KIYAMET TESİSİ

6.7K 511 164
                                    

Kısa bir süre sonra etrafımız kana susamış zombiler ile dolmuştu.Ben kalan mermilerim ile uzaktan gelen çürümüş zombilere ateş ediyor yakın mesafedeki zombilere ise bıçağımla öldürüyordum.

Birkaç dakika sonra son şarjörümü de boşaltmıştım.Ben bıçağım ile zombilerin gırtlağını kesip beyinlerini deşerken Linda ,John 'un baltası ile zombilerin çürümüş bedenlerini kafalarından ayırıyordu.

Adamson öfkeli bir şekilde
''Daha fazla dayanamayız !İlerideki tarlaların arkasındaki ormana, hadi !''

Üzerinde  bıçağımı sapladığım zombinin sol gözünden çıkarttım ve bıçağımı hafifçe sallayıp üzerine yapışmış parçalardan temizlenmesini sağladıktan sonra
ilerideki tarlaların arkasındaki ormana doğru koşmaya başladım..
Güneş yavaş yavaş dağların ardından çıkarken ormanın içine doğru adımlarımı atmıştım.Adamson ve Oğuz ,John 'u götürürken arkada Bayan Marry bizim hızımıza yetişmeye çalışıyordu.Bayan Marry 'i takip eden Amelia 'nın arkasından gelen Linda ise peşimizden gelen zombilerle baş etmeye çalışıyordu.Ben ise en önde koşarak tek tükte olsa önümüzde çıkan zombileri öldürerek yolumuzu açıyordum...

Güneşin kızıllığı ile aydınlanan ormanda yüzüme çarpan dalları aldırış etmeden ilerliyordum ki Ağaçların dibindeki çalılıklardan üzerime atlayan bir zombi yüzünden ayağım tökezledi.Ben büyük bir hiddet ile  bıçağımı ağzını sonuna kadar açmış kanlı salyalar ile beni ısırmaya çalışan zombinin çürümüş yüzüne sapladım.Sağ gözünün üzerindeki  kaşı sıyırıp geçen bıçak zombinin kafasının ortasına saplanmıştı.Hırıltıları yavaş yavaş kesilen zombiyi yere doğru ayağımla tekmeleyip iterken yerdeki kan izlerini fark ettim.Fakat bu işte bir terslik vardı.Bu kan izleri az önce öldürdüğüm zombinin kanı olmazdı çünkü ileride orman boyunca devam ediyordu.

Arkamı dönerek ;

''Hey Adamson şu kan izlerine bak ! ''

Adamson umursamaz bir şekilde ''Jack oyalanmayı bırak hadi koş ! ''

Ormanda ki kan izlerini her ne kadar beni meraklandırsa da peşimizden gelen zombileri hesaba kattığımda bu izleri takip edemezdim.Ağaç yaprakların arasından vuran güneş ışıklarının aydınlığı ile kaoşarken bir anda çığlık sesi ile irkildim.Çığlık sesi tüm ormanda yankı yapmıştı.Beni ürküten bu çığlık olduğum yerde durmamı sağlamıştı.Ben bu çığlığın kimden geldiğini anlamaya çalışırken bir yandan da önüme çıkan zombilerin kafalarını üzeri salya ve kan kaplamış bıçağım ile kesiyordum.

Adamson ''Biraz daha ilerledikten sonra bir yerde durup John 'a ilaçlarını vermeliyiz .Durumu kötüleşmeye başladı.''

Arkama dönmeye fırsatım olmadığı için Adamson 'un cümlesini onaylayamamıştım.Gittikçe derinliklerine doğru indiğimiz orman beni gerçekten ürkütüyordu.Kulaklarımı tırmalayacak derecede yakınlaşan ardı arkası kesilmeyen çığlık sesleri ise ormanda ilerlememi güçleştiriyordu..
Nihayet aklımdan geçen soruyu birisi sormuştu.
Linda ''Bu seste nedir ?Çok yakından geliyor ! ''

Ben tam Linda 'ya cevap veriyordum ki üzerimdeki ağaçların sürekli kıpırdadığını fark ettim..Birisi yada bir şey ağaçtan ağaca atlıyordu.Aşağı çöken büyük dalların üzerindeki karartının kim veya ney olduğunu anlamaya çalışırken onun çıkardığı tiz çığlık sesi kulaklarımı tırmalıyor ellerimi kulaklarıma götürmeme neden oluyordu.

Oğuz ''Buda ne böyle ? ''

Kafamı omuzlarımın arasından arkaya çevirdiğimde Küçük Amelia 'nın Bayan Marry ' e sarıldığını görmüştüm.Korkmakta haklıydı çünkü ben bile korkuyordum.Adrenalin damarlarımın içinde gezinirken titreyen ayaklarımı hızlı gitmeleri için zorluyordum.Yere düşmüş olan ağacın kütüğünün üzerinden geçiyordum ki aniden üzerime bir şey düştü.Sarsıntının etkisi ile düştüğüm yerden kalmaya çalışırken üzerimdeki ağırlıktan kurtulmaya çalışıyordum.Yüzümü, dökülmüş yaprakların içinden kaldırmam ile birlikte bağırmam bir oldu.

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now