3.7

19.1K 1.5K 427
                                    

Selaaaam
Nasılız?

Bölüm biriktirmek bana göre değil cebimde durunca kaşındırıyor ondan bugünde ikinci bölümü attım. Birde geçen bölüm sonuna Eric'i koymayı unutmuşum bu bölümün sonuna koyacağım. İyi okumalaarrrr.

---------

-1 hafta-

Derin derin nefesler alarak üzerimde ki heyecanı atmaya çalışıyordum. Her şey hazırdı. Aynada son kez kendime baktım. Mavi tül elbisemin içinde kendimi beğenmiştim. Şalım ve topuklu ayakkabılarımla uyumlu ve hoş gözüküyordum. Makyaj çok yapmamıştım. Zaten stresten ter döküyordum bir de makyajım bozuldu mu stresine hiç giremezdim. Elbisede soluk kalmamak için biraz renklendirmiştim yüzümü sadece. Sude hızla odaya girip 

"Geliyorlarmış Eric yazdı şimdi"derin bir nefes daha aldım. Hazırdım çok hazırdım. Zilin sesini duyduğumda kendimi sakinleştirme çabam boşuna gitmişti. Heyecan içimi doldururken

"Hadi çabuk bekletme hemen aç ay" dedi ve koşarak odadan çıktı. Bende peşinden indim. Sanki Yiğitle ilk görüşmemizmiş gibi bacaklarım titriyordu. Bunun bu kadar heyecanlı bir şey olacağını tahmin edemezdim. Son basamağı inerken tüm dengem alt üst olmuştu. Abim hızla belimden tutup beni kurtardığında tuttuğum nefesi bıraktım.

"Sakin ol prensesim. Sakin"kafamla onaylayıp doğruldum. Bir kez daha derin bir nefes alıp kapıya ilerledim. Kulbu indirirken bir nefes daha almıştım. Yavaşça kapı açılırken yeşillerle karşılaştım. Onu görünce heyecanlanacağımdan korkmuştum ama daha çok rahatlatmıştı beni.

"Hoşgeldiniz"önce teyze girdi içeri. Onun elini öptükten sonra Ayçayla sarıldık. Sonra ise Eric girdi. Kafa selamıyla içeri geçtiğinde Yiğit elinde ki çiçek çikolatayı bana uzattı. Lacivert bir takım giymişti ve o kadar yakışıklı olmuştu ki.

"Çok hoş buldum"gülümseyerek karşılık verdiğimde demetteki papatyalardan bir tanesini kopartıp yine örtüme sıkıştırdı. Annemlerle de selamlaşıp içeri geçti. Kapıyı kapatırken bayılmamak için zor tutuyordum kendimi.

"Hadi bizde geçelim"dedi babam. Onlar çok kalabalık olmayacak diye bizde kimseyi çağırmamıştık bir Hakan ve Sude vardı işte. Amcamlara bile söylememiştik. Falza bir samimiyetleri yoktu babamla o yüzden babamında biraz işine gelmemişti. 

Odaya geçip yerleştiğimizde benim yerim Yiğit'in oturduğu sandalyenin yanıydı. Heyecanlandığım olay haliydi ama Yiğit beni rahatlatan tek şeydi. Normalde ondan dolayı heyecanlanmam gerekmez miydi? Bu çocuk beni rahatlatıyordu. Varlığı bile huzurdu.

"Ben bal arısı gibiydim senden önce. Bak pervanelere döndüm seni görünce. Yana yana kül olsam her an yine  de senden ayrılamam. Yoluna adadım ben sensiz olamam. Yana yana kül olsam her an yine de senden ayrılamam. Bin yıl yaşasam yine sana doyamam. Sana gönlümü verdim ey nazlı güzel. Seni almazsam gözlerim açık gider." Sadece benim duyacağım bir sesle söylediği şarkı beni biraz daha rahatlatırken gülümsedim. Nasılsınız fasılları biterken annem bana kaş göz yapmaya başlamıştı. Yavaşça ayağı kalkıp 

"Kahvelerinizi nasıl içersiniz?" Diye sordum. Teyze orta isterken Yiğit sade istedi. Ayça ise içmeyeceğini söylemişti. Ericte tercih etmemişti. Babamlarınkini zaten biliyordum. Hakan da kahve sevmezdi. Sude de kahve yapmak için benimle ayaklanmıştı. Birlikte mutfağa geçtiğimizde olduğum yerde tepindim. 

"Ay Sude!"

"Sakin bro. Sakatlayacaksın kendini"

"Şaka gibi geliyor hala ayyy"

"Ama değil aşkım. Önce sakin ol şu kahveleri sağlıklı bir şekilde yap ve götür. Eniştemizi biraz tuzlayalım."onu onaylayarak ocağa doğru ilerledim.

İMANBOY Where stories live. Discover now