Yirmi Birinci Bölüm

89 46 45
                                    

OLCAY

Ah sevgili hayat... Sen neler gösteriyorsun insana? Yaşamak zor ama ölmek daha zor. İsteyerek kendi canını bile yakamıyorsun. İyileşir iyileşmez eğitime başladığım için yer yerim ağrıyordu. Gaddar ve cani bir öğretmenim var ne yazıkki... Kılıçlar çok ağır üstelik çok sert darbeler indiriyor. Ben gideyim de öleyim ya resmen işkence çekiyorum.
Dün uyandıktan sonra Profesör'ü bulup özür dilemiştim.

"Galiba biraz fazla tepki gösterdim lütfen kusura bakmayın Profesör. Bu günlerde her şey o kadar üstüme geldi ki... Gerçekten özür dilerim."

Büyüklerine saygı. Belki de ailelerimizin bizlere öğrettiği ilk şeydi. İlk okulda her sabah andımızı okumak ta bunun bir göstergesiydi ve ben ilk defa benden bu kadar büyük birine bağırmıştım. O kadar suçlu hissediyordum ki... Eğer kendi zamanımda olsaydı insanlar hemen eleştirmeye başlar annesi babası hiç mi terbiye vermemiş derlerdi. Neyseki burada lafa anne babamı katan yok çünkü bu daha fazla sinirlenmeme sebep oluyor. Ama gerçekten çok sinirlenmiştim belkide bardak dolmuş ve bu da bardağı taşıran son damla olmuştu. Elimden uçup toprağa saplanan kılıca baktım tamamen umutsuz vakaydım.

"Kendini çok kasıyorsun eğer kılıcı bu kadar sıkmaya devam edersen bir sonraki vuruşumda bileğin kırılabilir."

"Yavaş vur o zaman sende. Söylemesi kolay tabi. Eğitim şuanlık buraya kadar   " Mahşerin üç atlısı"  ile görüşmem gerek. Neyse Karaca, Çakır nerede? "

"En son gördüğümde Atlantis prensesinin yanındaydı."

"Umarım birileri gibi boğazına kılıç dayamaz. Gerçi o Çakır. Nazik ve sevecen biri birileri gibi değil.Hadi ben kaçar. Adios. "

"Adios?... Olcay! "

"Kötü bir şey söylemedi görüşürüz dedi sadece.Eğitiminiz bitti mi miyav? "

"  Bitti lakin sen? "

"Schrödinger miyav.Kaçmakta üstüne yok ne kadar da ayıp, öğretmen dersi bitirmeden kaçıp gidilir mi? "

"Hey kedi! Duydum söylediklerini. Yazıyorum bir kenara şimdi işim var."

Anlaşılan kölelerinden sıkılmış kedi hazretleri. Çakır... Neden prensesin yanında? Acaba geçen söylediklerim yüzünden prensesi mi gözetliyor? Sanmam pek Çakırlık bir iş değil. Gözlemlemek konusunda Kuzgun daha iyi. O da şuan Göktuğ'la beraber oba beylerinin çocuklarının yanında olmalı. Göktuğ demişken obaya bize saldıran kan emenlerden getirdiğimi duysaydı kesin hiç düşünmeden beni öldürürdü. Ah düşüncesi bile tüylerimi ürpertti. Bakalım bakalım küçük vampircikler nasıllarmış.

"Hey ho! Naber?-Giysene üzerini ne bön bön bakıyorsun?!"

"Kim dedi sana birden bire içeri dal diye?"

"Bu kıyafetler neyin nesi?"

"Yiyelim diye getirdiler. Sen iyi misin kıyafetlerle ne yapılır?! "

"Ay ne bağırıyorsun be? Hep bu kadar agrasif misin sen? Diğerleri nerede? Bugün sizi prensese götürecektim."

"Avlanmaya gittiler."

"Hop hop hop! Orada dur bakalım  Shade. Avlanmak derken?İnsa-"

"Biz insan kanı içmeyiz."

"Ah sizler kitaplardaki ve filmlerdeki başrol kızı kandırmak için yalan söyleyen  hayvan kanı içen iyi kılıklı vampirlerdensiniz yani... Yemezler wattpat hikayesi yazmıyoruz burada. İnsan kanı içmezlermişmişmiş. Hayvan kanı içince aynı caniliği yapmış olmuyor musunuz? Hayvanlarda birer canlı bu yaptığınız hayvan haklarına aykırı. Hayvanla-"

Köstekli Saatin Sırrı Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum