Bölüm-6

62.9K 1.7K 107
                                    

Aradan epey bir zaman geçti.Kasaba halkı da genç kızları da durulmuştu. Herkes gündelik işlerine devam ediyordu.Annem ve ben de öyle.Bu arada baya bir zamandır annemin giderek zayıflaması dikkatimden kaçmamıştı. Hasta mı oluyordu yoksa. Allahım ne yapardım ben ona bir şey olsa.Kimsem kalmazdı şu koca dünyada.Hem artık iyiden iyiye Necip amcadan rahatsızdım. Bana çok garip davranıyordu.Bunlar olurken annem ise akşam eve geldiğimizde:

-Kızım gel otur bir şey konuşacağım seninle .

-Buyur anne 

-Yavrum artık genç bir kız oldun. Gelinlik çağındasın Maşallah. Sana karşı kasabadan bir talip var , istersen bir düşün senin de bir yuvan olsun hem yarın bir gün bana bir şey olursa..

-Anneemm.. Sana bir şey olmayacak İnşallah.Ben seni bırakıpta hiçbir yere gitmem.

-Olmaz mı diyorsun şimdi?

-Yok annecim hiç gerek yok.Ben iyiyim böyle.

Canım annem dert ettiği şeye bak.Bu konuşmadan sonra herkes erkenden yattı. Çünkü bu geceden sonra neredeyse bütün kasaba yaylaya çıkacaktık.Sabah Necip amcanın arabasına eşyalar yerleştirildi ve hepimiz yola koyulduk.Yayla beni her zaman çok mutlu ederdi.Orası bir başka dünyaydı sanki. Köyde çok az aile kalırdı yazları herkes bu mevsimden sonra yayla da alırdı soluğu.Şenlikler düzenlenir festivaller olurdu burada işler daha az olurdu.Yayladaki evimize gelmiştik bile ben bunları düşünürken.Annemle eşyalarımızı yerleştirmemiz epey bir zamanımızı aldı.Sonra da yemek yapmaya koyulduk. Zehralar da akşamüstüne doğru geldiler.Burada evlerin her biri birbirine çok yakındı.Tek bir ev hariç o da Aziz Ağaların eviydi. Çok kibirli gelirdi bana bu ev.Sanki kendini yüksekte görürdü.Ama Aziz Ağa bunun aksine köyün alçak gönüllü sevilen birisiydi.İyi kalpli herkesi gözeten ve bunun karşılığında da çok çok saygı duyulan biri.Biraz sonra Aziz Ağa'nın ev ahalisi de geldi.

 Akşam olunca sık sık dağları ve tepeleri gören odamdan dışarıyı seyretmek en büyük keyfimdi. Yine öyle yapıyordum. Bir tıkırtı duydum.Annem kapımı açtı herhalde diye düşündüm.Derken bir el ağzımı sıkı sıkıya kapattı. Bu.. bu kişi Necip amcaydı.Bir yandan da geceliğimin düğmelerini açmaya çalışıyordu.Elime geçen ilk eşyayı kafasına indirip kurtulmayı başardım ondan. 

Ve hemen dışarı attım kendimi. Koşmaya başladım deli gibi koşuyordum hiç durmadan. Sonra soluklanmak için durdum. Ayağımda ne ayakkabı, başımda ne örtü hiç bir şey yoktu üzerimde.Ağlamaya başladım.Hıçkırarak dakikalarca ağladım.Allahım ne yapacaktım ben şimdi. Geceleri yayla çok tehlikeli olurdu dışarıda kalırsam yabani hayvanlar bana zarar verebilirdi.

Sonra aklıma bir fikir geldi. Bana en azından bu geceyi güvende geçirmemi sağlayacak ama bir o kadar da riskli bir şeydi bu.Aziz Ağaların samanlığına gidecek geceyi orada geçirecektim. Sabahın ilk saatlerinde yola koyulup önce köye inecek ardından da İstanbul'a abimin yanına gitmenin bir yolunu bulacaktım.Hem o samanlıkta beni aramak kimsenin aklına gelmezdi diğer evlerden uzak olduğu için. Evet evet en iyisi buydu.Kendimi evin biraz altında bulunan samanlığa attım ve saman balyalarının üzerinde uykuya daldım.

      Sabah çığlık sesleriyle kalktım.Aman Allahım uyuyakalmıştım ve tepemde dikilen kadın aralıksız bağırıyordu.Çok ama çok utanıyordum.Ev halkı çok geçmeden başıma toplandı.

Evin hanımı " Bu kız da kim? Allahım ya Rabbim kim getirdi bunu buraya şu hale bak ayakkabı bile yok ayağında. Kimsin kızım sen kimin kimsen yok mu nasıl girdin buraya?" 

Aralıksız bu şekilde azarlar şekilde sorular soruyordu. Hatta bir ara hızını alamayıp üzerime yürüdü. Ben konuşmadıkça adeta beni hırpalamak için kendinde güç buluyordu.Ne diyebilirdim ki,Çok utanıyordum ve korktuğum da başıma gelmişti.Karşımda bana bağıran bu kadın elini kaldırıp tam bana vuruyordu ki bir el onu durdurdu ve kim getirdi seni buraya sorusunu yanıtladı.

"Ben getirdim."

HUYSUZ ADAM #wattysWhere stories live. Discover now