11.bölüm: ORTAYA ÇIKAN BAZI DEĞİŞKENLER VAR!!!

250 175 14
                                    

Kampın dördüncü günü...

Üzerimdeki bir şey nefes almamı engelliyordu. Yattığım yerde hareket etmeye çalışmıştım ama hareket de edemeyince gözlerimi açtım. Ayla yoktu. Boynumun üstünde birinin kolu vardı. Kendi kolumu hareket ettiremiyordum çünkü birinin üzerine ben yatmıştım ama diğeri neden hareket etmiyordu ki? Olduğum yerde biraz kıpırdandım ama üzerimdeki kişi hala hareket etmiyordu.

Bacağıma giren ağrıyla inledim. "abi bir susun be! Gidin kahvaltıya tamam!" Kutay?

Ay ay ay birlikte mi uyudunuz yaanniii

Ya eziliyorum gerizekalı!

"Kutay eziliyorum." Sesim zar zor çıkmıştı. Kutay bir iki şey mırıldandı ama anlamadım. Sesi kesilince uykuya dalacağını anlayıp sesimi biraz daha yükselttim "Kutay! Boğuyorsun beni ayı. Kalksana olum."

Kutay söylenerek yerinde kıpırdandı. Altımdaki kol hareket edince aslında üzerine yattığım kolun Kutay'ın kolu olduğunu anlamıştım.

Ee bizim kol nerede?

Sanırım Kutay onun üzerine yattı her kımıldadığında ağrıyor çünkü!

Abi siz nasıl uyumuşsunuz. Hadi tamam seni biliyoruz sen deli yatarsın da...

Evet şeri evet...

"kızım kolumdan kalkarsan çekileceğim."

"ben hareket edemiyorum ki senin bacaklarından."

"e ben de o yüzden hareket edemiyorum." Haydaaaa. Biz nasıl ayrılacağız.

Kutay geriye çekilmeye çalışınca inledim. Benim sesimle hareket etmeyi kesti. Derin bir nefes aldı. "biz nasıl ayrılacağız şimdi?" boğazımı kolundan kurtarmaya çalıştım.

"önce boynumdaki kolunu çek nefes alayım." Dediğimde kolunu çekti. Kolunu çekince derin bir nefes aldım. Bir iki saniye durduktan sonra "şimdi" dedim. "ben biraz belimi kaldıracağım. Sen o esnada kolunu çekeceksin tamam mı?" Kutay onaylayınca üçe kadar sayıp kalktım.

Kutay kolunu çekince geri yattım. Kutay da hafif belini kaldırınca ben de kendi kolumu kurtardım. "tamamdır şimdi çek ayağını kalkayım artık sırtım ağrıdı kızım."

"önce senin çekmen gerekiyor ki ben kalkayım." Kutay sabır diledi. Ayağını bir anda çekince ağrıdan inledim. Çadırın dışından biri seslendi. "müsait misiniz?", "gençlik iyi misiniz?","ay kesmesin bu ikisi birbirini Ulaş?"

Dışarıya içeri gelmelerini seslendim. Ayla ve Ulaş fermuarı açtı ve içerisi bir flaşla aydınlandı. "lan başlarım fotoğrafınıza. Ulaş! Kurtarsana lan bizi hadi. Ayağım uyuştu olum. Bu patates çuvalı, göründüğü gibi değil. Çok ağır bu!"

"kes be!"

"ne kızım yalan mı söyleyeyim?" sinirle soludum. Ayla araya girip bizi susturdu. Daha sonra biraz uğraştıktan sonra kendimizi kurtardık. Ben sol kolumu, Kutay da sağ kolunu ovuşturuyordu. "boşuna patates çuvalı dememişim."

Ayla uyarıcı bir ses tonuyla konuştu "Kutay atışma." Kutay göz devirdi ama hala ağzında laf geveliyordu. Allah'ım sabır ya!

Dışarıdan gelen bağrışma sesleriyle hepimiz birbirimize baktık. Ulaş ve Kutay hiç beklemeden fermuarı açıp dışarı çıktı. Biz de arkalarından dışarı çıktık.

Herkes ortada toplanmıştı. Hocalar da ne olduğunu şaşırmıştı. Kimse sesin nereden geldiğini bilmiyordu. Hocalar herkesi saydılar bir eksik var mı diye. Ece ve Nil'in sonradan gelmesi şaşırtmıştı. Normalde hep onlar önce gelirlerdi.

ANEMON DÖNGÜSÜWhere stories live. Discover now