6.BÖLÜM: MÜTTEFİKLERİN SIRRI

51 26 1
                                    

"Prenses  buradasınız, biliyoruz bizi zor kullanmaya mecbur etmeyin" kapının arkasından muhafızlar bağırırken ben Aesira ve Kıan hala askerlerden kaçarken saklanmak için girdiğimiz bu eski püskü evin kapısını tutmuş girmelerine engel olmaya çalışıyorduk. "Aesira nereye?" evin diğer tarafında dışarıya açılan bir pencereye doğru hızla koşarken Aesira. Camdan kafasını uzattığı gibi endişeli gözlerle ikimize baktı.

"Bu kadarını asla insan formunda geri püskürtemeyiz" Ne? İnsan halindeyken mi? Ne saçmalıyor bu kız? O sırada Kıan da yüzünü buruşturmuş düşüncelere dalmıştı bile. Zaten her zaman gariplerdi şimdi ise daha bir garip ve gizemli davranıyorlardı. Ne oluyordu bunlara hiç anlamıyordum.

"Pekala, gizemli konuşmaya devam etmeyi kesip şu an buraya odaklanabilir miyiz?" dediğim de ikisi birden kapıyı bırakıp sağ ellerini sol bileklerine götürüp gözlerini kapattılar. "Delirdiniz mi siz?" bu sefer haykırdım. Bağırışlarıma ve yardım çığlıklarıma rağmen ikisi de sanki duymuyormuş gibi pozisyonlarını hiç bozmadan yaptıkları saçmalıklara devam ettiler.

Bileklerini tuttukları yerden hafif bir ışıltı çıkmaya başladı. Bu parıltı ile beraber boyunlarının çeneye yakın kısmında yan tarafta bir şekil ortaya çıkmaya başladı. Ardından öyle bir ışık açığa çıktı ki ellerimle gözlerimi kapatmak istedim. Bu ışıkların şiddeti azalmaya başlarken yüzleri belli belirsizdi ikisinin de. Sadece gölge gibi iki siluet vardı azalan ışıkların içerisinde.

"Izel kapıdan çekil dediğim de hızlıca bize doğru koş ve arkamıza geç" ikisi de ışıkların tamamen kaybolmasıyla birlikte artık tam olarak görünüyorlardı. İkisine de kızgındım, en başından beri bir şey sakladıklarını hissetmiştim. Onlar benim gibi normal değiller.

"Bana bir açıklama borçlusunuz" kapıdan hızla uzaklaşmak için olduğum yer de pozisyon alırken. İkisine de tıslıyor gibi konuşmuştum ama madem beni şu an bu durumdan kurtarabileceklerdi, onların dediğini yapmalıydım. Sonuçta başka şansım da yoktu.

"Tamam sakin ol prenses" Kıan eliyle çabuk olmamı işaret ederek konuşmuştu. "Ben artık prenses değilim!" kapıyı bırakarak onların arkasına doğru elimden gelenin fazlası kadar koştum. Ama beceriksizdim işte ayağımın yerde ki bira şişesine basmasıyla yere kapaklanmam bir oldu. Ağzımı neredeyse hissedemiyordum. Ardından ağzımın ısındığını hissetmeye başladım. Kanın tadının ağzım da gezinmesiyle birlikte dudağımı patlattığımı fark ettim.

"Izel!" Aesira yerinden yanıma koşarken var gücüyle bağırmıştı. Ama yanıma geldiğinde çoktan bir muhafızla karşı karşıya kalmıştı. Aesira'nın beni kolumdan tutup yer de sürüklemesi bir oldu. Çok kuvvetliydi tek hamle de beni odanın soğuk zeminin de metrelerce sürüklemişti. Muhafız kılıcını kınından çıkarırken Aesira'nın sinsi gülüşüne şahit olmuştum. Bu gülümseme giderek büyüdü ve hemen ardından kahkahaya dönüştü. Bu durum da nasıl gülebiliyordu?

"Delimi bu?" bu sefer Kıan'a bakıp konuşmuştum. Sözlerimin bitimin de yer de kapaklanmış olan bana bakarak gülümsedi ve elini centilmence uzatarak kalkamam da yardım etti. 

"Çoğu zaman" gururla Aesira'yı dövüşürken izliyordu ama ne diye kendisi yanım da dikilmiş ve yardıma gitmiyordu anlamış değilim. Artık sonun da dayanamayıp yardıma gitmek için ileri atıldığım da tek hamleyle kolumdan tutup olduğum yere, geriye çekti beni. Ardından ' ne yaptığını zannediyorsun' der gibi baktım. O da bunu fark etmiş olacak ki açıklamaya başladı. "Emin ol o ne yaptığını biliyor" kendinden emin ve kendini beğenmiş haklı triplerine girerek konuştu.

"Evet onun ne yaptığını bildiğini biliyorum, asıl biz ne yaptığımızın farkında değiliz" onunla göz teması kurmadan ve ona bakmadan konuşmuştum Aesira ustaca dövüşüyordu doğrusu ve gözlerimi ondan alamıyordum. Yine de ona yardım etme arzumu bastırmıyordu ustaca dövüşebiliyor olması.

Varisin İntikamı (Prenorion 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin