18.Bölüm: SAKLAMBAÇ

166 135 24
                                    

Kampın bitmesine son üç gün...

AYLA

Açelya'nın dün yaptığı biraz fazla gelmişti bana ve bunun geri dönüşünün olacağını da çok iyi biliyordum. Çünkü Mert, takıntılı ve sınırları olmayan bir insandı. Ne vardı ki Açelya'nın da ondan geri kalır bir yanı yoktu. Bir kere taktı mı takan bir insandı ve asla karşıdakine acımazdı. Özellikle Sinir olduklarına...

Sabah uyandığımda Açelya'yı da uyandırdım. Hoş, onu uyandırdığım için anamdan emdiğim sütü burnumdan getirse de en son pes etmiş kahvaltıya gelmişti. Kahvaltı salonuna girdiğimizde Mert ve arkadaşları bakışlarını bize çevirmişti. Açelyayla birlikte onların olduğu yöne bakmadan boş olan masaya ilerleyip yerimize oturduk.

Bir süre sonra yanımıza Mert geldi. Önümüzdeki sandalyeyi ters çevirip oturdu. Ona bıkkın bakışlarımı gönderdim. Mert, Açelyaya dönüp konuşmaya başladı.

"dün ağzımın payını çok iyi verdin. Tebrik ederim."

Açelya gülümseyerek "ne demek. Hak ettiğin değeri verdim." dedi. İçinden sövdüğü çok belli oluyordu. Mert anında yüzünü ciddileştirdi ve cümlesini devam ettirdi. "ama bir daha böyle bir şeye kalkışma Açelya. Eğer bir kez daha buna benzer bir şey olursa-" tabii Açelya'nın konuşması onu kesmeseydi cümlesini sonlandıracaktı.

Bu kız, insanların cümlelerini kesmeye bayılıyor.

"sen haddini bilirsen gerçekleşmez zaten."

Eksik söyledin. Hem laflarını kesmeye hem de hadlerini bildirmeye bayılıyor.

Mert, burnundan güler gibi bir ses çıkardı. "eğer dünkü gibi bir şey yaşanırsa Açelya... emin ol geride kalmam." Açelyadan önce ben araya girdim. "sen bizi tehdit mi ediyorsun? Bu ne cesaret yiğidim?"

Mert bakışlarını bana çevirdi. Arkasına yaslanıp bir kolunu kolçağına koydu. "tehdit demeyelim be Ayla'm. Uyarı diyelim biz ona." Dedi ve göz kırptı.

"Ayla'm derken? Ne oldu? Açelya'dan yüz bulamayınca balinaya mı sardın?" Ulaş'ın sesiyle üçümüzün bakışları ona döndü. Kutay'la birlikte kendilerine sandalye çekip Mert'in iki yanına oturdular.

"merak etme. Balinanda gözüm yok. Benim gözüm başkasında. Biraz yoruyor beni ama onunla da olur elbet." Derken gözleri Açelya'nın üzerindeydi. Açelya oturuşunu dikleştirdi "sen daha çok beklersin."

Mert kalkarken Açelya'ya göz kırptı "tabii güzelim. Beklerim seni sen merak etme." Dedi ve gitti. O gittikten sonra Kutay ağzında birkaç küfür geveledi. Ulaş da eliyle giden Mert'i işaret ederek "şuna bak! Hala yürüyor ya. Arsız!" Dedi.

Açelya umursamadığını belli edecek şekilde omzunu silkeledikten sonra yemeğini yemeye devam etti.

...

Akşam olunca Akif hoca herkesi ateş başına çağırdı. Bu akşam oyunumuz saklambaçtı. Hoca grupları ayırdı. Bir grup ebeyken diğer grup saklanacaktı. Bence bu baya saçmaydı çünkü zaten 11 kişiydik. Ayrıca saklansak saklansak nereye saklanacağız? Her yer ağaç yani.

İki takımın da kaptanları karşı karşıya geçtiler. Yazı tura atacaklardı ama Mert kendini öne atıp "hocam biz ebe olalım. Hem bayanlar önden." Diyip Açelya'ya göz kırptığında Açelya karşılık olarak göz devirdi.

"peki o zaman. Ebe olan grup Mavi takım! Mor takım da saklanacak! Şimdiden iyi oyunlar." bu adamında karşısında o kadar şey oluyor ama hiç fark etmeden öğrencilere uyuyor ya. Hayret ediyorum gerçekten!

Hoca gittiğinde herkes yerlerini almıştı. Ne yazık ki Açiyle aynı takımda değildik. Bizler onların saklanmalarını bekledik. 2 dakika sonraysa onları aramaya koyulduk.

ANEMON DÖNGÜSÜWhere stories live. Discover now