32-Kuzey

46.8K 2.4K 313
                                    

ARIZALI

YAZAR: ŞEHNAZ & GÜLŞEN

BÖLÜM: 32 ( Benimle Gel! )

Not: Beklenen bölümümüz gelmiştir. Bol bol İnanç ve Doğu okumaya hazır olun ve son için soluklanın. Pamuk elleriniz yorumlardan eksik olmasın. Keyifli Okumalar.

İnstagram: sehnaz.gulsenn

&&&&

Boşlukta süzülen ruhumu sen varlığınla doldurdun. Beni nasıl yalnız bırakırsın?

Bir cümleye sarılma hakkı olsa Doğu Üzeyiroğlu'nun tercihi bu cümle olurdu. Dünyanın duygusunu alıp içine sığdırmış ve ona inanarak vermişti. Gözlerini sımsıkı yumdu. Biraz daha gözlerinin içine bakarsa annesini bile görmez, olacaklara karşı bütün sınırını aşardı.

"Odana çık!"

İnanç bir cevap beklerken, ona odasına gitme emrini vermesine bozuldu. "Anlamadım?"

"Odana çık hemen şimdi." Hareket etmediğini görünce sabırsızca tekrarladı. "Odana git. Hatta poşetleri buraya bırak. Hemen şimdi git."

İnanç açıklama yapmamasına duyduğu öfkeyle poşetleri ayağının dibine hışımla bırakıp, eve döndü. Koşar adımlarıyla vardığı evin kapısını çalmadan açılmış, kimin açtığına bakmayan İnanç, evden içeri girerek yönünü çoktan merdivenlere çevirmişti.

Doğu gidişiyle yere fırlattığı poşetleri tek tek topladı. Gürmen sebebini bilmediğinden haklı olarak kızmıştı. Az sonra sebebini uygulamalı olarak gösterecekti. Poşetlerle beraber eve doğru yol aldı. Annesini görmezden gelmesi mümkün değildi. Peşinden gelmesini engellemeli, böylece görmesini istemediklerini özgürce yapacaktı.

Açık kapıdan içeri girdi. Poşetleri kapının dibinde bırakıp, kendisine doğru gelen annesini eliyle durdu. "Peşimden gelmeyi aklının ucundan bile geçirme Demet Hanım!" sert çehresiyle uyardıktan sonra merdivenlere koştu. Bir an önce İnanç'a ulaşmalıydı.

Annesini gerisinde bırakarak çatı katına kadar koşarak ulaştı. Merdivenler ilk defa gözünde bu kadar fazla göründü. Sonu gelmez bir sarmalı çıkıyor ve asla duramıyor gibiydi.

Odasının kapısına ulaştığında nefes nefeseydi. Soluklanmadan kolu indirdiği gibi içeri girdi. İnanç cumbalı köşenin önünde dikilmişti. İçeri girdiğini görünce sırtını çevirmişti.

Doğu Üzeyiroğlu kapıyı eliyle çarpıp sabırsızlıkla İnanç'a yürüdü. Kontes ayağının dibinden geçince Doğu yalpalamış yine de hızını düşürmemişti. İnanç'ın kolundan tutarak kendine çevirip sarıldı.

Sarıldığı narin bir kadın bedeni değil, bir yastıkmış gibi gücünün farkında olmadan eziyordu. Ancak böyle yatışabilirdi. Canını farkında olmadan yakmaya devam etti.

İnanç şaşıramayacak kadar beter durumdaydı. Doğu ona sarılmıyor, sarılma eylemi altında adeta boğuyordu. Biraz daha bu şiddetli sevginin esiri olursa, canını verecekti.

"Doğu..."

Doğu bir şeyler mırıldandığını duyunca tutuşunu gevşetti. İnanç'ı bırakmadan geri çekildi. Anlatmak istediği buydu. Öfkesini anlayabildiğini açıklamak istedi. Ancak İnanç'ın sararmış rengini fark edince telaşlandı.

"İyi misin?"

Kafasını iki yana salladı. "Değilim, beni boğmak için yukarı gönderdiğine inanamıyorum." Hemen ardından sarılmak için bu kadar acele etmesine istemsizce gülümsedi. Doğu onu öldürürcesine sardığı için İnanç karşılık verememişti. Ayağının ucunda yükselerek yüzünü boynuna gömdü. Kollarını vücuduna sardı. "Böyle de sarılabilirdik."

ARIZALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin