1.0

35.2K 2.5K 901
                                    

Selaaaaammmmmm

Nasılsınızzzz?

Ayyyy kandırıldım kandırılıyorum elimizde 1 bölüm kaldı 1 bölüm sadece 1 bölüm ne zaman yazcam ne zaman hafta tamamlıcaz bilmiyorum ama siz kaşındınız.

Her neyseciğime 2000 kelime yeter mi 11. Bölüm 2000 kelime öncekiler 1000 kelimeydi. Yavaş yavaş arttırıcağım

Bu arada karakterlere insta açamayı düşünüyorum. Açmalı mıyım?

Kış kış bölüme

----------

Midemden gelen seslerle kantine adımlamaya başladım. Şu son zamanlarda yemek düzenim oldukça bozulmuştu. Midem artık isyan bayraklarını çekecekti. Öyle sesli gurulduyordu ki sanki artık beni düzenli kullan diye bağırıyordu. Eee midem de haklıydı şimdi. Ona hiç değer vermiyordum. Bazen acıktığımda yemek yemeye üşenir ona uzun bir işkence çektirirdim. Bazen çok tokken tıka basa yemeğe devam ederdim. İsyan etmesinde ne yapsın bu mide?

Okulun uzun merdivenlerinden inerek kantine ulaşmıştım. Çok fazla kalabalık değildi. 3 kişilik sıranın en arkasına geçtim. Beklerken aynı zamanda kantinin değişen dekorasyonu dikkatimi çekmişti. Normalde kahverengi tonlarda döşeliydi koltuklara kadar ama şuan yaz renkleri turuncu,yeşil,sarı,pembe gibi renklerle tamamen kantini başka bir havaya sokmuşlardı.

Vay anasını be ne zamandır kantine gelmiyormuşsun kızım. Güzel olmuş burası böyle.

Sıra bana geldiğinde yemek almaktan vazgeçip bir çikolata istemiştim. Abi verdiğinde ödeyip teşekkür ederek çıktım kantinden. Öğle molasındaydık ve vakit bir türlü geçmiyordu. Bahçeye çıkma kararı alıp çıkış kapısına doğru ilerledim. Normalde vaktimi kütüphane de harcardım ama okuyacak kitabım kalmamıştı. Çıkışta gidip almam gerekiyordu. Çıkışta camiye gidecek miydik acaba? Fotoğraf makinamda yanımda değildi ki. Bu öküz nerelerdeydi?

Dışarıya ulaştığımda hafif bir esinti yüzümü okşayıp geçmişti. Yüzüme bir gülümseme yerleşirken çikolatamı yemeye devam ederek bahçede dolaşmaya başladım. Herkes bir gruplaşma halindeydi. Herkesin arkadaşı vardı yanında. Bir ben yanlızdım heralde. Biraz daha ilerlediğimde bankta oturan Yiğit çekti dikkatimi. Yeşil gözlerini basket oynayanlara dikmiş boş bakıyordu. Onları izliyor gibi değilde bir şey düşünüyormuş gibi bir hali vardı.  Onu bu kadar durgun görmekte garipti. Genelde ya kızlara güç gösterisi yapar ya da basket oynardı ama şuan iki durumda da değildi.

Kafama sert bir darbe hissettiğimde acıyla inledim. Bonemin geriye kaydığını hissettiğimde ellerimi kafamın üstüne örttüm. Gözüken yeri kapatmak istercesine.

"pardon ya! Yanlışıkla oldu"ağzımı açıp cevap verecekken kafama bir ceket örtülmüştü. Etrafımı ve kimin yaptığını göremezken Yiğit'in sert ses tonunu duydum.

"Bilerek yaptığını gördüm! Canına susamadıysan siktir git sınıfına!"sesi beni bile ürkütürken omuzlarımdan tuttuğunu hissettim.

"Dokunma bana Yiğit!"uyarımı dikkate alarak ellerini üzerimden çekti. Yardımcı olsada ondan gelen temas hala beni rahatsız ediyordu.

"Dediklerime uy o zaman"

"Düşmeyeyim yeter"

"Yok net düşersin sen. Melis!"

"Sen düşersin asıl! Düşmem ben"etrafımda ne olduğunu görememek sinirimi bozarken Melis'in sesini duydum.

"Efendim Yiğit?"

"Asel'i kızlar tuvaletine götürür müsün?"Koluma biri girdiğinde kolunun inceliğinden Melis olduğunu anlamıştım 

"Gidelim"dediğinde temkinli adımlarla ilerledim. Çikolatamda hiç olmuştu zaten. Çok canım çekerek almıştım onu.

İMANBOY Where stories live. Discover now