21. Bölüm: THAT'S MY ...

175 120 14
                                    

İkimiz arasında çıkan yastık savaşı; Kutay'la ortamızdaki yastığı çekiştirirken, onun elini bırakmasıyla birlikte benim, fermuarı açılmış çadırdan sırt üstü düşmemle ve Mert'in "Ne oluyor burada?" diye sormasıyla son bulmuştu.

Hiç birimiz konuşmadan birbirimize bakıyorduk.

İyice hint dizisine döndü bu iş! Ne bakıyorsun Açi. Desene yastık savaşı diye!

Yattığım yerden kalkıp üzerimi düzenledim. Mert "ne oluyor diye sormuştum Açelya." Diye sordu. Mert'in beni sorgulaması kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu. "şuan kim olarak karşımda bana hesap soruyorsun? Ben seninle aramızdaki sınırları belirlediğimi düşünüyorum Mert."

Kutay çadırın içinden "o belirleme şeklini unutma şaşırdım. Şahsen ben çok beğenmiştim." Diye seslendi.

Mert'in kendinden emin duruşu bozulmuştu. Kutay'ın cümlesi bitince yarım kalan cümleme devam ettim. "Ayrıca ben sana 'yanıma gel Mert! Ben korkuyorum!' dediğimi hatırlamıyorum. Yaptığın güzel bir davranış olabilir ama bana yapma."

Bir insan bu kadar gurursuz olamaz. Tokat attın, bağırdın çağırdın. Gene de bana mısın demedi. Bumerang gibi! Atıyorsun geri geliyor.

"ne oldu Mert? Aldın mı cevabını?" Mert, Kutay'a bir şey demek için ağzını açtığında Kutay "bir şey mi diyecektin?" dediğinde Mert başını olumsuz anlamda salladı. "bunu sonra görüşürüz." Dedi ve gitti.

Mert, Kutay'a cevap vermedi. Bu işte bir iş var Şeri?

Normalde en ufak şeye kavga çıkaracak olan çocuk nasıl oldu da sus pus oldu?

Biz bir şey mi kaçırdık?

Büyük ihtimalle.

Çadırın arkasından gelen fısıltılar iki izleyicimiz olduğunu gösteriyordu.

"ikinci bir aşk-ı memnu vakası mı yaşanıyor yoksa?"

"bu durumda kim Behlül oluyor?"

"Mert'in olmadığı kesin!"

Kutayla –salak bunlar- bakışmamızdan sonra kendimi tutamayıp güldüm. Kutay, çadırdan çıkıp Ayla ve Ulaş'ın yanına gitti. "bak iki köstebek gördüm! Ne yapıyorsunuz siz burada?"

İkisi de ellerinde –nereden aldıklarını merak ettiğim- patlamış mısırlarıyla yanımıza geldiler. Ulaş dolu ağzıyla "Açelya, şu gerzeği her zaman göt etmene bayılıyorum." Dediğin başımla teşekkür ettim "Allah vergisi bir yetenek. Eh karşımdaki de bir tık müsait olunca... yani asıl marifet bende değil" dediğimde hepsi gülmüştü.

"hadi çadıra geçelim ben çok yoruldum hem de başımıza güneş geçecek!" komşu kızı, şikayet etme konusunda hiçbir yeteneğini kaybetmemişti. Zaten bu zamana kadar şikayet etmeden kalması bir mucizeydi.

Çadıra girip oturduğumuzda Kutay konu değiştirmek için "ee?" dedi "bitti mi sizin paintball?" ikisi de akıllarına gelen şeyle heyecanlı sesler çıkarıp aralarında "şu eceyi göle atmalarını mı diyelim?"

"iki silahla alan ortasında etrafa sıkarak koşman peki?"

"mert salağı da hemen atladı yalnız boyaların önüne."

"eh! Komşu kızımın yanına gidecekmiş meğersem."

İkisi birlikte yüzlerini ekşitip "kara yılan!" dedi. Bunlar ne zamandır böyle iyi anlaşıyorlar?

Dikkatlerini çekmek için ellerimi çarptım. "bize de ne olduğunu anlatacak mısınız?" Kutay da bana hak verdi "aynen. Kendi aranızda konuşmayın oğlum ne olduğunu anlamıyoruz!"

ANEMON DÖNGÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin