25. Bölüm: Geçmişe Yolculuk

151 111 21
                                    

AÇELYA

Ceylin'in dedikleri sinirimi iyice bozmuştu. Denize girme hevesimi dahi kaçırmıştı. Ayla denizin içerisinden kaş gözle arkamı gösterdiğinde göz ucuyla arkama baktım. Kutay ve Ulaş'ı gördüğümde gözümü devirdim ve iskelenin merdivenlerine gittim. Kutay'ı görmek dahi istemiyordum!

Çocuğun bir suçu yok Açelya.

Kollarımı birbirine bağladım ve denizi izlemeye koyuldum. Ne var Kutayda da böyle soruyor o? Hem sevgilisi yok mu Ceylin'in? Ayrıca hangi arkadaşı için soruyorsa o arkadaşı gelsin sorsun kendisi neden soruyor? "hayır yani arkadaş olarak görüşmüyoruz diyelim. Sana ne yani? Sen kim köpek soruyorsun ya? Bir irkidişim için sirdim. Ben biliyorum o sormaları da hadi neyse. Gıcık!"

"ne oldu patates çuvalı? Yine kim canını sıktı?"

Kulağımın yanından gelen sesle sıçrayıp arkamı döndüm. Kutayla göz göze geldiğimde biraz rahatlamıştım. Üzerimdeki şoku atınca yavaşça göğsüne vurdum "niye sessizce geliyorsun? Ödümü patlattın!" gamzelerini gözüme sokarcasına gülümsedi. "kendi kendine konuşuyordun bölmeyeyim dedim. Kötü mü ettim?" eyvah! Acaba neleri duydu! Ne dedim acaba ya?! Önce yutkundum sonra da "neleri duydun?" diye sordum. Umarım başını duymamıştır. Kutay demiş miydim acaba ben?

Bir ara Kutay adı geçti sanki

Ay hiç deme Şeri ya!!!!

"kiminle arkadaş olarak görüşmüyorsun sen? Sen birini mi kıskanıyorsun?" Hadi ama! Niye herkes buna taktı?! kaşlarım yavaş yavaş çatılırken "ben kimi kıskanacakmışım?" diye sordum. Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı "ben bilmem onu sen dedin." Dedi. Ya çocuk direkt ne dediğimi desen olmaz mı?!

"başka ne dedim ki ben?" gözlerini kısıp biraz düşündü. Hadi ama o kadar uzun zaman geçmedi ki üzerinden hemen söylemen lazım. "çok mu merak ediyorsun?" hah! Aferin Açelya verdin eline kozu!

"ay niye merak edeceğim canım. Öylesine soruyorum."

Kısık gözleriyle biraz daha bana yaklaştı "emin misin?" hayır değilim. "tabii ki de eminim." Berbat bir yalancıyım!

Ceylin'in yanımıza yaklaştığını gördüğümde tekrar kaşlarım çatılmış ve içime bir huzursuzluk çökmüştü. Niye olduğunu tam anlamıyordum ve açıkcası hiç güzel bir his değildi. "Kutay sen de yüzsene bizimle." Kutay kadar başına taş düşsün emi! Ellerimi Ceylin'in Kutay'a bakan gözleri önünde salladım. "ben de buradayım ve iki yıllık arkadaşını es geçip direk yeni gelen çocuğa gidiyorsun ya ayıp ettin beni kaybettin Ceyloşum" dedim. AY BEN NİYE BÖYLE OLDUM!!! Kendine gel Açelya! Dobarlan bıragma gendini!

Ceylin sırf ben öyle dedim diye "sana da merhaba Açelya" diyip tekrar Kutay'a dönmüştü. Sevgilin nerede senin?!

O başka okulda ya hani hatırla Açelya

Niye bu okulda değil ya!

Sen sor diye! Tövbe tövbeee!!!

Ya bana ne gitsin sevgilisine baksın! Ya hadi onu geçtim! Başka bakacak adam mı yok?!

Sen kıskandın sanki biraz?

Alakası yok! Ben ve birini kıskanmak. Güldürme beni Şeri

Şuan kıpkırmızısın Açelya. Resmen kırmızı örtü görmüş boğa gibi bakıyorsun kıza. Birazdan burnundan kulağından dumanlar çıkacak

Kutay kısık gözleriyle önce bana baktı sonra Ceylin'e "teklifin için sağ ol ceylincim fakat buraya Açelyaya bakmak için geldim." Dedi. NEĞH!!!!

ANEMON DÖNGÜSÜTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon