TERK EDİLMİŞ OKUL-ALİCE

5K 438 132
                                    

Anlamak için kafamı kaldırıp odayı incelediğimde gözlerime inanamadım ;

Bir yanan bir sönen beyaz floresan lambanın aydınlattığı bu odanın duvarlarında kan ve pençe darbelerine benzer izler vardı.Bu içimde korku ve merak duysunu uyandırırken odayı incelemeye devam ettim.

Odanın her yeri dağınıktı.Yerde beyaz önlüklü yaklaşık beş ceset yatıyordu.Vücutları parçalanmış vücut parçaları etrafa saçılmıştı.Midemi bulandıran bu durum istemsizce bağırmama neden olurken bir cesetin üzerindeki iz ile duvardaki izin aynı olduğunu fark etmiştim..

Bu oda da değişik aletler ,neşter ,bistüri ,gazlı bez gibi malzemeler yerlere saçılmış, beni yatırmış oldukları sedye yan bir şekilde devrilmiş ,benim ellerimi ve ayak bileklerimi sedyeye kelepçeledikleri kelepçeler kırılmış, her biri ayrı tarafa saçılmıştı.Fakat ne olduğunu bilmiyordum.Nasıl olabilirdi ki bu ?Burada neler oluyordu bilmiyordum fakat bildiğim tek şey bir an önce buradan çıkmam gerektiğiydi.

Kapıya doğru gitmek için gücümü topladım.Ayağımda ayakkabılarım yoktu bu yüzden dikkatli gitmeliydim.Ağır adımlarla, yerlere saçılmış malzemelere basmadan kapının önüne kadar geldim.Elimi kapının koluna götürdüğümde kapının kilitli olduğunu anladım.

''Lanet olsun !''

Burada kilitli kalmıştım.Geri dönmek için yüzümü arkaya çeviriyordum ki odadan gelen bir ses ile irkildim.

Ses yan devrilmiş sedyenin arkasından geliyordu.Hemen yerden elime ilk gelen şeyi aldım.Makasa benzeyen metal bir aleti elime almış, sımsıkı tutuyordum.Yavaş yavaş sedyenin yanına doğru adımlarımı atıyor ,içerisinin serin olmasına karşın ben terler akıtıyordum.

Sedyenin yanına geldiğimde durdum.Sedyenin arkasına bakmak için eğilmiştim ki gördüğüm şey karşısında geri geri adım attım.Ormanda üzerime düşüp ,çığlık atan o şeyden biri karşımda duruyor ,

bir kısımı kanlı koyu simsiyah gözlerini bana dikmiş , bana bakıyordu.Ben ise ürküp hafif geri çekilmiş olsam da ondan gözlerimi ayırmıyordum.Simsiyah ,çürümüş gibi duran bedenin üzerini sanki düşecekmiş gibi duran pullar kaplıyor ,bu pulların üzerindeki kan lekeleri ve pençeye benzeyen upuzun ve büyük tırnakları odada olanları açıklıyordu.

İlk defa onu bu kadar uzun inceleyebilmiştim.Uzundan kastım yaklaşık bir dakika olsa da korkmama yetmişti.Yere ellerini koymuş çömelmiş bir şekilde duran bu şey bir anda çığlık attı ve aniden olduğu yerden fırladı.Izgarası yere düşmüş olan havalandırmanın içine girdi.Ben ise olanların şaşkınlığını yaşıyor ,diğerlerini öldürüp bana dokunmamasının sebebini anlamaya çalışıyordum.

Yaklaşık on beş dakika dona kalmış ,kendime gelememiştim.Kendime gelmemi sağlayan ses ise havalandırmadan geldi.Sanırım birisi vardı.Koşarak havalandırmanın önüne gittim.Benim boyumdan biraz daha yüksek olan havalandırmadan bir ses geliyordu ;

''Jack !Benim ormanda beni çözdüğünüz adam ,Michael !Buradan bir an önce çıkmalıyız hadi benimle gel !''

''Tamam '' diye karşılık verdim.

Güvenmeli miydim bilemiyordum fakat elimdeki tek çıkış yolu buydu.Yana devrilmiş sedyeye yüklendim ve onu kaldırdım ardından havalandırmanın bulunduğu duvarın önüne sürükledim.Sedyenin üzerine basıp havalandırmaya çıktım.

Michael 'in elinde tutuğu fenerin aydınlığı ile havalandırmada ilerliyorduk.Uzun ,bitmek bilmeyen sürekli farklı bölümlere açılan havalandırmada gözlerim o gördüğüm çığlık atan yaratığı ararken bir yandan da neden havalandırma ?diye sitem ediyordum...

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now