18 - Kışkırtıcı Nefesler

126K 5.2K 939
                                    

ARIZALI

ŞEHNAZ & GÜLŞEN


NOT: Bölüm geç geldi arkadaşlar. Ki biliyorsunuz Kuma kitap oluyor. Düzenlemesi çok zor ve gittikçe de zorlanıyor. Yeni olaylar ekleniyor bunu daha önce de söylemiştik. Yayınevi sürekli soruyor ve erken gelmesini istiyor. Bu yüzden varımızı yoğumuzu ona adadık. Bölümlerin erken gelememe sebebi bu. Kitap elden çıktığında inşAllah rahatlayacağız. O zamana kadar hep beraber dişimizi sıkacağız canocanlar.. ^_^

Bölüme gelirsek... Tamam tamam uzatmıyorum okuyun ve neler neler olduğunu görün. Kuzucuklarım çıldırmazsanız bizden değilsiniz.. :D Fotoğraf için Su Öz'e çok teşekkürler. <3 KEYİFLİ OKUMALAR. :)

Birazdan BERDEL - ALINTI gelecek. :D

&ARIZALI ZAMANI&

Ayarsız hareketlerin hepsi yanlış bir zamanda yanlışlığa mahal verecek durumların olmasından kaynaklanıyordu. Ancak bu seferki durum ağır bir darbe olup Üzeyirin beynine düşmüştü.

"Batu'yu da sevmiyorum.. Lanet olsun sana.. O sadece benim dostum!"

Tekrar edilen bu cümleyle elden ayaktan düşmüş yeri hala dövmekte olan kızı biçare izlemişti. Öğrenmeye can tutuşturduğu gerçek bu halde yüzüne vurulmuştu.

Ertu sinir krizi geçiren kızın aynı cümleyi defalarca tekrar edişini, gözyaşlarını contası bozuk musluk akıtışını, Doğu'nun rengini kaybetmiş yüzünü, parlayan öfkesinin sönüşünü bütün bunları karmaşıklık içinde izlemişti.

"Senin hiç mi insanın canına saygın yok? Hep bir yerlere fırlatmaya hazırsın. Sevgilim varsa da birini seviyorsam da sanane! Sanane pislik herif. Senden nefret ediyorum Doğu senden nefret ediyorum. Gün geçtikçe nefretimi harlıyorsun!"

Bağıra bağıra her bir cümleyi sarf eden genç kız yerinden ok gibi fırlamış, kapı önündeki çikolatalara tekmesini savurmuştu. "Bunlar yüzünden mi çıldırdın?" ayakta onu sessizce izleyen adama doğru hırladı. Sırf bunlar yüzünden çıldırmıştı demek!

"Sen iyi değilsin Doğu. Akli dengen yerinde değil. Sen gerçekten ruh hastasısın."

Ertu çikolataları tekmeleyişini tek kaşını kaldırarak izledi. Doğu'ya olan öfkesini böyle çıkartıyordu. Böyle olacağını bilseydi, bu kutuyu bu şekilde İnanç'a hediye etmezdi. Aşkını Petito ilan eden kızın aşkını önüne yalnızken sererdi. Doğu da gördüğü ve adlandıracağı tek kelam, kıskançlık olurdu.

Kıskanmasaydı böyle tepki vermeyecekti.

İnanç ne kadar kalırsa o kadar zarar yiyecekti. Ne kadar kalırsa kendini o kadar hırpalayacaktı. Küçük düşürülmüştü adeta!

"Sen asla adam olmayacaksın Üzeyir." Gözünü bürümüş kinle bağırmış merdivenlere doğru yürümüştü. Doğu'nun sessizliğini fark etmeyecek kadar kızgındı.

Arkasından bakan Doğu şaşırtıcı sessizliğiyle hala duruyordu. Hırpaladığı kızın düşüşünü ani kızgınlığını ve gerçeği itiraf edişini yarım aklıyla izlemişti. Aldığı hakaretlere bile kızamamıştı. Ertu'ya usulca döndü.

"Sana mı düştü bu kutuyu getirmek?"

Ertu'nun çene kasları seğirdi. "Çık dışarı Doğu."

Bu evde onu bırakırda giderse bu öfkeyle İnanç'a ne yapacağı belli olmazdı. Sevgili oldukları düşüncesi kafasına yattıktan sonra asla rahat durmazdı. Yerinden kımıldamayan adamı kolundan yakalayarak dışarıya doğru sürükledi.

ARIZALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin