17. BÖLÜM

51.2K 2.1K 260
                                    

Sonra aynı anda dudaklarından aynı kelimeler döküldü.

'Özür dilerim.'

Bir ağızdan konuşunca ikisi birden sırıttı. Ama bir kez daha aynı anda aynı şeyi söylediler.

'Seni çok seviyorum!'

-

Kolları kızın beline dolanmış, çenesi başının üzerine yaslanmış şekilde duran Altan bir süre sonra konuşmaya başladı. 'Zümrüt'üm, n'olur bana dair içinde kırıklık kalmasın. Kapıyı çarpıp çıktığımdan beri yerlerin dibindeyim, seni üzdüğüm her an için affet beni.'

Zümrüt yüzünü Altan'ın göğsüne gömmüştü. Kafasını hafifçe kaldırıp sevdiği adamın yüzüne baktı. Gördüğü yüzde sadece aşk ve pişmanlık vardı. 'Sen de beni affet. O kadar şey söyledim ki. Hem de hak etmediğin halde. Sen evden çıktığın an pişman oldum her söylediğim lafa.'

Altan parmağını kızın dudağının üzerine bastırıp onu susturdu. 'Söylediğin her şeyde haklıydın. Ben sana yalan söyledim ve söylediğin her şeyi hak ettim.' dediğinde kalbi daha çok sızlamaya başladı. Kendisine masum bir sevgiyle bakan bu kıza gerçekleri nasıl anlatacaktı?

Düşündükçe kalbi sıkışmaya başladı. Zümrüt çenesini Altanın omuzuna dayayıp dudaklarını adamın boynuna yasladı. Altan'ın içi titrerken kızı kendinden hafifçe uzaklaştırıp yüzünü avuçlarının arasına aldı. Dudaklarını Zümrüt'ün alnına bastırıp derin bir şekilde öptü. Geri çekilince alnını kızın alnına dayadı.

'Seni öyle seviyorum ki. Benden bir saniye bile ayrı kalacak olsan içim özlemle dolup taşıyor. N'olur bir daha beni o güzel yüzünden mahrum bırakma baş tacım.' Zümrüt fısıltı gibi çıkan sesiyle cevap vermeye çalıştı. 'Seni öyle seviyorum ki, öyle büyüksün ki içimde. Kendime bile inanamıyorum bazen.' Yüzünü tekrar adamın göğsüne bastırdı.

Zümrüt Altan'ın kokusunu içine çekerken, Altan da Zümrüt'ün saçlarının derinliklerine gömdü burnunu. Ayrıldıklarında, adam Zümrüt'ü masasının önündeki koltuklardan birine oturtup kendisi de karşısına geçti. Ve dakikalarca usanmadan, yorulmadan, tekrar tekrar Zümrüt'ün avuç içlerini öptü.

Zümrüt bu sevgi karşısında kendinden geçecekti. Altan kafasını kaldırıp gözlerini kızın üzerinde gezdirince Zümrüt bir kaşını kaldırıp 'Ne oldu?' dercesine bir bakış attı. Altan parmağıyla kızın eteğini gösterip, 'Bu kesinlikle Sevda'nın işi.' Yüzünde öyle memnuniyetsiz bir ifade vardı ki.

Zümrüt istemsizce keyiflendi. 'Neden öyle diyorsun? Güzel olmamış mı?' Altan gözlerini kızın gözlerine sabitledi, 'Olmuş. Çok güzel olmuş. Sorun da bu zaten Zümrüt'üm.' Zümrüt daha bir keyifle 'Ne sorunu aşkım?' dedi şirince.

Altan'ın dudakları kıvrıldı. 'Sanırım genç yaşta kalpten gitmek istemiyorum ve sana çevrilen her gözü tek tek çıkarmam zaman alır. Ben o zamanı seninle geçirmeyi tercih ederim.' 'Abartma.' diye kıkırdadı Zümrüt.

Altan 'İnan abartmıyorum. Ben dünyanın en şanslı erkeği olabilirim. Olabilirim de değil hatta, kesinlikle öyleyim ve dünyayı bu güzellikten mahrum bırakmaya oldukça niyetliyim Zümrüt. O yüzden bir daha böyle giyinme oldu mu?' dediğinde göz kırptı ve Zümrüt tam anlamıyla kendinden geçti.

Zar zor kafasını aşağı yukarı sallayıp 'Tamam' dedi. Şimdi keyifle gülümseyen Altan'dı. Bu sefer kızın ellerinin üzerine bıraktı buselerini. Zümrüt 'Ayağın nasıl oldu?' dedi üzüntüyle. Altan gülümseyerek 'Kör topal idare ediyorum işte.'

Zümrüt bu söz karşısında dudaklarını bükerek baktı adama. 'Tamam tamam. Bakma öyle, iyiyim. Biraz ağrım var ama pek sorun değil. Son birkaç gündür üzerine daha rahat basıyorum.' dedi Altan. 'Keşke işe gelmeseydin. Yatıp dinlenmen gerekiyor.' 'Öyle ama burada da işler bekliyor. Zaten başımıza ne geldiyse şirkete gelmediğimden kaynaklandı.'

MABEDİM (Tamamlandı) Adım Adım Mutluluk-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin