Bölüm 28 "Çek "

38.9K 1.3K 48
                                    

Salonun ışığını açtığında Zeynep'i koltukta uyuyakalmış bulmuştu. Masanın üzerine baktığında ise kurulmuş ancak hiçbir şeye dokunulmamış bir masa. Beni beklemiş olamaz değil mi diye geçirdi içinden Ali. Sonra da Zeynep'in üzerine bir şeyler örtmek için odasına doğru yönelmişti ki :
- Bir dakika yaa.. ben neden üzerini örtecekmişim ki dedi ve direk odasına gidip duşunu alıp uyudu.
Sabah kalktığında Zeynep yine kahvaltıyı çoktan hazır etmişti. Ali ise hala alışamamıştı bu duruma. Zeynep yine Günaydın demiş ancak nezekaten bile olsa bir geri dönüş alamamıştı. Yerine oturup karnını bir güzel doyurdu Ali. Daha sonra tekrar odasına girip hazırlandı. Yine çıkmak üzereydi ki salonda bir şeylerle meşgul olan Zeynep'e :
- Öğlen gibi gelip seni alırım şu dava için dilekçelerimizi verelim avukata dedi.
Zeynep de başını salladı.Ali evden çıktıktan bir müddet sonra Zeynep evin tüm işlerini bitirmişti.Sonra odasına gidip hemen hazırlamaya başladı. Önce güzel bir duş aldı. Ardından yakası biraz derin V yaka olan, dizlerinin biraz altında biten Lila elbisesini giydi. Saçlarını da her zamanki gibi yarım toplayarak omuzlarından dökülmesine müsade etti. Bu elbiseyi de yine Aziz Bey almıştı ona. Sonra çantasından çıkardığı küçük yonca kolyesini de boynuna taktı. Ayakkabı olarak da Taba rengi hafif topuklu ayakkabılarını giydi ve yine Taba rengi çantasını taktı. Çantasına telefonunu cüzdanını ve diger önemli eşyalarını da almayı ihmal etmedi.Biraz sonra Ali eve girdiğinde yine Zeynep'in o güzel kokusunun tüm eve yayılmış olduğunu farketti. Ne vardı bu kokuda böyle Neden bu kadar etkiliyordu Ali'yi. Biraz sonra odasından Zeynep çıktı yüzünde hiç makyaj olmamasına rağmen çok güzel görünüyordu. Gözlerini yerden kaldırmadan "Hazırım ben gidebiliriz" dedi. Ali ise odasına gidip gerekli evrakları aldı ve ikisi birlikte çıktılar.
Arabayla bir yarım saat sonra avukatlarının bürosuna gelmişlerdi.Ali arabayı parketti. Büyük dışı camdan olan bir binayı çok oyalanmadan içeri girdiler. Ali adini soyadını söyleyip randevusu olduğunu dile getirdi. Demek daha önceden ayarlamıştı her şeyi. İçeri girdiklerinde deri koltuklar ahşap masaların ve bir çok bitkinin olduğunu farketti Zeynep. Bu bitkilerin çoğunu tanıyordu. Zaten onun özel ilgisiydi çiçekler ve kokular. Onlara doğru yöneldiğinde Ali'nin dikkati Zeynep'e kaymıştı bile. Biraz sonra içeri uzun boylu gayet eli yüzü düzgün bir bey girdi ve sanki Ali yokmuşçasına direk Zeynep'e yönelerek:
- Demek siz de çiçekleri seviyorsunuz. Zeynep biraz mahçup olarak arkasını dönüp:
- Evet biraz ilgi duyarım bu çiçeklere dedi. Bu uzun boylu bey ise Zeynep'in yüzünü gördüğünde onu gayet hoş bulduğunu belli ederek:
- Ne hoş zaten her zaman aynı cinsler birbirini çekerler dedi. Zeynep bu laftan biraz da cesaret alarak :
- Yalnız.. çok özür dileyerek bir tavsiyede bulunabilir miyim size deyip önünde duran saksıyı biraz daha az güneş alan bir yere taşırken sözlerine devam etti:
- Bu bitki güneşi çok sevmez burada daha güzel büyüyecektir hem bu üzerinde görmüş olduğunuz lekeler de zamanla kaybolacaktır dedi. Avukat Bey ise Zeynep'e doğru yönelerek:
- Aaa demek o yüzden hiç büyümüyordu bu hanımefendi dedi ve Zeynep'e teşekkür edip kendini takdim etti:
- Ben avukat Adnan Sungur. Siz de Zeynep Hanım olmalısınız. Diyerek elini uzattı. Zeynep de tokalaşırken başını salladı ve yavaştan Ali'ye baktı yine her zamanki o donuk ifade vardı yüzünde Alinin sonra masanın onunde duran koltuğa doğru yöneldi Zeynep. Avukat Bey de masanın diğer tarafına yönelirken:
- Ali Bey durumunuzdan dün biraz bahsetti Zeynep Hanım bu yüzden gerekli prosedür işlemleri için belgeleri Ali Bey'in isteğine göre önceden hazırlattım dilerseniz siz de bir göz atın ben de size birer kahve söyleyeyim sonra da imzaları atalım dedi. Zeynep kendisine uzatılan kağıtları alıp incelemeye başladı. Bu bir anlaşmalı boşanma davası dilekçesiydi. İçinde ise Zeynep'e her ay ödenmek üzere 2000 TL nafaka yazıyordu. Zeynep bunu okuyunca deliye döndü ve hemen :
- Bu ne demek oluyor Adnan Bey diyerek maddeyi gösterdi. Adnan Bey Ali'ye bakarak:
- Zeynep Hanım eğer nafakayı artırmak isterseniz hemen düzelttireyim. dedi. Zeynep ise hemen lafına atlayarak :
- Hayır Adnan Bey bu maddeyi tamamen kaldırmanızı rica ediyorum. Böyle bir şeyi asla kabul edemem. Dedi. Ali ise ilk defa suskunluğunu bozmuş:
-Beş kuruşsuz İstanbul'da nasıl yaşamayı düşünüyorsun Zeynep dedi. Zeynep ise tek kaşını kaldırıp sert ve kendinden emin bir sesle :
- Bunu sana daha öncede söylemiştim bu benim sorunum. Bırak da bunu ben düşüneyim dedi.
Ali ise biraz homurdandı ancak Zeynep'i fikrinden dondüremeyeceğini de anlamıştı. Bir şey demedi kendisine bakan avukata başını salladı ve avukat belgeleri düzeltmesi için asistanını çağırdı.Ardından Ali'den ve Zeynep'den iletişim bilgilerini isteyerek gerekli notlarını aldı. Daha sonra da her ikisine bakarak :
- Evet bu anlaşmalı boşanma davası dilekçesini de imzalarsanız en yakın zamanda davanızı açacağım dedi.Ali:
- Peki sizce ne zaman görülür dava?
- Valla Ali Bey bu tamamen şans hemen de olabilir bir iki ay içerisinde de . Dedi. Ali anladım diyerek müsade istedi.Zeynep ile de vedalaşan Avukat Bey kapıya kadar ikisine de eşlik etti.
Arabaya bindiklerinde ise Ali:
- Sana kaç kere dedim lafımın üzerine laf söyleme diye.
