8.bölüm: ÇADIR SAVAŞLARI

262 203 23
                                    

Ne kadar süredir yürüyorum bilmiyorum. Her yer de aynı niye her yerde ağaç var ya!

Bayan zeka sana tekrar hatırlatayım ORMANDAYIZ!!!

Ah çok sağ ol şeri sen de olmasan ne yapardım ben(!)

Ne demek beybim her zaman.

Yanımda telefon da yok. Ayrıca nereye doğru yürüyorum bilmiyorum. Ne yapacağım?

Yürümeyi bırak olduğun yerde dur mesela. Daha da uzaklaştın bence.

Doğru.

Bir ağacın altına oturdum ve beklemeye başladım, ne de olsa gelirdi biri. Gelirdi değil mi?

AYLA

"şu üzerime bak! Her yerim sırılsıklam oldu." Üzerimdeki suyu sıktım. Yanımdaki brokoli kafada üzerindeki kıyafetleri sıkıyordu. Elimdeki tişörtü kafasına attım -merak etmeyin içimde sporcu atletim vardı çıplak değilim- "ne yapıyorsun ayla? Al şunu bozma sinirimi ya." Ve yüzüme çarpan bir tişört.

Sinirle tişörtü sıkmaya devam ettim. Etrafa baktım "bu Kutay ve Açelya nerede? Ne yaptınız komşumun kızına?!" diye bağırdım. "öldürdük, vücudunu parçalara ayırdık sonrada hayvanlara verdik yesinler diye."

Anlık şokla verdiğim tepki "NE?!!!!!!" olmuştu. Ulaş karşılık olarak önce göz devirdi "ya salak salak tepkiler verme. Ne bileyim ben neredeler. Gelirler şimdi."

Elimdeki tişörtü tekrar ona attım "bana salak falan diyip durma!" tişörtümü eline aldı ve "istediğimi derim." Diyip tekrar yüzüme attı. Tişörtü yüzümden çektim "lan çocuk bana bak döverim seni! Zor toplarsın yüzünü!"

Duruşunu düzeltti, yüzüne o çok bilmiş egolu gülüşünü koydu. Kendinden emin bir şekilde "denesene" dedi. "bunu sen istedin aslan parçası" dedim ve tişörtümü yere atıp üzerine atladım.

Ay yüzüne vurma, YÜZÜNE VURMA!!!!

Kes sesini Hüsniye! Hak etti o!

Yanına gidip direk saçlarına asıldım, o da eliyle ellerimi tutup saçından çekmeye çalışıyordu.

"kızım ruh hastası mısın bıraksana saçımı!"

"sen de bana salak demeseydin!"

"bana bak kötü olacak sonun."

"yalnız şuan tehdit edebilecek durumda değilsin canım."

"bunu sen istedin" dedi ve elimi çevirip saçlarını ellerimden kurtardı. Sonrada ellerimi arkamda kenetleyip beni önüne aldı. Sırtım onun göğsüne çarpıyordu. Ellerimi kurtarmaya çalışıyordum ama hayvan oğlu hayvan çok sıkı tuttuğu için ellerimi çekemiyordum. Bu yüzden sadece olduğum yerde çırpınmakla yetiniyordum.

"ya bıraksana beni hayvan!" kahkaha attı. "ne oldu lan tırrek kurtulamadın ellerimden" ben bir kurtarayım ellerimi görecesin sen "hani dövecektin beni hı?" kulağıma eğildi "hani zor toplayacaktım ben yüzümü?" biraz daha yaklaştı "kim güçlüymüş şimdi?" gel gel yaklaş da gör ebeninkini. Tövbe tövbeeee!!!

Ellerimi çekmeyi bıraktım, duruşumu düzelttim kendimden emin bir şekilde "ben tabii ki" dedim.

Biraz daha yaklaştı, nefesi saçlarıma geliyordu. Cıkladı "şu pozisyona bakarsak hiçte öyle değil sanki ha balina?" BALİNA MI?! Kafamla yüzüne vurdum.

YÜZ YOK DEMİŞTİK!!!!!

KES BE!

Ulaş burnunu tutarak uzaklaştı. Kendisine döndüm ve ellerimle kapak yaptım "kim güçlüymüş lan şimdi he? Güvenme kendine olum. Bir hareket yaparım feleğin şaşar." Dedim.

ANEMON DÖNGÜSÜWhere stories live. Discover now