2.Bölüm- Peki Ya Bu Kadın Kim??

75.6K 3.5K 106
                                    

Merhaba arkadaşlar :) Yeni bir bölümle karşınızdayım :) Ama bir şikayetim var :( Vote ve yorum neredeyse yok :'( Eğer böyle devam ederse sınır koymam gerekecek :( Neyse fazla uzatmayayım :) İYİ OKUMALAR :)

Doktora yalvaran gözlerle bakarken doktor da gözlerini yerden çekti ve hayatımı mahveden o kelimeleri söylemeye başladı...                                                                                              "Gerçekten üzgünüm ama... Hastayı kaybettik."                                                    
Kelimeler beynimde yankılanırken bütün bunların kabus olma ihtimalini düşündüm. Yada kamera şakası falan mıydı???

Salak gibi kendimi tokatlarken gözlerimden akıp giden yaşlara engel olamadım. Tüm umutlarım yıkılmıştı... Elimi duvara yasladım, ne bir kabustu ne de bir şakaydı bütün bu olanlar. 'Acaba omuzuna yaslandığım için mi bunları yaşıyoruz ya da emniyet kemerini takmadığı için mi?' Bu düşünceler içindeyken yavaş yavaş yere düştüğümü farkettim. Başıma toplanan hemşireler beni kaldırmaya çalışıyordu.                                                                                                 "GİDİN BURDAN!! BIRAKIN BENİ!!! DOKUNMASIN KİMSE BANA!!!!!!" Diye bağırmaya başladım. Bundan sonra bu hayat benim için bitmişti. Hayatımda ki en önemli varlığım babamdı ve artık o da yoktu. Şimdi ben nasıl hayata tutunacaktım ?

En son yanımdaki hemşirenin koluma bir iğne batırdğını farkettim. Sinir krizime önlem almak için sakinleştirici olmalıydı. Göz kapaklarım istem dışı kapanıyordu ve sesim gittikçe kısılıyordu. Sonrası zaten kapkaranlık...

***

Gözlerimi açtığımda, Allah kahretsin ki yine hastanedeydim. Yine kollarımda serumlar vardı. Tam herşey aynı diyecektim kiii O DA NE! Yanımda gözleri ağlamaktan şişmiş bir kadın oturuyordu. Yüzü her ne kadar tanıdık gelsede çıkartamamıştım. Abim yıllar önce yurtdışına kaçmıştı, babamı da bugün kaybetmiştim. Yani anlayacağınız hiç kimsem yoktu ki benim. Peki o zaman bu kadın kimdi ? Gözlerimi ona diktim ve hala babamın şokunu atlatamadığım için ölü gibi bir ses tonuyla "Pardon, kimsiniz çıkartamadım da?" diye sordum. Kadın ağlamaya devam etti. Şaşkın şaşkın gözlerine bakarken içimden 'kim bu sosyetik' diyip duruyordum. Kadın 'sonunda' konuşmaya başladı.                                                                                                                                                                                 "Gerçekten çok üzgünüm, birden önüme çıkınca ne olduğunu anlayamadım, arabayı durdurmaya çalıştım ama olmadı, çok üzgünüm."

Şimdi anlamıştım neden burada olduğunu. Kolu kırılmıştı, yüzü yaralardan dolayı neredeyse görünmüyordu. Ama yine de bana tanıdık geliyordu bu kadın.

"Tamam ağlamayın. Sizin bi suçunuz yok." diyerek kadını sakinleştirmeye çalıştım ma bu sefer de ben ağlıyordum.                                                                                                                    "Bütün suçu size atsam da bir şey değişmeyecek ve babam geri gelmeyecek. Bu yüzden kendinizi boşuna üzmeyin." dedim hıçkırıklarım arasından. Bir yandan da gözyaşlarımı siliyordum. Fazlasıyla sinirli bir insan olsamda o kadına vicdan azabı çektirmek istemiyordum. Belki de, vücuduma enjekte edilen sakinleştiriciden kaynaklıydı bu tavırlarım. Bilmiyordum. Düşüncelere dalmışken kadının sesiyle irkildim.

"Beni tanıdın mı?"                                                                                                       "Tanıdık geliyorsunuz ama çıkaramadım" dedim.

Hafifçe gülümsedi ve konuşmaya devam etti. "Ben abibin eski nişanlısıyım. Hatırladın mı şimdi peki Mira ?" deyince bir an gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi oldu.

Abim yurtdışına gidip bu kadının hayatını mahvetmişti. "Gizem abla." diye bağırdım. Tekrar gülümsedi, elimi avuçlarının içine aldı ve konuşmaya başladı.

"Mira, sadete geleceğim. Ben aslında buraya seni almaya geldim. Benim evimde kalmaya ne dersin? Hem yalnız kalmazsın hem de benim de aklım sende kalmaz. Vicdan azabımda dinmiş olur ayrıca. Bence bu ikimiz içinde çok iyi olur. Ne dersin ?"

Her ne kadar iyi niyetli yaklaşsa da, sonuçta o abimin eski nişanlısıydı ve belkide babamın ölümüne sebep olan kişiydi. Eğer teklifini kabul edersem hem abime hem de babama ihanet etmiş gibi hissedeceğimi bildiğim için nazikçe teklifini reddetmeye karar verdim.

"Şey, yani nasıl desem bilmiyorum ama, ben kendi ayaklarımın üzerinde durabilecek bir kızım, yani sizde içinizi ferah tutun, ben kendi başımın çaresine bakarım." dedim. 

Sanırım yinede kalbi biraz kırılmış gibiydi. Ya da morali bozuldu bilmiyorum ama üzgün bir ses tonuyla "Peki, sen bilirsin." dedi ve bana sıkıca sarıldı. Komidinin üzerine bi miktar para ve telefon numarasını koydu. İyi bir kadındı. Sıcak kanlıydı. Birden ona karşı bir sevgi doldu içime.

Bana döndü ve "Yardıma veya herhangi bir şeye ihtiyacın olduğunda beni ara, hatta canın sıkıldığında bile ara. Koruşuruz ve dertleşiriz" dedi. Gülümsedim ve başımla nazikçe onayladım.

"iyi o zaman ben gideyim. Kardeşlerimi eve gönderdim şimdi beni bekliyorlardır. Herneyse canım dediğim gibi beni aramayı unutma, istediğin zaman bizim  eve gelebilirsin telefon numaramın altında adresimde var. Görüşürüz. Bu arada başın sağolsun." dedi buruk bir tebessümle. Başımı aşağı yukarı sallayıp tebessümüne karşılık verdim. İçime yine o keskin acı hissi dolmuştu. Gidene kadar kendimi gülümsemek için sıktım ve 'ben iyiyim' süsü vermeye devam ettim. O gittikten sonra ise,  başımı yastığıma gömdüm ve boğazım yırtılırcasına ağlamaya devam ettim. Hemde saatlerce... Hiç durmadan...

Evet arkadaşlar nasıldı?? Benim için zordu çünkü yazarken kollarım koptu tam 2 kere silindi ve baştan yazmak zorunda kaldım :( Ama sonuçta bitti :) Umarım beğenirsiniz. Yorum ve votelerinizi bekliyorum :) 

Manyak SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin