13. bölüm: BİR TÜR KAYIP VAKASI

207 174 12
                                    

Herkes susmuş Ece ve bana bakıyorlardı. "ne yani o siz misiniz?" diye sordu Ayla. Ece hala bön bön bana bakıyordu. Kollarımı önümde bağlayıp "hadisene Ece ne bakıyorsun bön bön?" dedim.

Nil, Eceyi yandan dürtüp kulağına bir şey dedi. Ece sadece kafasını salladı. önce boğazını temizleyip daha sonra "ne dediğini anlamıyorum Açelya." Dediğinde güldüm. "bence sen ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsun. Sen mi getirmek istersin yoksa ben zorla mı getirteyim?"

"kızlar ne dediğinizi anlamıyorum ama bence konuyu değiştirelim. Ortalık çok gerildi çünkü." Ayla eliyle Ceyline susmasını işaret etti "Ceylin bence sen karışma çünkü bu biraz önemli. Biz sonra sana anlatırız."

Birisi omzuma dokununca o tarafa döndüm. Kutay kulağıma eğilip "bence Ceylin haklı Açelya. Ortalık çok gerilmesin. Bunu sonra hallederiz." Dedi. Tabii paşam sen yeter ki iste hemen hallederiz(!)

"bir karışmayın arkadaşlar." Sonra Eceye dönüp ona baktım. "oyun kuralları gereği yapman gerekiyor canım. Siz burada görev mi seçiyorsunuz?" diye ekledim. Ece biraz daha bana baktıktan sonra oflayarak yerinden kalktı. "ne dediğini anlamıyorum. Boş boş birkaç laf geveledin bitti. Biz de yok öyle bir şey git bak inanmıyorsan." Dedi.

At yalanı s*keyim inananı.

"ha tamam o zaman" dedim ve şişeyi çevirdim. Ayla şokla bana bakıyordu, ona –her şey yolunda- ifadesi gönderdim. İki kişi sonrasında Ece ve Nil oyundan ayrıldığında biz de onlarla birlikte oyunu durdurduk. Herkes çadırlarına dağılmıştı.

Çadıra giderken Ulaş "o neydi öyle kız?" diye sordu. Omzumu silktim "ne olabilir Ulaş? O baltalı dediğimiz Ece ve Nilden başkası olamazdı zaten."

"iyi de onların olduğundan nasıl emin olabiliyorsun?" Kutay'a saçmaladığını ifade eden bir bakış attım "Kutaycım bu sınıfta o ikisi dışında kim böyle çocukça işlerle uğraşır? Bu kadar salak olma."

Kutay ağzıma öykündü. Çadıra gittiğimizde Kutay ve Ulaştan önce biz girip kıyafetlerimizi değiştirdik. daha sonra da onlar değiştirince biz içeri girdik. Ve yine zor zekat yerlerimizi ayarladıktan sonra kendimizi uykunun kollarına bıraktık.

...

Kampın altıncı günü...

AYLA

Sabah biraz erken uyanmıştım. Yapacak hiçbir şey bulamayınca da telefonumu ve kulaklığımı alıp biraz koşuya çıkmıştım.

Biraz soluklanmak için durdum. Yanımdaki kamp alanının yönünü gösteren tabelanın olduğu ağacın dibine oturup suyumu içtim. Telefonumdan saate baktığımda 8.30 gösteriyordu.

Ohhooo saat daha erken kimse uyanmamıştır ki.

Başta Açelya olmak üzere cdmskjnvdf

Onu uyandırabilene helal olsun dckskndkjnv

Telefonumdan youtube müziğe girip rastgele müziğe bastım. Pinhani - beni al melodisini duyduğumda gözlerimi kapatıp başımı arkama yasladım.

ULAŞ

Gözlerimi açıp önce ışığa alışmaya çalıştım. Kardeşim her sabah her sabah ne bu ışık? Hep uyandığımda açıyorlar bunun parlaklığını.

Ağzımdaki kötü tatla ağzımı buruşturdum. Bok mu yedim olum bu ne iğrenç bir tat? Birkaç yudum su içip çantamdan diş fırçamı ve diş macununu alıp lavaboya gittim. Orada işlerimi hallettikten sonra çadıra gidip eşyalarımı bıraktım.

Biraz telefonda dolaştıktan sonra sıkıldım. Niyeyse canım Aylayla uğraşmak istemişti. Onu ne çadırda ne de dışarıda görmemiştim. "kesin bir yerde tıkınıyordur yine balina." Diye mırıldanıp yemekhaneye gittim. İçeride birkaç kişi oturmuş kahvaltı ediyordu ama aralarında Ayla yoktu. Biraz daha çevreye baktım ama yine bulamamıştım.

ANEMON DÖNGÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin