0.7

36.9K 2.4K 1.1K
                                    

Arkadaşlar bir açıklama yapayım hemencecik.

Evet dini bir kitap yazıyorum yani şöyle söyleyim kapalı bir kız var başrolde ama asla karalama gibi bir niyetim yok. Bir kısmını kendi yaşadıklarımdan bir kısmını çevremde duyduklarımdan esinlenerek yazıyorum. Burda aşırı bir dini hassasiyet yok fark etmiş olacaksınız ki. Tabi ki bir lise hikayesi ama tam anlamıyla islam dini yansıtan bir kitap değil. Kimse yanlış anlamasın lütfen hatalarımı gördüğünüzde söylemenizi istiyorum yanlış gördüğünüz bir kısım olursa mutlaka söyleyin ama içerik bu şekilde. Umarım beni ve açıklamayı yanlış anlamazsınız.

O zamann selam selam selam

Nasılsınız? Çok iyisiniz biliyorum iyi olmak zorundasınız

Bölüm geldi. İlginiz beni çoook mutlu ediyor. Yorumlarınıza bayılıyorum hatta ss aldıklarım bile oluyor.

Ayrıca fösöfödldöd okuyucu halkı olarak çok agresifiz ve yorumlarda bir karar aldık 3 dönüm papatya tarlası alacağız ortasına çöküp bölümlerden sonra bir papatya kopartıp kaynatacağız ve içeceğiz anca paklar bizi kgldlgldld aldığımda konum atarım.

Uzattım. Kış kış bölüme.

-----------

Gözlerimi yoğun bir çabayla açık tutmaya çalışıyordum. Sabahtan beri kütüphanede kitap okumaktan uykum gelmişti. Son satırları artık bulanık bulanık görüyordum. Gözlerimi yumdum ve ovuşturup tekrar araladım. Devam edemeyeceğimi anladığımda kitabı kapatıp üzerine yattım ve gözlerimi yumdum.

"Asel kalk!" Sabır çekercesine bir nefes aldım. Kafamı kaldırmaya hiç niyetim yoktu. Bu kafa hafif bir şekilde sadece yatmak istiyordu. İnsanlarla uğraşmak istemiyordu.

"Ne istiyorsun?"

"Kalk ya!"zorla kafamı kaldırıp karşımda ki muhteşem üçlüye baktım. Tuğçe en ortalarında durmuş kollarını göğsünün üstünde birleştirmişti. Bulaşmaya geldiği apaçık belliydi. İstemediğim ne varsa çekiyordum.

Derin bir nefes aldım ve sandalyemin arkasına yaslanarak bende kollarımı göğsümde birleştirdim.

"He Tuğçe söyle Tuğçe"artık Tuğçeden de söyleyeceklerinden de bıkmıştım. Merak dahi etmiyordum. Garip bir kızdı çok garip.

"Yiğit nerde?"gülerek"Ne bileyim ben? Sürekli dikizleyen sensin ben değilim"

"Bilmiyorsun yani?"

"Bilmiyorum. Sevgilisine sor"

"Sevgilisi mi var?"omuzlarımı silktim. "Ne bileyim Yiğit bu her gün başka kızla. Olması muhtemel" yüzü düştüğünde komiğime gitmişti. Bir erkek için bu denli kendini düşürmek bana komik geliyordu. 

"Üzülme elbet sıra gelir sana da birazcık bekle"yanında ki kızlardan esmer olan atıldı.

"Şu ukalalığın başına bela açacak ha"ağzımı açıp cevap verecekken "kirpi kahve-noluyor?"dedi elinde ki kahveleri masaya bırakarak.

"Hayranların seni arıyordu da."Yiğit göz devirdi ve yanımda ki sandalyeye oturup kahvesini yudumladı.

"Ne istiyorsun yine Tuğçe? Seninle çıkmayacağımı söyledim"bunu da iyice ego yığını yapmışlardı kızların bu düşkünlüğü. Eğer Tuğçe hak etmese Yiğit'in ağzına ekmek küreğiyle çarpardım.

"Yürüyün kızlar!"dedi ve kütüphaneden çıktı. Minik ekibi de onun peşinden gitti. Bende Yiğit'e döndüm.

"Sabahtan beri yoktun huzurluydum nerden çıktın sen?"

İMANBOY Where stories live. Discover now