAT!!!
Diri diri yakacaklar beni. Yaklaşma! Hayatta olmaz!Ya Profesör bir şey desenize! Bana bak manyak kedi bunların hepsi senin yüzünden oldu. Kuzgun gelme bak eline basarım. Ulu Bilgeeee! Bari siz bir şey deyin! "

* * *

OLCAY

Bunlar başıma nasıl gelmişti?
Nefes al ve ver. Aferin sakin ol kızım.

En son kolumda vampir pençesi yüzünden açılan koca bir yara vardı ve bu çok sevgili vampirin tırnaklarının arasında zehir varmış. Neredeyse kolum kesiliyordu o vampiri elime bir geçirirsem...
Neyse, uyandığımda prenses başımda bekliyordu. Bir de yanında sevimli mi sevimli bir siyam kedisi. Keşke ilk gördüğümde sevimli olduğunu düşünmemiş olsaydım manyak kedi. İçinden canavar çıktı. Ya bir kedi nasıl bu kadar sinir bozucu olabilir? Konuşan kedi mi olur? Bunu gerçek vampirlerle karşılaşan ben mi söylüyorum? Resmen kedi yüzünden kendimle çelişiyorum. Baştan anlatmak gerekirse kedinin adı Schrödinger'miş. Dingerfinger işte. Beyefendi 2137 yılından geliyormuş. Labaratuvar ortamında geliştirilen, beynine yerleştirilmiş bir çip sayesinde çoğu insandan daha zekiymiş ve konuşuyormuş.Vıdı vıdı vıdı vıdı. Kedi bildiğin insan gibi. İşte bu Dingerfinger de bizim gibi bir portaldan geçip buraya gelmişmiş. YALAN! Kediler bile yalan söylüyor ya vay halimize. Portallar sadece 2021 de açıldı son ayın son günü. Ya geleceğe gidebilirsin ya da geçmişe. Bunu nereden bildiğime gelecek olursak Fatih sağolsun. 2021 demişken ben buraya geleli aylar oldu acaba orada neler oluyor. Ah canım annem ah yaşadığım şeyleri anlatsam yalan söylediğim için terlik fırlatırsın. Bu zamana kadar hiç anne terliği yemeyen varsa tadını hiç merak etmesin. Sindirmesi zor oluyor ha birde çok acı.
İşte bu Dingerfinger ben baygınken bizi ışınlayıp buraya getirmiş. Büyücünün kalesinden çıktığımızda bizimkileri bulamamamızın sebebi de bu ileri düzey akıllı kediymiş. İlk onları ışınlamışmışmış. Sinir bozucu mahlukat ya. Takmış bir 160 IQya.

Şimdi ben neden bu haldeyim? Çünkü küçük dağları ben yarattım edasıyla takılan her şeyi bildiğini sanan bir şarlatan, otacıya yarayı dağlamasını söyledi. Otacıda aldı eline bir demir yarım saattir peşimde dolanıyor. Ciddi ciddi yakacaklar kolumu. Ne kadar acıdığından haberin var mı senin?!
Neyse gözlüklerim sağolsun muhteşem hissediyorum. Resmen aydınlanma yaşamış gibiyim. Seni seviyorum kendim bugünde canlıyız. Eğer bende Olcay'sam bunu size ödeticem. O çok korktuğunuz Völjay olup göğü başınıza yıkıcam bana zarar vermek ha?! Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz?!! Pislik mahluk. Zavallı kolum o kadar acıyorki...

Köstekli Saatin Sırrı Where stories live. Discover now