24. BÖLÜM

37.3K 1.9K 264
                                    

Herkese tekrardan merhabaa :) Nasılsınız? 

Size söylemek istediğim ufak bir şey var. Bir sonraki bölümü içinizden birine ithaf etmek istiyorum. Oy verenler arasından seçtiğim kişiye ithaf edeceğim. O kişi olmak için oy vermeniz yeterli.

- Sizleri bölüm ile baş başa bırakmadan önce bir şey daha söyleyeyim. Bildiğiniz gibi bu benim ilk yazdığım hikayem. Bu nedenle  de bölümlerde ve hikayenin gidişatında hoşunuza gitmeyen şeyler oluyor olabilir. Ama bunu, henüz acemi oluşuma verin lütfen. 

Bazen yazım hataları gözümden kaçmış olabiliyor. Ama bazılarını da bilerek öyle bırakıyorum. Şahsen ben günlük yaşamımda 'yapacağım' demek yerine 'yapıcam' kelimesini kullandığım için, hikayeyi okurken de açıkçası bu dil bana daha kolay geliyor. 

Şimdi sizleri bölümle baş başa bırakıyorum. 

Umarım bölümü beğenirsiniz. Keyifli okumalar. 

*********

Altan'ın gözleri Sevda'nın sözlerinden sonra bir an parladı. Boğazı yanarken öksürükleri şiddetini artırmıştı. Öksürüğü kesildiğinde Zümrüt'ü sanki karşısında bulmuş gibi sevinirken konuştu.

'Tabi ya. Sinan... Zümrüt Sinan'ın yanında.'

-

Sevda ve Demir dönüp Altan'a baktı. Altan 'Ne öyle bakıyorsunuz. Zümrüt de abisinin yanına gitti işte.' dedikten sonra rahatça sandalyesinde gerinip elindeki çayı yudumlamaya başlamıştı.

Sevda, Zümrüt'ün nerede olduğunun anlaşılması konusuna yaptığı katkıdan dolayı biraz da havalanarak çayını doldurmaya başladı. 'Yahu yemin ediyorum 'Sherlock Sevda' koyucam adımı. Lütfen beni tebrik eder misiniz?'

Demir karısına sırıtarak bakarken Altan eliyle Sevda'yı sallamıyormuş gibi bir hareket yaptı. 'Sen söylemesen, ben eninde sonunda tahmin ederdim Sevda. Çok da şey yapma yani.'

'Aaa üç dakika önce burada biçare oturan babamdı dimi? Çok ayıp Altan.'

Altan gayet ciddi bir tavırla konuştu. 'Tamam be, asma suratını. Aklımı, fikrimi aydınlattığın, bilinmeyen olayı bir dedektif gibi çözdüğün için sana minnettarım Sherlock Sevda.'

Sevda 'Bir de dalga geçiyor adama bak.' diyerek omuz silkerken, Altan da masanın altından sürünerek ayaklarının dibine gelen Poyraz'ı, eğilip kucağına aldı. 'Paşa, napıyon oğlum sen yerlerde? Annen sana bakmıyor mu?'

Poyraz anlamsız sesler çıkarırken, Altan batmaya başlayan boğazını yumuşatmak için sıcak çayından biraz daha içti.

Herkes kahvaltısını bitirmiş, Sevda ve yardımcı kadın masayı toplarken, Demir ve Altan salondaki koltuklara geçtiler.

Demir yönünü Altan'a çevirerek oturdu. 'Ne yapacaksın? Sapanca'ya mı gideceksin?'

Altan evet der gibi kafa salladı. 'Gidip gerçekten orada mı değil mi kendim görmeliyim. Merak ediyorum. Görünce içim rahat eder belki.'

'Konuşmayacak mısınız? Nereye kadar böyle olacak?'

'Zümrüt ne zaman konuşmak için kendini hazır hissederse. Benim ona diyeceğim her cümlem belli. Onun bana ne diyeceğini bekliyorum sadece.'

Demir de, anlıyorum dercesine dokundu arkadaşının omuzuna. O sırada Altan yeniden bir öksürüğe tutuldu. Koltuğa tırmanmaya çalışan Poyraz'ı kendinden uzaklaştırarak, koltuğun en uzak köşesine oturdu.

Mutfaktan çıkan Sevda söylenerek yanlarına geliyordu. 'Altan sadece üzerindeki hırka ile mi geldin sen? Ciğerlerin masaya düşecek gibi öksürüyorsun. Zencefil bal falan hazırlayalım mı?'

MABEDİM (Tamamlandı) Adım Adım Mutluluk-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin