×...Kovuyorum Ulan!...×

3.4K 274 339
                                    

                          -FINAL-

İnsanların hayatlarında dönüm noktası olur falan ya haani. Sanırım bu kitabi yazmaya başlamak benim için dönüm noktasıydı.

Şimdi geriye dönüp baktığımda tek pişmanlığım Ozan'ın ilk bölümlerdeki şu afedersiniz ama bence iğrenç zihniyeti. Şu 'abinden dayak yedin mi?' ve 'en son bikinili fotoğrafına bakıyordum' olayı düşünürken bile kendimden nefret etmemi sağlıyor.

Aslında bölümü 500k olduğumuzda yazacaktim fakat yorumlarınız burnumda tütüyor efenim.

Bu kitap sayesinde gerçekten çok çok çok iyi insanlarla tanıştım. Hala da görüşmekteyim ve bundan asla pişmanlık duymuyorum.

Ve şu zamana kadar da elimden geldiğince tüm yorumlariniza mesajlariniza bakmaya uğraştım her ne kadar bir sure sonra yorgun dussemde pişman kesinlikle değilim.

64.bölümdeyiz. Final bölümündeyoz ve gerçekten içim hüzünlü bu konuda. Çünkü uzatırsam sıkarım uzatmazsam da sıkılırım falan.

Bölüm hakkında diyeceğim şey yıl yıl aralıkla yaşadıklarını yazicam yani. Ihm o zaman...

Iyi okumalar. Sevin,sevilin, sevildiğinizi hissedin❤

×××××××

3 yıl sonrası.

"Çorabım nerde!"

"Bir daha kurutma makinasını fişten  çıkartmazsan çorabını tuvalete atarım." hazır olmuş beni bekleyen Ozan kafasını banyoya uzattı. "Hayatım sen kurutucan diye bıraktım."  oflayıp fişten çıkardım ve kendine sarıp banyodan çıktım. Kurutma makinasını da bavula sıkıştırdıktan sonra bavulumun yanındaki Ozan'ın bavuluna baktım.

"Naaptıın?!" kolunu omzuma atıp bavuluna baktı. "Naapmışım?" sinirle Ozan'a döndüm. "Bütün kıyafetlerini tepiştirmissin ben onları ütüleyip vermiştim sana." Ozan anlımdan öpünce kendimi geri çektim.

Bavulundakileri katlamaya uğraşırken onun beceriksizliğine dayanamayıp kalçamla yana ittirdim ve katlamaya başladım. "Her yıl aynısını yapıy..." çenemden tutup kendine döndürmuş ve öpmeye başladığında karşılık vermeye başladım.

Geri çekildiğimiz de derin nefes aldım. "Özür dilerim. Seneye olmaz." gözlerimi devirdim.

"Geçen sene de aynısını dedin!"

"Onu boşver de. Sen o pisliği aradın mı? Arabayı getirsin." kalan bir kaç giysiyi bavula düzgünce koyduktan sonra kapadım ve yatağa,Ozan'ın yanına oturup kafamı onun omzuna yasladım.

"Aradım." saçlarımla oynamaya başladığında uzanmış ve beni de göğsüne çekmişti. "Geliyormuymuş?" güldüm. "Aaaa gelir mi? Buse'nin kıçından ayrılmıyor beyefendi." gülüp daha sıkı sarıldı.

"Eyvallah yakışıyorlar, maşallah kız da erik misali ama Gürkan işi abartıyor."

"Nasıl yani?"

"Geçen yıl kızın doğum gününde kendini paketleyip hediye etmiş. Neymiş en büyük hediye kendisiymiş." ikimiz de gülmeye başladık. "Amma da seviyor." kafamı olumlu anlamda sallayıp tekrar güldüm.

"Keşke Duygu'lar da gelseydi."

"Hayır. Sadece ikimiz olalım istiyorum. Gezelim tozalım. Bu zamanları çocuk varken bulamayız." derin nefes aldım.

Üniversiteyi bitirdikten sonra çocuk işini onaylayacaktık ve ışte o zamana kadar da böyleyiz.

3+2=5 yıl sonra (yani Ozan 24'üne girecek Lara 23.)

Gözlerimi yavaşça aralayıp günün sevinciyle Ozan'ın kolları arasından sıyrıldım ve sabahlığımı giyip alt kata inmeye başladım.

Güzel bir kahvaltı hazırladıktan sonra tekrar yukarı kata Ozan'ın yanına çıktım.

Gülüp üstüne oturdum. Sonra da oturur pizisyindan yatışa geçtim ve yüzüne öpücükler kondurmaya başladım. "Kalk hadiii. Çayın soğuyacaaaak. Hem hem hem hem hem hem bugün harika insanın doğum günü!!!"

Ve diğer harikanın açıklanacağı gün.

Yani şey hamileyim ya onu Ozan'a açıklayacağımm ehehhee.

"Kalk güzelim üstümden." kendimi yanına atıp tekrar yanağını öptüm. "Evden defol git bugün. Kovuyorum ulan!"

"Izinliyim bugün. Babam git evde karınla dur dedi." omuz silktim. "Benene. Git."

××××××××× (üzgünüm :( sori )

Kurduğum sofraya özenle baktım. Masanın bir köşesinde ise hamile olduğuma dair minik kanıtlar vardı. Oyuncak araba,bebek emzik, bebek maması gibi.

Yerime oturup kolumdaki saate baktım. Bu saatlerde geliyordu genelde.

Mutfakta olan telefonum çalmaya başladığında Ozan'dır diyerek hızla koşup kimin aradığına baktım.

Ozan.

Aramayı cevaplayıp yerime geri döndüm ve oyuncak bebeği elime alıp saçlarıyla oynamaya başladım.

"Allooo? Nerdesin hadi gel hemen."

"Merhaba. Siz eşi misiniz?" duyduğum kadın sesiyle ve arkadan gelen ambulans siren sesleriyle kalbimin durduğunu hissettimm

"E...evet? Siz ki-kimsiniz?"

"Eşinizin durumu gerçekten ağır. Bir trafik kazası. ****** hastanesine gideceği...." devamını duyamadan telefonu elimden düşürmüştüm.

Elim istemsizce karnıma giderke gözlerim sulanmıştı. Kapı çalmaya ve dışardan gelen abimin sesiyle kendime gelemedim. Kapıyı da açamadım.

Saygı çerçevesinde olan her yoruma açığım.

Burası sövme satırı. Bekliyorum.

Sonunu siz belirleyin istedim. Isterseniz sonunda ozanı öldürün isterseniz yaşasın.

İyi zamanlar ❤💐💐❤🍀

Otobüsteki Yakışıklı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin