36.BÖLÜM: KİRALIK KATİL

17 4 9
                                    

"Kimse bana ne yapmam gerektiğini söyleyemez. Hele ki sen asla!" dediğimde sözlerime karşılık konuşmaya başladı.

"Ben senin annen..." elimi havaya kaldırarak onu susturduktan sonra konuşmaya devam ettim.

"Annemdin. Beni terk edip onca sene sürünmeme sebep olmadan önce." dediğimde masada ki herkesin yargılayıcı bakışları Mira'ya döndü. Mira bütün bunları fark edince sinirden büyümüş gözlerine hakim olamadı.

"Seni hep korudum"

"Bir büyüyle"

"Güçlü bir büyüyle"

"Oysaki küçük bir kız çocuğu büyü değil yalnızca bir anne sevgisi isterdi. Keşke zahmet edip büyü yapmadan önce bana ne istediğimi sorsaydın." dedim. Artık ikimizde sinirlenmeye başladığımızda birbirimizden gözlerimizi ayıramıyorduk.

"Mecburdum" dedi dişlerini sinirle sıkarak. Lu an bütün bu sinirinin sebebi İmparatoriçe seçilemeyecek olma ihtimali yüzündendi.

"Ki bir de beni sarayında zindana atman ne kadar pişman olduğunu gösterir değil mi?" bu olayların hiç birinden haberi olmayan kral ve kraliçeler duyduklarının şaşkınlığını gizleyemiyorlardı. Mira daha fazla sinirlerine hakim olamayarak bana tokat atmak üzere elini havaya kaldırdığında elini sertçe kavrayarak hızlıca savurdum. "Sakın!" dedim gözlerine iyice bakarak.

Kıan benim sinirlendiğimi fark ederek oturduğu sandalyeden kalkarak konuşmaya başladı.

"Sanırım bu toplantıya küçük bir mola verme zamanı geldi" dediğinde Kraliçe Sersy bunu onaylar şekilde ellerini her iki yana açarak başını aşağı yukarı salladı.

Hızlıca gözlerimi gözlerinden ayırarak ortak salonun bittiği uzun koridora doğru hızlı adımlarla orayı terk ettim. Sarf ettiği her kelime sinir damarlarımı kabartmaya yetiyordu. Çünkü her lafında iğneleyici sözler vardı. Oysaki ona hiçbir şey dememiştim yalnızca adaylığımı ortaya koymuştum. Sanırım diyeceklerimden korkup bunu engellemek için benimle dalga geçmeye çalışmıştı. Ancak kendi tuzağına düşmüştü.

Uzun koridorda biraz daha yürüdükten sonra arkamdan gelen ayak sesleri duymuştum. Arkama döndüğüm de hiç bir şey görememiştim. Ben de daha fazla kurcalamayarak yürümeye devam ettim.

Biraz daha yürüdükten sonra boğazıma sabitlenen hançeri ve kollarımı tutan ellere baktım. Lanet olsun! Hançeri biraz daha boğazıma bastıran bu suikastçının kim olduğunu öğrenmeye çalışırken konuşmaya başladı.

"İmparatoriçemiz Mira, senin canın karşılığında bana bir köşk bahşetti." sesi öyle sinsi geliyordu ki ağzından yayılan iğrenç koku da bunun cabasıydı. "Sence öldürsem mi yoksa öldürmesem mi?" dediğinde hafifçe sırıtarak soluğumu burnumdan verdim.

"Bençe öldür çünkü konuşmamızdan bir kaç dakika sonra sen ölebilirsin" dediğimde boğazıma dayadığı hançeri daha çok bastırarak dişlerini sıkıp konuşmaya başladı.

"Nasıl olacakmış o?" dediğinde aramızda bir süre sessizlik oluşmuştu.

"İşte böyle" sessizliği bozarak hızlıca kafamı geriye savurdum. Burnuna denk gelen kafam sayesinde saldırgan burnunu tutmuş bir şekilde sendelerken ben daha fazla duramayıp karnına bir tekme yerleştirdim. Ardından daha önce bacağıma kemer ile bağladığım hançeri olduğu yerden çıkardım ve yerde acıdan kıvranan kadını ayağa kaldırarak boğazına dayadım.

"Şimdi sanırım artık bu diyar da bir köşk yerine cehennem de bir çukur da kalacaksın." dedim kulağına iyice yakınlaşıp gülümserken. "Yazık olacak sana pek güzelsin" dediğimde hemen hançeri çekip onu öldüreceğimi düşünen suikastçıyı şaşırttım.

"Hayır hayı hayır! Hemen değil. Seni Kraliçen ölürken görmek ister. Tabi eğer herkesin önünde doğruyu itiraf edersen belki seni bağışlayabilirim" dediğimde kaşları yukarı kıvrılan kadın yalvarmaya başladı.

"Lütfen, lütfen bağışla beni" boğazında ki sertçe yutkunmayı hençerimin hareketlenmesinden anlayabilmiştim. "Doğruyu söyleyeceğim, yemin ederim" dediğinde boğazında ki hançerimi biraz daha gevşeterek ortak salona doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladım.

Ortak salona attığım ilk adımdan itibaren herkesin gözü üzerimdeydi. Ben ise kaşlarımı çatmış sadece Mira'nın gözünde ki dehşet ve korkuyu izliyordum. Beni öldürtmek için ne yazık ki birden fazla katile ihtiyacı vardı.

"Sevgili Kraliçe ve Krallarım bilin bakalım hançerim neden şu an bu hainin boğazında duruyor" dedim hepsinin üstünde tepkilerini izleyerek gözlerimi gezdirdim. Çünkü bu gafil beni uzun koridorda boğazıma aramızdan birinin emriyle hançer dayadı" herkesin bakışları birbirlerinin üstünde gezinirken tekrar konuşmamla gözler bana döndü.

"İmparatoriçeliğe layık gördüğünüz bu kadın beni öldürtmeye çalıştı" dedim hançeri bir anlığına ona doğrultarak. "Ancak bilmediği bir şey var benim ölümüm için daha fazlası gerekli." dediğimde dehşet içinde ki gözleri benden ayrılarak ona bakan bir başka yargılayıcı gözlere döndü. Salonda ki herkese. Sonunda dudaklarını aralayıp konuştuğunda dudaklarından serbest kalan tek kelime vardı. Yalancıların en çok kullandığı o kelime...

"Yalan!" sesi hem titriyordu hem de beni öldürmeye çalışan bu kadını tehdit ediyordu.

"Öyleyse, şu köşk sözü verdiğin satılık katilin konuşsun" dediğimde hançeri kadının boğazına biraz daha bastırdım. Korku içinde ki kiralık katil dudaklarını aralayarak konuşmaya başladı.

"Doğru söylüyor. Eğer onu öldürürsem bana köşk ve zenginlik sözü verdi. Çünkü o da adaylığını koymuştu ve seçilmemekten korktu." kadın sözlerini bitirir bitirmez ona doğru hızlı adımlarla yaklaşan Mira'yı fark ettim.

Onun daha yanıma yetişmesine birkaç adım kalmışken hiç düşünmeden kadının boğazını boydan boya yararak kanın fışkırmasına izin verdim. Tam dibimize gelmiş olan Mira'nın yüzü kiralık katilinin kırmızı kanı ile bulanmıştı. Ardından yerler kanın kızılı ile sulanırken Mira'ya keyif dolu bir bakış attım.

Hızlıca beni şaşkın gözlerle izleyen davetlilerin bakışları eşliğinde sarayı terk ederken duraksadım. Arkamı dönerek Boriaon Kral ve Kraliçesine döndüm.

"Bu arada yerleri kirlettiğim için özür dilerim Koronia sarayında ki en mahir temizlikçilere emir vereceğim gelip temizleyecekler" dediğimde gülmemek için kendini zor tutan Aesira'ya baktım. Ben de başımı hafifçe eğerek gülümsedim ve sarayın kapılarını ardına kadar açarak ortak salonu terk ettim.

Bu saatten sonra bir toplantı olacağını zannetmiyordum. En azından artık Mira da kraliçeden daha fazlası değildi. Amacımın küçük bir kısmını gerçekleştirdiğime göre bu gece rahatça kafamı yastığa koyup mışıl uyuyabilirdim. Bu daha sadece başlangıçtı. Bittiğini zanneden varsa maalesef yanılıyordu.

Hayatımın hiçbir anında kolay lokma olmamışken bu saatten sonra da bana karşı olan haksızlığa susup oturacağımı zannetmiyordum. Aksine bu saatten sonra fırtına gibi esip, ateş gibi yakacaktım.

Varisin İntikamı (Prenorion 2)Where stories live. Discover now