- Neden bahsediyorsun bu oyuna başladığımız da nafaka ödemek gibi bir şey olacağından hiç bahsetmedik. Kafana göre iş yapamazsın. Heleki benim hayatımla ilgili bir meselede bana sormadan bir karar almak hiç mi hiç hakkın değil. Ali daha da sinirlenmişti:
- Sana var yaa iyilik miyilik yapılmaz ne halin varsa gör. Dedi. Bu lafı da Zeynep'i kızdırmıştı :
- Senden böyle bir iyilikte bulunmanı talep etmemiş zaten isabet oldu dedi. Bunalr konuşulurken evin önüne gelmişlerdi bile. Arabayı parkedip yukarı çıktıklarında kapının önünde duran kutuyu gördüler. Üzerinde Zeynep'in ismi yazılıydı. Ali anlayamamıştı ama Zeynep kutunun Aziz Beye ait olduğunu farketmişti. İçeri girdiklerinde Zeynep heyecanla kutuyu açtı. İçerisinden tebliğ kağıdı bir adet son model telefon ve dibine yakın bir not ve bir kağıt parçası buldu. Ali de kutudan çıkanlara göz ucuyla bakıyordu. Bu kağıt parçası Zeynep'in adına yazılmış yüz bin liralık çekti. Notta ise :
Kızım Zeynep,
Kutu eline geçer geçmez önce sana çam sakızı çoban armağanı olarak almış olduğumuz telefonu kabul et. Seni her gün bu telefondan görüntülü arayacağım ona göre. Kutunun sonunda ise sana ait bir çek bulacaksın. Bu senin mehirindir onu dilediğince harca. Seni kendi evladıymış gibi seven Baban.
Bu not Zeynep'i biraz duygulandırmıştı ancak çek işi canını sıkmıştı.
Ali ise hala ortada volta atıyordu bir an sessizlikten bunalım odasına girdiğinde odasının toplandığını gördü ve bunu bahane ederek Zeynep diye bağırarak salona ilerledi.
Zeynep ise nolduğunu şaşırmış bir halde üzerine yürüyen Ali'den biraz korkarak geri geri iki adım attı. Ali ise kükremeye başladı:
- Sana benim odamı topla diye kim söyledi he sen ayrıca benim odama izinsiz nasıl girebilirsin. Sen kendini gerçekten benim karım mı zannediyorsun.Yok kahvaltı hazırlamalar yok akşam sofrası kurmalar. Bir daha sakın üzerine vazife olmayan işlere burnunu sokma yoksa çok fena olur. Dedi . Ali sözlerini bitirdiğinde Zeynep'in neredeyse gözlerinden yaşlar süzülecekti Ali bir sinirle arkasını döndüğünde masanın üzerinde durma çeki farketti ve onu eline alıp daha da çirkinleşerek :
- Ooo hanımefendinin neden bizim vermek istemediğimiz parayı kabul etmediği de anlaşıldı. Köyünden kendi güvencesi gelmiş.Ulan ben de bir an. .. Dedi ve sözünü bitirmeden kapıyı çarpıp çıktı evden.
Zavallı Zeynep neye uğradığını şaşırmıştı.Oturup biraz ağladıktan sonra kanepenin üzerinde uyuyakaldı.
Ali ise arabaya indiğinde nefes alıp verişi yeni yeni düzelmişti. Kendini biraz sakinleştirmeye çalıştığın da ise aklına hep o sahne geliyordu :
Avukatın Zeynep'e bakan hayran bakışları...

Gece 2 gibi eve döndü Ali. İçeri girdiğinde ise yine tüm ışıklar kapalıydı. Açtı ışıkları ve salona girdi. Zeynep'in üzerine çok gittiğini farketmişti ancak ne yapacağını bilmiyordu. Kanepenin üzerine baktı. Zeynep bir önceki gece gibi orada uyumuyordu. Sonra bir şey farketti. Evin içerisindeki Zeynep kokusu sanki yoktu. Usulca Zeynep'in yattığı odaya girdiğinde ise Zeynep'in eşyalarının yerinde olmadığını farketti.
Gitmişti Zeynep her şeyini alarak gitmişti. Sonra Ali koltuğa oturduğunda bir şeyi farketti:
Zeynep kendine ait olan tek bir şeyi bırakmıştı. O da Zeynep'in adına yazılmış olan yüz bin liralık çekti.

HUYSUZ ADAM #wattysWhere stories live. Discover now