4.bölüm: DİKKAT CAMIŞ VAR

328 258 60
                                    

Aynı anda iki kişinin sinirli sesleri kulaklarımı doldurdu. Lütfen o olmasın. Lütfen o olmasın. "Ne oluyor amk." Dedi Kutay. "ezildim bu ne lan." Ve Ulaşta geldi. Heh tam kadro hazırız. Hadi Allah yardımcımız olsun.

Hadi kavga edin.kavga! kavga! Kavga!

Şeri sus lan artık. Zaten birazdan öldürülücem. Kız yardım çağır bunlar bizi öldürücek.

İlgi alanımda değilsin. Şuan ben kaslarına odaklandım.

Allah'ım ben ne günah işledim de bana bu iç sesi ve karşımdaki belayı bana verdin. Ben ne yaptım? Kutay benim kolumu tutup yukarı kaldırdı ve bu hareketi nazikçe yapmadı.

Ayağı kalktığımda Ayla da yerden kalkmış bana –kaçalım bakışları- atıyordu. Kafamı olumsuz anlamda salladım çünkü karşımdaki hayvanın bir adımı benim üç adımıma eşit.

"ben sana ne demiştim?" Kolumu Kutay'ın elinden kurtarıp ona baktım. "ne demiştin?" dedim. Kutay dişlerini daha çok sıkarak "benim. Yanıma. Yaklaşma." Bu cümleyi daha önce kurmadı. Boğazımı temizledim ve kolumu elinden kurtardım. "birincisi, bana bu cümleyi hiç söylemedin. İkincisi, buranın sizin çadırınız olduğunu bilmiyorduk. Üçüncüsü, senin benim kolumla ne alıp veremediğin var? Kolum koptu koptu. Bir sal artık şu kolumu be." İlk önce dediklerimi sindirmeye çalıştı herhalde çünkü –ne diyor bu- bakışı ile bana baktı.

Ben de ona göndermeyi beceremediğim sinirli bakışlarımı atarken arkadan Ulaş ve Ayla'nın bağırışmaları geldi. Lan ne ara bunlar yanımızdan ayrıldı? Bir dakika bile olmadı bu konuşmanın başlamasına. Ben onların yanına giderken Kutay çadırlarını düzenliyordu. Yanlarına gittiğimde Ayla, Ulaş'ın kafasını ısırmaya başladı. OHA ULAŞIN KAFASINA KADAR NASIL UZANDI O?!

AYLA

Kutay ve Açelya bir şey konuşuyorlar ve büyük ihtimalle kavga ediyorlar. Çünkü Açelya parmak uçlarına çıkmış kafasını da havaya kaldırmış Kutaya bakıyordu. Şuan şekeri alınan sinirli çocuklar gibiydi şapşal.

Ay hep öyle değil miydi o? Ne kadar da tatlılar şunlara bak.

Tatlılar? Kutayla mı tatlı? Ay ben buna gülürüm. Djnkdjnfnvdckdn

Bence sen buna gülme. Çünkü karşındaki şahıs sana çok pis bakıyor. Arkanı dön ve koş belki başarırsın.

Doğru diyorsun. Dur ben kaçam.

Koş!

Ulaş'a baktığımda bizimkilere bakıyordu. Ben de bunu fırsat bilip koşabildiğim kadar hızlı koştum. Dur ben niye koşuyorum? Ne yapabilir ki bu salak? Artık koşmayı bıraktığımda arkamdan biri kolumu tutup beni kendine döndürdü. Ah bu, aptal Ulaşmış başka kim olabilir ki zaten.

"bu yaptığının bir cezası olacağını biliyorsun değil mi?" söylediği şeye göz devirdim. "ne yapabilirsin ki?"

Bir de soruyor musun ne yapabilirsin ki diye?

Evet.

Dur düşünelim... SENİ ÖLDÜRÜR!

Korkaksın hüsniye. Korkaksın.

Niye bana bu iç ses verildi ki! Her neyse şuan ki konu o değil karşımdaki Ayı.

Tek kaşını kaldırdı ve benim kolumdan tutup kamp alanına doğru sürüklemeye başladı. "ne yapıyorsun lan hasta?!" güldü galiba öyle bir ses duydum. "bozduğun çadırımı yapacaksın." Yav hehe.

Hafif gülerek "ben ve çadır yapmak. Hadi be oradan." Diyip kahkaha attım. Yürümeyi kesince ben de durdum otomatikman.

"evet canım. sen ve çadır toplamak. Birazdan çadır toplayacaksın." Lan bu ciddi. "Ben. Hayatta. Çadır. Toplamam. Bunu o beynine sok." bana doğru eğildi. "sen. O. Çadırı. Toplayacaksın. Sen de bunu o olmayan beynine sok." Bu bana beyinsiz mi dedi? Sen kim köpek?

ANEMON DÖNGÜSÜWhere stories live. Discover now