24. Bölüm: Yeni Duygular...

151 115 30
                                    

Kampın son günü...

KUTAY

Kampın son günüydü. Akşam hep beraber yemek yapıp kutlama da yapacaktık. Sabah ise otobüslere binip gidecektik. Burnuma bir şey geliyordu ve acayip kaşındırıyordu. Üfleyerek göndermeye çalıştım fakat geri geliyordu. "başlayacağım ama şimdi ya!" diye söylenerek gözlerimi açtım. Burnumu kaşındıran birinin saçıydı. Kim olduğunu  tahmin etmeme gerek yoktu.

Açelya'nın saçlarından kurtulmaya çalışıyordum fakat sürekli yüzüme düşüyordu. Çabalarımın boşa gittiğini anlayınca pes etmiş ve tekrar uyumak için gözlerimi kapatmıştım.

AÇELYA

Ayağıma giren ağrıyla yüzümü buruşturdum. Acının sebebine bakmak için gözlerimi açtığımda bir bedene sarılmış uyuyordum. Ofladım, kalkmaya yeltenmiştim ki bedenime sarılı kollarla şoka girmiştim. "bir de bana diyor sen bana sarılıyorsun diye" kalkmaya çalışıyordum ama Kutay'ın sarılı kolları kalkmama izin vermiyordu.

"Kutay kalkamıyorum" hiçbir hareket olmadı. "Kutay kalksana." Yine bir hareket yoktu. Dayanamayıp "öküz ayısı! Çek şu kollarını kalkamıyorum ya!" diye bağırdım. Kutay derin bir nefes aldı. "açelya bir sus lütfen ya!" Allah'ım bu kalkmıyor!

Karnına dokunmamla Kutay'ın yerinde zıplaması bir olmuştu. Bir dakika, yoksa... "senin tikin mi var?" diye sordum. "yooo. Nereden çıkardın?" diye itiraz ettiğinde doğru olup olmadığını anlamak için bir kez daha karnına dokunduğumda Kutay tekrar zıpladı.

Gülerek "evet! Senin tikin var." Dedim. Yattıpı yerden oturur pozisyona geçti. Kollarını önünde bağlayarak kendini koruma altına aldı. Omzunu silkerek "hiç de bile!" dedi. Resmen çocuk gibi olmuştu!!!

"hı hı tabi tabi" diyerek onu geçiştirdim. Kutay uyku tulumuna yattı. Kafasını yastığına koyarken "patates çuvalı, sadece uyumak istiyorum. Bana dokunma da uyuyayım." Dediğinde yüzümde şeytani bir gülümseme oluştu.

Kutay yattığı yerden tek gözünü açıp bana baktığında yine aynı gülümsemeyle ona bakıyordum. "ne?" diye sordu. Sanırım ne yapacağımı anlamamıştı. "ne bakıyorsun?" ellerimi esnetirken jeton yeni düşmüş olmalı ki "sakın Açelya! Bak ciddiyim sakın yapma! Aklından dahi geçirme!" dedi. Bir yandan da tulumunun fermuarlarını çekmeye çalışıyordu.

Bir anda onu gıdıklamaya başladığımda kahkaha atmaya başlamıştı. Gerçekten 1 90 cm boyundaki koca adamın şuan gıdıklandığı için elimin altında kahkahalar atması garibime gidiyordu. Ben de onunla kahkahalar atıyordum.

Kutay bir yandan gülerken bir yandan da beni durdurmaya çalışıyordu. Kahkahaları arasında "açe-açelya dur." Diyordu.

Ellerimi üzerinden çektiğimde ikimiz de nefes nefese kalmıştık. "durmam için ne vereceksin bana?" diye sordum. Kutay başını iki yana sallayarak "hiçbir şey tabii ki de" dediğinde "bunu sen istedin o zaman" dedim. Ellerimi yavaş yavaş ona yaklaştırırken gülmeye başlamıştı. Şaşkınlıkla ellerimi kendime çektim "gerçekten bu kadar gıdıklanıyor musun ya?" dedim.

"ne o gıdıklanamaz mıyım?" bahsettiğimiz kişi sensen. Bence hayır! "ne bileyim yani dev adam gibi bir şeysin senden bunu beklemezdim." Dedim. Kutay benimde gıdıklanacağımı düşünmüş olmalı ki o da benim belimi dürttü. "ben gıdıklanmam şansına küs."

Ofladı. "sen de çıtı pıtı bir şeysin sen nasıl gıdıklanmıyorsun ya?" diyerek sitem etti. Elimle bilmediğimi işaret ederek "Allahın hikmeti işte!" dedim.

Önüne düşen saçlarını eliyle tarak yapıp geriye attı. Güldüğünde tekrar ortaya çıkan gamzesine gözlerim kaydı. Gamzesi çok tatlış.

Açelya gamze aşkının bir an önce durdurulması lazım.

ANEMON DÖNGÜSÜWhere stories live. Discover now