5.bölüm: BALTALI ŞAHIS

401 261 50
                                    

kampın ikinci günü...

Önümdeki tabağa aldığım Elsa peynir ile de ağız yaptığımda mükemmel bir yüz oldu. Bence ben ressam olmalıyım. Bu yeteneği harcamamalılar. Ben mükemmel tabağım ile bakışırken Ayla'nın ayağımı dürtmesiyle Aylaya baktım.

"efendim Ayla?" Ayla bana doğru eğildi "geç şu yemeğini ye. Birazdan yürüyüşe çıkacakmışız." Yürüyüş mü? Ne gerek var ki buna ya. "ne yürüyüşü ya. Bir de yürüyüş çıkardılar başımıza. Ben yürüyüş falan yapmam. Zaten dün gece rahat uyuyamadım." Gerçekten dün gece hiç rahat uyuyamadım. Şu meşhur baltalı kimse onu çok pis öldürecektim.

"ya Açi beni yalnız mı bırakacaksın? Gel gidelim işte." Önümden birkaç zeytin attım ağzıma. Anam bu zeytini nereden alıyorlar acaba tadı mükemmelmiş.

"Ay siz gelmiyor musunuz yürüyüşe." Hah! Ben de ne zaman bu keyifim bozulacak diyordum. "Ne istiyorsun Ece?" Ece kollarını önünde bağladı. "Akif hoca size ceza mı verdi? O yüzden mi gelmiyorsunuz?"

Biz ceza mı aldık?

Yoo almadık.

E bu bunu niye dedi ki o zaman?

Gıcık işte.

"Ceza falan almadık Ece. Ben gelmek istemiyorum." Ufak bir hıhlayıp bana eğildi. "gelmek istemezsin tabi. Gelme de zaten." Göz devirdim. Çünkü konuşup zaman harcayamam. "keşke gelsen. Seninle ilgili mükemmel planlarım vardı." Salak bu kız. Yüzünü gözünü dağıttım hala seninle ilgili planlarım vardı diyor. "Ya Ece gider misin yanımdan. Ne ben ne de Ayla planlarını merak etmiyoruz. Şuan sadece karşımdaki yemeğin tadını merak ediyorum." Göz devirdi aslında devirmeye çalıştı. Daha sonra da yanımdan gitti.

Aylaya eğilip "bu kızın zihninde bir sıkıntı var. Yüzünü gözünü dağıttım hala seninle ilgili planlarım vardı diyor." Ayla sesini çıkarmadı. Bu da –ben sana tripliyim.- davranışı. Masadan kalkıp Ayla'nın yanına gittim. "Aylaaa. Aşkım. Çukulatalı böreğim. Tamam kız gel gidelim yürüyüşe. En fazla ne olabilir ki?" Ayla yandan bir tebessüm attı. Daha sonra kolunu omzuma atıp beni kendine çekti ve HAYIIIIRRR.

"bu da benden sana bir ceza komşu kızı. Bundan sonra kızdırmazsın beni." Ağzımdaki pekmezli ekmeği kusmak için bir yer arıyordum. Vicdansızın kızı, biliyor pekmezi sevmediğimi. Hemen Ayla'nın yanından kalkıp tuvalete koştum Ayla da arkamda bana gülüyordu. Tuvalete girdiğimde ilk boş yere gidip ağzımdakini çıkardım. İğrenç hala ağzım kokuyor. Diş fırçamı almak için kamp alanına gittim.

Çadıra vardığımda biri çadırımıza bir eliyle sprey boyayla bir şey yazıyordu. Diğer elinde de balta vardı.

Bu baltalı katil. Kaç kız kaç!

Sen bir orada dur. Bu kişi kimmiş bulalım.

Mal!

Kes!

Aptal! Elinde balta var. Git Aylayı çağır.

Tamam

Sonunda.

Hızla arkamı dönüp kahvaltı yaptığımız kafe gibi yere koştum. Gittiğimde Ayla bana bakıp gülmeye başladı.

Nefes nefese "Ayla kes gülmeyi. Baltalı bizim çadırın önünde bir şey yapıyordu." Ayla dediğimle bir anda yerinden kalktı. Tabi ani kalkmasıyla sandalye yere düştü ve tüm gözler bize döndü. "Ne diyorsun sen ya! Yürü yakalayalım şunu" dedi.

Çadıra vardığımızda Baltalı Katil yoktu ama Çadırın üzerine bir kağıt yapıştırmıştı. Kağıdı hızlıca elime alıp yere oturdum. "Ayla burada bir kağıt var." Ayla hemen yanıma geldiğinde ikimiz de kağıdı okumaya başladık.

ANEMON DÖNGÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin