TERRENE ASKERİ KAMPI

15.8K 1K 669
                                    

Zombilere vurmaktan kollarım yorulmuştu.Üzerimiz kan içinde kalmış gücümüz ise tükenmek üzereydi.Daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum..Kokuşmuş ceset yığınlarının içinde ölüp gidecektim..Yorgun cılız kollarım daha fazla silahı tutmayıp silahın yere düşmesine neden olmuştu.Pes edip sızlayan bedenimi yere bırakmak üzereydim ki bir ses duydum.Ve duyduğum bu ses bunu yapmama engel olmuştu.

Kafamı yukarı kaldırdım.Üzeri kana bulanmış saçlarımın arasından göğe baktım..İki tane savaş helikopteri tam tepemizde uçuyordu..Helikopterler saniyeler sonra zombilerin üzerine ateş açmaya başlamış ve bu sayede etrafımız çürümüş et yığınlarından arınıyordu..Bu karışıklığın içinde büyük bir hızla yere düşürmüş olduğum silahımı elime aldım..Silahın üzerindeki kirli kanlar ve buna eşlik eden küçük çürümüş et parçaları midemi bulandırmış bundan dolayı kendimce mide içeriğimin yukarıya çıkmasına engel olmaya çalışıyordum.Bu şekilde sürekli yutkunma refleksimi harekete geçirirken ölmüş askerlerden birisine ait olduğunu düşündüğüm; helikopterin içindeki bir telsizden hışırtılar ile karışık sesler geliyor ve kulaklarım ile bu sese odaklanmaya çalışıyordum.

Linda ise bu sırada zombilere karşı koymayı bırakıp yüzü parçalanarak ölmüş askerin açık kalmış telsizini eline almış ve dikkatle dinlemeye başlamıştı.Bende Linda gibi onca gürültünün içinde söylenenleri duymaya çalışıyordum ;

''Ben  General Alex Carter kızım eğer yaşıyorsan beni iyi dinle ; artık sana destek gönderemeyeceğim,benim çalıştığım yeri yani Terrene Askeri kampının yerini hatırlıyor musun?''

Linda telsizden konuşan ve ses tonunda umutsuzluk hakim adamın sorusuna hiç kuşkusuz bir saniye bile geçmeden cevap vermişti ;

''Kampı biliyorum baba fakat buradan oraya nasıl gidileceğini bilmiyorum.''

General ;

''Linda..Kızım..''  

diye karşılık verdi iki kelime arasında bir kaç saniye duraksayarak..Ardından :

 ''Kampa gitmek için kasabanın kuzeybatı çıkışından çıkın ,okulun arkasındaki ormana girin dümdüz devam edin.Yüz üç kilometre sonra Terrene Askeri Kampını göreceksiniz.Sizi bekliyor olacağım...''

Linda 'nın gözleri dolmuş ve minik yağmur taneleri gibi oluşan göz yaşları yanağından zarifçe süzülerek yüzündeki kan lekeleri ile karışıp onları beraberinde götürüyor ve yavaşça aşağı düşüyordu.Linda elinde tutuğu ve sıkıca kavradığı telsizi yavaşca geri yerine koymuş ardından göz yaşı ile ıslanmış yüzünü kolu ile tek hamlede silmişti.

Ben Linda 'yı  dikkatle izlerken etrafımız ise zombilerden tamamen temizlenmişti.Linda telsizde geçen babasının söylediği cümleyi aynen bize iletmişti.Ve Linda 'nın sarf ettiği kelimelerin ardından Terrene Askeri kampına gitmek için hazırlanıyorduk..

Zombilerin ölmüş cesetlerinin üzerine basarak ilerliyorduk ki o sırada zombilerin arasında  yerde öylece yatan Richerd 'ı gördüm.

''Adamson , Richerd  yerde yatıyor ! ''

diye bağırdım ve hemen Richerd ' ın yanına koştum.

Adamson büyük bir endişe ve merak içinde :

 ''Ölmüş mü ? ''

diye karşılık verdi ben bunun üzerine Richerd 'ın yanına iyice yaklaştım ve biraz ürkerek nabzına baktım.Bir kaç nabız atımını hissettikten sonra :

''Ölmemiş yaşıyor. ''

Adamson :

 ''Jack ,nesi var Richerd ' ın ? ''

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin