JOHN 'U ARARKEN

4.5K 349 287
                                    


Yaklaşık yarım saat boyunca ormanın içinde ilerlemiş ve yaralı bir şekilde koşar adımlarla gitmekten bitkin düşmüştüm.Güneş tüm yaşanmışlıklarını da alıp  gitmiş ;mas mavi bulutların oluşturduğu manzara giderek hava alaca karanlığa bürünmüş ve ben hala köyü bulamamıştım..

Bu haldeyken geceyi dışarıda geçirip kan kaybından ölecek ya da Kaliola 'nın adamları beni bulup öldürecekti..Ölüm her halukarda beni çağırıyor ; onun koluna girip bu diyardan gitmemi istiyordu..

Artık dayanacak gücüm kalmamıştı..Daha ne kadar bu halde yürüyebilirdim ki..Omuzlarıma yüklenmiş olan '' Yaşam '' denen sırlarla dolu bu görünmez ağır yükü buraya kadar taşıyabilmiştim..Yormuştum artık..Her şeyi bırakıp büyük bir ağacın dibine çöktüm..

Isı kaybını en aza indirgemek için dizimi büküp ayaklarımı olabildiğince kendime doğru çektim.Güneşinde kaybolması ile birlikte etrafa tek başına hakim olan Rüzgar etkisini arttırmış bedenime adeta tokat atarmışcasına çarpıyor ve tüylerimi diken diken ediyordu.

Belkide bir daha açmamak üzere gözlerimi kapatıp derin bir uykuya dalmak için kafamı ,gövdesi yemyeşil yosunlar ile kaplanmış bu büyük ağaca yaslayıp sağa doğru çevirdim.Soğuk ile birlikte üzerime çöken uyku isteğini gerçekleştirmek için göz kapaklarımı aşağı doğru indiriyordum ki o sırada bir kaç adım uzakta , ağaçların arasına gizlenmiş tahtadan bir kulübenin ışıklarının yandığını görmem ile birlikte göz kapaklarım sonuna kadar açıldı.Bu kulübe kurtuluşum olabilirdi..

Güç belada olsa ağacın kalın gövdesinden ellerim ile destek alarak kalkıp kulübeye doğru ilerlemeye başladım.Zoraki attığım her adımda keskin bir soğuk yüzüme çarpıyor ve iliklerime kadar işleyerek tüylerimi diken diken ediyordu..Yorgun ayaklarımın beni nereye yada kimin eline götüreceği hakkında hiç bir fikrim yoktu..Düşünmüyordum artık..Kaybedecek bir şeyim yoktu..

Bir kaç dakika sonra nihayet  kulübenin kapısının önüne gelmiş ve soğuktan tir tir titreyerek kapıyı tıklatmıştım..Nem ile karışarak daha da etkili hale gelmiş soğuk hava tir tir titrememe neden olurken bu keskin hava çenemin oynayıp alt dişlerim ile üst dişlerimin çarpışmasına neden oluyordu.Bense bu durum karşısında çaresizce karşımda duran bana neler getireceğini bilmediğim kapının açılmasını bekliyordum..Bir anda üzeri büyük bir özenle oyularak işlemeler ve motifler ile süslenmiş tahta kapı paslı menteşelerinden dolayı kulakları tırmalayan  gıcırdama sesinin eşliğinde aralandı.Gittikçe güçsüzleştiğini hissettiğim bedenimi ayakta tutabilmek için kapının kasasına tutundum ve kapıyı açan kişiye baktım ;

Tahta kapının ardında hafif kilolu, kırışmış yüz hatlarının arasına gizlenmiş çelik mavisi gözleri ile bana bakan yaşlı bir adam duruyordu.Hafif kambur duran adam kırış buruş ve kararmış ellerini kapının üzerinden çekti ; benden açıklama beklermiş edası ile.. 

Bense ;

 '' Lütfen yardım edin , çok kan kaybettim ''

 diyebildim kısık bir ses tonu ile ve bir  anda yere yığıldım.Dizlerimin bağı çözülmüştü adeta..Daha fazla tutamamıştı yorgun ayaklarım bedenimi..Kalkmak..Bedenimi yukarı kaldırabilmek için hamle yapmaya çalışıyordum..Fakat bir ağırlık çökmüştü adeta üzerime kalkamıyordum..Bu sırada görüşüm bulanıklaşmış olsa da bu bulanıklaşma hafif düzeyde  ve ben bu yüzden hala bilincimi tamamen kaybetmemiştim.

Ben git gide bozulan algılarımı kendimce düzeltmeye çabalarken Yaşlı adam ise büyük bir şaşkınlıkla kapısının hemen önüne yığılmış çaresizce kurtulmayı bekleyen yaralı gencin yani benim kan içinde kalmış kollarımdan tutarak beni kulübenin içine sürüklemeye çalışıyordu..

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now