37. Bölüm: Büyük Sorumluluk

77 56 0
                                    

Otelin önüne geldiğimde valeye arabanın anahtarını uzatıp getirmesini istedim. Ulaş'ı etrafta göremeyince arabayı bekletmesini ve hemen geleceğimi söyleyip odaya çıktım. Asansörün içerisinde Ulaş'a bu durumu nasıl açıklamam gerektiğini düşünüyordum.

Ulaş babamı çok seviyordu ve onun yaşayacağı hayal kırıklığını ona yaşatmak istemiyordum. "ona söylememem en iyisi." Dedim.

Asansörün kapısı açıldığında karşımda Ulaş'ı, Ayla'yı ve Açelya'yı gördüm. Ulaş'ın elindeki çantaların birini alıp "bin asansöre." Dedim.

"ne oluyor abi açıklayacak mısın artık?" Ulaş'la birlikte kızlar da asansöre bindiler. Lobi katına bastım. Asansör inerken "sonra anlatacağım Ulaş."

"babam nerede? Haberi var mı onun? Niye erken gidiyoruz lan doğru düzgün cevap versene." Dedi hafif bir sitemle. "yok babam. O burada kalıyor. Sen ve ben ikimiz için bu tatil bitti! Daha fazla konuşma bu konu üzerinde!"

Ulaş bir şey demek için ağzını açtı ama Ayla'nın onun elini tutmasıyla derin bir nefes alıp geri sustu.

Gözlerim Açelya da takıldı. Açelya biraz merak biraz da endişeyle gözlerime bakıyordu. O an, ona her şeyi anlatmak ve ona sarılmak istedim. Sarılıp kokusunu içime bir çeksem rahatlayacak gibiydim. Bir yol göstermesini isterdim. onun, Ayla'nın Ulaş'a yaptığı gibi elimi tutup beni sakinleştirmesini istedim.

Asansörün kapısı açıldığında ondan gözlerimi ayırıp çıktım. Arabayı getiren valeden anahtarı aldım. Bagaja elimdeki çantayı attım. Ulaş'ın da çantasını koyarken Açelya ve Ayla'nın endişeli bakışlarla bizi izlediklerini gördüm. Biraz daha Açelya'ya bakarsam gitmekten vazgeçebilirdim. Bunu fark ettiğimde Ulaş'a dönüp "sen yerleştir şunları ben arabayı çalıştıracağım." Diyip sürücü koltuğunun kapısını açtım.

Ben kapıyı açarken bir el kapıyı itip kapattı "Kutay neler oluyor?"

"önemli bir şey değil patates çuvalı." Kapıyı tekrar açacakken yine eliyle itip kapıyla arama girdi. "Kutay, gözlerin kızarık belli ki ağlamışsın." Sağ elimi alıp avucuma baktı "avucunda tırnak izleri var ve ellerin kıpkırmızı belli yumruklarını sıkmışsın. Derin nefesler alıp veriyorsun hızlı yürümüşsün. Şimdi tekrar soruyorum neler oluyor?"

Babam annemi aldatırken onu bastım, ne kadardır onu aldatıyor bilmiyorum, bunu kardeşime ve anneme nasıl söyleyebilirim onu da bilmiyorum. Resmen köşeye sıkıştım!

Bunu bu şekilde Açelya'ya anlatamazdım. Ne olursa olsun bu aile meselemizdi ve ben bunu ona söyleyemezdim. "önemli bir şey değil Açelya." Dedim soğuk bir şekilde.

Açelya'yı nazikçe kenara çekip kapıyı açtım. "ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa ilk bana gel öküz ayısı." Dediğinde onu başımla onayladım.

Ulaş'a baktığımda Aylayla sarılıyorlardı "hadi Ulaş!" diye seslendiğimde Ulaş, Ayla'dan ayrılıp yan koltuğa oturdu. Arabayı çalıştırdım, gitmeden önce camdan bana bakan Açelya'ya baktım.

Açelya bana gülümseyip el salladı. Zorla gülümsedi belliydi. Bir şeye canımın sıkkın olduğunu anlamıştı ve benim de iyi hissetmemi istediği için gülümsemişti. Büyük ihtimalle gittikten sonra kafasına takıp neler olduğunu düşünecekti. Aynısı Ayla içinde geçerliydi.

Bende zoraki bir gülümsemeyle Açelyaya elimle selam verip arabayı sürdüm. Villaların arasından çıkmadan önce babamı telaşlı bir şekilde koşarken gördüm. Arabayı gördüğünde durdu ve pişmanlıkla baktı. Ama her şey için çok geçti çünkü annemi daha fazla kandırmasına izin veremezdim.

"abi babam? Çeksene kenara haber verelim adama." arabayı durdurmadım. "ne hali varsa görsün. O gelmeyecek bizimle."

"hah! Şimdi anlaşıldı! Kavga ettiniz değil mi yine? Bu kez ne için kavga ettiniz? Yine askerlik mevzusu mu?" elimle direksiyonu sıktım. "başka bir şey için."

ANEMON DÖNGÜSÜWhere stories live. Discover now