16. BÖLÜM

45.4K 2.2K 145
                                    

Altan evin kapısını çarpıp çıktıktan sonra birkaç dakika orada heykel gibi dikildi. Biraz önce olanları kendiler mi yaşamıştı? O hararetli tartışmayı kendileri yaşamış, o cümlelerle birbirlerinin canlarını mı yakmışlardı? Ağzından çıkan her cümle için ölürcesine pişmandı şimdi.

Ama o an duyduklarıyla dünyası başına yıkılmıştı. Sevmelere kıyamadığı Zümrüt'ü ona neler demişti? Her birinde sonuna kadar da haklıydı haklı olmasına ama Altan'ın da canı yanmıştı. Kafasında tüm bu düşüncelerle indiği merdivenlerin sonunda apartmanın içinde bekleyen Zeynep'le göz göze geldi.

Zeynep 'Ne oldu?' der gibi bakıyordu ama Altan'ın uzun uzun konuşmaya mecali yoktu. Sadece 'Zümrüt'ün yanına git.' deyip çıktı apartmandan. Çıkar çıkmaz da soğuk hava bir bıçak gibi kesti tenini. Elleri cebinde, koşarak bindi arabaya.

Arabayı sürüyordu ama yine nereye gittiğini bilmiyordu. Kendini durduramaz bir şekilde dolaştı şehrin sokaklarında. En sonunda Zümrüt'le birlikte oturdukları sahile gelmişti. Zümrüt'ün Altan'a ailesini anlattığı yerdi burası.

Ağır adımlarla daha önce oturdukları banka yanaşıp kendini bıraktı. Kayalıklara çarpan hırçın denizi izledi. Dalgaların kayalara vurduğu gibi, kalbi de öyle vuruyordu bedenine adamın. Kollarını dizine yaslamış gözlerini uzağa dikmişti.

Biraz sonra yanında duyduğu sesle kafasını kaldırdı. Elinde çay tepsisiyle duran çocuğu hemen tanıdı. Çocuk 'Çay vereyim mi abi?' dediğinde Altan kederle gülümsedi. 'Ver bakalım. Hep keyiften içecek değiliz ya, ver bu sefer de kederden içelim.' deyip tepsiden çayı aldı.

Çay tabağının yanında duran şekerleri elindeki para ile bıraktı tepsiye. Çocuk yanından uzaklaşırken yudumladı çayını. Tuttuğu sıcak, üzerinde dumanı tüten bardak elini ısıttı. Yudumladığı çay içini ısıttı. Yüreği zaten o esnada kendi ateşinde kavruluyordu.

Zümrüt'ün söylediklerinde ne kadar haklı olduğunu düşündü. Kıza yalan söylemediğini düşünüyordu ama gerçekleri saklamak da yalanların en büyüğü değil miydi? Sadece Seçil'in evinde olduğunu söylememiş olması bile bu kavgaya yol açtıysa, Zümrüt tüm gerçekleri öğrendiğinde Altan ne yapacaktı?

'Ya giderse? Ya benden nefret ederse?' diye düşünürken yüreği sıkıştı. Şimdi anlatsa her şey sarpa sarabilirdi. Anlatmasa sonradan daha büyük bir yıkıma sebep olacağı da kesindi. Ne yapacağını bilemez bir şekilde otururken elindeki bardağı yanına bırakıp ayağa kalktı.

Düşünmeye, akıl almaya ne kadar ihtiyacı vardı şu an. Gideceği adresin neresi olacağını çok iyi biliyordu. Ama oraya gitmeden evvel biraz da olsa nefes almak için Tuana'yı kollarına almaya ihtiyacı vardı.

-

Zeynep, Altan çıkıp gittikten sora uçarcasına yukarı çıktı. Kendi anahtarıyla kapıyı açar açmaz Zümrüt'ün odasına koştu. Onu orada bulamayınca salona yöneldi. Zümrüt yere çökmüş, kafasını koltuğun minderine dayamış içli içli ağlıyordu. Zeynep hemen yere, arkadaşının yanına oturdu.

Zümrüt, Zeynep'in geldiğini fark edince dönüp kıza sarıldı. Bir süre daha onun boynunda ağladı. Ağlaması durmuş içini çektiği yerde konuşuyordu. 'Haklıydı Zeynep, ben onu dinlemeliydim. O kadının nasıl biri olduğunu bildiğim halde çekip gittim. Ama, ama öyle karşımda yarı çıplak görünce dağıldım Zeynep!'

Zeynep kollarını arkadaşına bir daha doladı. 'Tamam, bak sen haksız değilsin. Hangi kadın olsa aynı tepkiyi verirdi. Ama anlamadığım şey Altan'ın neden öyle çıkıp gittiği. Zümrüt canım ne oldu? Ne konuştunuz?'

Zümrüt yine gözlerinden akan yaşlarla anlatmaya başladı daha birkaç dakika önce olanları. Zeynep dudaklarını bükse de bir şey diyemedi. Bir yorum yapamadı ama sonunda patladı, 'Ayol sana o kadının orada olduğunu söylemeyen kendisi, daha bir de üste çıkarak bunları mı söyledi? Biraz çekemedi mi nazını koca deve!'

MABEDİM (Tamamlandı) Adım Adım Mutluluk-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin