NEREDELER ?

6.4K 730 231
                                    

  Büyük bir gürültü ile gözlerimi açtım.Sersem gibiydim.Kafama aldığım o darbenin acısını hala hissedebiliyordum.Başımda tarif edemediğim bir ağrı vardı.Eskimiş ve toz içinde kalmış otobüs koltuğundan doğruldum.
Nerede olduğumu anlamak için cama bakacaktım ki benim oturduğum cam hariç diğer bütün camlar kırık olduğunu fark ettim.Nedenini anlamak için aşağı baktım.
Aşağıda elinde metal sac ile giden John 'u gördüm.Büyük bir hiddetle aşağı indim.Dün yaptıklarının hesabını bana vermeliydi.John 'un karşısına dikildim.

John 'un hiç bir şey olmamış gibi ;

''Günaydın Jack ! ''

Demesinin ardından John 'un yanına doğru yaklaştım elimi sıktım ve tüm gücümle John 'un yüzüne yumruk attım.John aldığı darbeyle biraz tökezledi.Hala hiç bir şey söylememesi üzerine ;

''Nasıl hiç bir şey olmamış gibi davranıyorsun !Adamsonları orada bıraktın Lanet olası adam !''

Dudağı patlamış John ,
söylediklerimden hiç etkilenmemiş bir tavır içindeydi.Elindeki metal sacı yere attı ve yanıma doğru geldi;

''Bak Jack ,dün oraya bu otobüsle gitseydik oradan kurtulacağımızı mı sanıyordun!Sana ne olacağını söyleyeyim mi ? Adamsonlar kapıyı açtığı an etraftaki tüm zombiler içeri dalacaktı oradan kurtulabilirler mi sanıyorsun.Hadi oradan bir kaç kişi sağ çıktı diyelim.Kalan zombiler otobüsün etrafına toplandığında ne olacaktı!Şimdi anladın mı beni.Ama otobüsü güçlendirir ve birkaç bir şey eklersek onları kurtarmaya gidebiliriz.İstersen bir köşede otur ister bana yardım et ! ''

Bu konuşmanın ardından John nefes nefese kalmıştı.Bense biraz da olsa sakinleşebilmiştim.John ' a inanmaktan başka çarem kalmamıştı zaten..
Nefes nefese kalmış inip şişen göğsü ve alnındaki gözeneklerden çıkan ter damlacıklarının aşağı inip boynundakilerle birleşip ıslak kıyafetini daha da ıslatıyor oluşundan John 'nun gerçekten bir şeyler için çabaladığını anlaşılıyordu..

Etrafa baktım sanırım burası terk edilmiş bir oto tamirciydi.Açık kapıdan görebildiğim kadarıyla dışarısı tel ile çevrilmişti.John ' a döndüm ve ;

''Eee peki şimdi ne yapıyoruz ? ''

''Otobüsün alt katındaki bütün camları kırdım .Cam yerine metal sacları yerleştirceğiz .Ayrıca şu gördüğün dikenli telleri otobüsün tüm etrafına çekip kaynatacağız.Geriye son bir şey kalıyor onuda yarın yapacağımız zaman söylerim. ''

''Ne yarın mı ? Adamsonlar yarına kadar dayanamaz ki ! ''

John gözlerimin içine bakarak;
''O da onların şansına ! ''

Bu adam bazen beni gerçekten delirtiyordu.Göz göze gelişin ardından John işine devam etti.Bense ona yardım edip işleri hızlandırmak icin benim uyuduğum yerin hizasındaki camı kırdım.Parçalara ayrılan cam yerlere saçılıtken aklım hala Adamsonlardaydı..

Ben metal sacları tutuyordum John ise onları camların yerine kaynatıyordu.Gerçekten kolay gibi görünen zor işlerden biriydi.Kızarmış ellerim ağrımıştı..Fakat yapacak bir şey de yoktu..
Metal sacları kaynatma işi sonunda bimişti.Tam sevinecekken bir anda suratım düştü çünkü daha bizi bekleyen  dikenli teller vardı.

John elindeki telleri çekiştirirken ;

''Yarın sabah erken kalkarsan işimizi halledip öğlen yola çıkmış oluruz.''
Elimdeki tele bakmayı bırakıp ona baktım ve ;
''Tamam''
dedikten sonra yeniden işe koyulduk.Ben dikenli telleri hızla çekiyordum.John ise onları kaynatıyordu..
Ve nihayet saatler sonra buda bitmişti.Tabi yorgunluktan biz de bitmiştik.Oto tamircinin kapısını yavaşça örttük ve her ihtimale karşı otobüse bindik.John otobüsün içindeki dolaplardan birini açtı içinden altı tane top kek ve iki şişe su getirdi.. Yorgunluğun getirdiği açlık ile onları midelerimize indirdik..Ardından uykuya daldık...

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now