20. Bölüm: 1. YASTIK SAVAŞLARI

199 129 18
                                    

Kampın bitmesine son iki gün...

AÇELYA

Dün kampa döndüğümüzde Akif hoca hepimizi sorguya çekti. Neler olduğunu en baştan dinledikten sonra Hayri'yi bir hocayla evine gönderdi. Kamptan döndüğümüzde de ailesiyle konuşup başka bir okula nakil yaptıracaktı.

Çadıra gittiğimizde Ayla benimle uyumak istediği için Ulaş'la yer değiştirmişti. Ayla tüm gece boyunca bana sarılmış bir şekilde uyumuştu. Ben de uzun bir süre uyumakta zorlanıp düşüncelerimin arasında uyuya kalmıştım.

Sabah nasıl mı uyandım?

"şu ışığı kapat uyanacaklar!"

"Açelyayı kessen uyanmaz şuan. Ama Kutay'ı bilemem."

Seslerden rahatsız olup biraz yerimde kıpırdandığımda Ulaş'ın "al uyandı!"dediğini duydum.

Gözlerimi açtığımda karanlıkla karşılaştım ve o anın etkisiyle" kör oldum! Kör oldum! Her yer karanlık!"diye bağırdım. Kolumu gözlerimi uvalamak için kaldırmaya çalıştığımda o da hareket etmeyince bu sefer de uyku sersemliğiyle" bu sefer de felç kaldım! Allahım! Allahım sen yardım et yarabbim!" diye sayıklamaya başlamıştım. Arkadan gelen gülme sesleri sinirini bozmuştu. Hem kör oldum hem de kollarımı hareket ettiremiyorum ve bunlar bana gülüyorlardı!

"ne bu tantana kardeşim ya?!" kolumun üzerinde bir şeyin geriye çekikmesiyle gözlerimin önündeki karanlık da gitmiş, yerine lacivert bir tişört almıştı. "Allahım sesimi duydun sana şükürler olsun!" dediğinde Ayla ve Ulaş gülmekten ölüyorlardı.

Uyku mahurluğumu üzerimden atıp ne kadar saçmaladığımı anladığımda Kutay'ı kolumun üzerinden atıp oturur pozisyona geldim. Bir elimle kolumu kovalarken "benimle yatmaya iyi alıştın bakıyorum da" demeyi ihmal etmemiştim.

Kutay çatık kaşlarıyla "dinime küfreden Müslüman olsa! Bu kaçıncı kez oldu? Hep sen bana sarılmış Bir şekilde uyuyorsun. Ben hiç sana sarılmıyorum."diyerek sitem etti.

İkimizin ortasına gelen ekranla bakışlarımı oraya döndü. Ayla telefonu tutarken" ben o kadar emin konuşmam kutay" dedi. Fotoğraf biraz önce çekilmişti. Kutay kollarıyla beni sarmalamış ben de başım göğsünde öyle uyumuştum.

Aslında güzel görünüyorsunuz. Hiç bekleme bas nikahı!

Şeri... Susmanı talep ediyorum.

Yüzündeki zafer gülümsemesiyle birlikte şok olmuş bir şekilde ekrana bakan Kutay'a döndüm.

Sen nanii yimidin mi????

"ne oldu? Hani sen bana hiç sarılmıyordun? Biraz daha sarılsan içine girecekmişim be!"

Kutay bir şey demeden sadece başını yukarı kaldırıp sabır dilendi "asıl bana sabır ver Allahım! Belli ki bu çok uğraştıracak" dediğimde Kutay bana - ciddi misin- der gibi baktı.

Kutay oflayarak çıktığında çadır da üçümüz kalmıştık. Ulaş keyifle "olmuş bunlar" dedi Aylaya. "he ya! Bir de sevmiyorlar gibi yapıyorlar. Aşıklar aşık!" ben nereye düştüm!

Ellerimi önlerinde sallayıp "ben buradayım biliyorsunuz değil mi?" diye sordum. İkisi de başını salladığında "saçmaladığınızı biliyorsunuz değil mi?" diyerek yine bir soru yönelttiğimde bu sefer itiraz etmeye başlamışlardı. "hiç de bile!" "sen saçmalıyorsun şuan komşu kızı" "biz ne zaman saçmalamışız şu zamana kadar?!" Ulaşcım doğru düzgün konuştuğunuz olmuyor ki. Bir araya geldiğinizde ikiniz de cıvıtıyorsunuz!

Ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırdım. "ben sizinle uğraşamam kahvaltıya gidiyorum" dedim. Çadırdan çıkarken Ayla kolumu tutup beni durdurdu. Ona ne olduğunu soran bakışlarımla baktığında üzeri göstererek "tavşanlı pijamaların çok tatlı ama sınıftakilerin de görmesine gerek yok bence" diyerek bana pijamamı hatırlattı.

ANEMON DÖNGÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin