10.bölüm: İLK GECE

303 196 14
                                    

"ya kaysana kenara."

"kızım dur bir!"

Saat geç olmuştu biz de haliyle yatmak için çadırlara girdik. Dördümüz birlikte yan yana yatmak zorunda kaldık ve maalesef sıkış tıkış yatıyorduk.

Yatma sıramız önce; Ben, Ayla, Kutay ve Ulaşdı ama sonra Kutay'la Ulaş yer değiştirdi. Bu sefer Ulaş ve Ayla çok kavga edince ben, Aylayla yer değiştirdim.

Bu sefer de Ulaş'la ben tartışmaya başladık. Yaklaşık 20 dakikadır birbirimizi itip duruyorduk. Uyku tulumunun içinden elini çıkarıp Ulaşı iteklemeye çalıştım. Ulaş kaymamak için inat edip sürekli bana doğru geliyordu. "lan kaysana ne geliyorsun üzerime?!"

Ulaş kafasıyla Kutay'ı göstererek "ben gelmiyorum ki şu itekliyor." Omzunu silkti "lan bırak Allah Allah!" tulumumun fermuarını açıp oturdum.

Kutay'ın yattığı tarafa baktığımda yanının boş olduğunu gördüm. "ne yapıyorsun ya?! Yerin boş senin kaysana biraz! Ne sıkıştırıyorsun bizi!" Kutay, Ulaş'ı itmeyi bırakıp bana döndü. "neresi boş görmüyor musun sen?" dedi.

Yav arkadaş neresi dolu oranın? İstesek şuan buraya Akif hocayı bile alabiliriz koca göbeğiyle!

Parmağımı Kutaydan tarafa döndürüp salladım. "bana bak. Sen çok oluyorsun ama! Uyuyacağız be!" Kutay kaşlarını kaldırdı. Yattığı yerden uyku tulumunu açmadan doğruldu. "de bakim sen benim yüzüme ne yapacaksın bana?" olduğu yerde zıplayarak bana doğru döndü. "o eli indir sıkma canımı benim. Biz ne yapıyoruz burada?"

Paşama bak! O olo ondor conomo sokmo bonom sen şimdi nanii yimedin mi?

Elimi havada salladım "indirmezsem ne yaparsın?" Kutay –öyle mi?- bakışı attı. Kafamı aşağı yukarı sallayıp ona bakmaya devam ettim.

Arkasına yaslanıp alttan tulumun fermuarını açtı yukarıya bakıp "ulan tam demiştim kızlara yazık dışarıda kalmasınlar diye. Bir vicdan yapalım dedik." Dedi. Sonra bana döndü "bunu sen istedin patates çuvalı." Ulaşın üzerinden çadırın fermuarını açtı. Eliyle dışarıyı göstererek "çık dışarı." Dedi.

Kolumu önümde bağladım "tamam diyip çıkacağımı mı düşündün sen? Ah yazık!" dedim. eğilip kolumu tutarak beni çadırdan çıkarmaya çalıştı. Ben de elimi ondan kurtarmaya çalışıyordum.

"çeksene be elini!"

"çık be dışarı! Ben senin dırdırını mı dinleyeceğim kızım?!"

Ulaş aramızda kalmıştı ve o da bizden kurtulmaya çalışıyordu. Anlayacağınız hepimiz birbirimize girmiştik. Çadırın önüne bir ışık gelince hepimiz durduk ve oraya baktık. Çadırın perdesini fermuarından açıp içeri doğru eğilen suratı görünce hepimiz çığlık attık. Bizim attığımız çığlıkla gelen kişi de çığlık attı.

Gelen kişi rehberlikçimiz Nur hocaydı. Yüzündeki beyaz maskesini görünce çığlığı basmıştık. Hoca geriye doğru gittiğinde derin bir nefes aldım. Kulağıma birinin kalp sesi geliyordu. Ellerimi yaslı olduğum yere koyup kendimi iteklediğimde Ulaş'la birbirimize sarıldığımızı fark ettim.

Ayla üzerimden atlayarak dışarı çıktı. Daha sonra biz de sırayla dışarı çıktığımızda diğer çadırdakilerin de çıkıp buraya geldiğini gördük. Hoca baş parmağını damağına bastırdı. "çocuklar niye bağırıyorsunuz? Aklımı aldınız."

Ulaş elini kalbine götürüp "siz mi? Biz mi? Hocam niye böyle geziyorsunuz siz ortada?" dedi. "eh olum. Basbas bağırıyorsunuz! Kimse uyuyamadı. Sessiz olun demek için gelmiştim."

Ayla ne dediği anlaşılmasın diye eliyle ağzını örtüp bana doğru eğildi "pek işe yaramış gibi görünmüyor sanki." Dedi. Kıkırdayıp önüme döndüm.

ANEMON DÖNGÜSÜWhere stories live. Discover now