Bölüm 75:Plan

28.6K 967 302
                                    

Ali şaşkına dönmüştü. Normalde kaşlarını çatmaktan çizgiler oluşan alnı olabildiğince gergindi. Gözleri kocaman olmuş bir şekilde Zeynep'e dönerek:
-Şimdi.... Bizim bir çocuğumuz mu olacak? Dedi ve mutlulukla devam etti :
- Zeynep bu çok güzel bir şey. Ben baba oluyorum. Baba. .. dedi.
Zeynep ise bunu Ali'nin şimdi ve bu şekilde öğrenmiş olmasının memnuniyetsizligini suratında gizleyememişti. Şaşkınlığı ve mutluluğu biraz daha normale dönen Ali'nin de gözünden kaçmadı:
- Zeynep sen sevinmedin mi ?
-. ....
- Şaşırmadın da...Yoksa seen.... Sen biliyor muydun?
Zeynep'in yanakları al al olmuştu.Ali ise her şeyi farketmiş ve hayal kırıklığına uğramıştı. Daha demin ki coşkusu sönmüş yerini üzüntü ve hayal kırıklığı kaplamıştı:
- Zeynep sen bunu benden nasıl saklarsın? Ne zamana kadar saklayacaktın he. Hiç haber vermeyecek miydin. Benden benim çocuğumu gizleyecek miydin.
Zeynep her kelimenin üzerine basarak ve kuvvetli tonda konuşan Ali'nin karşısında kendini suçlu hissetmişti. Evet,bunun doğru olmadığını şimdi farketmişti. Sıdıka Hanım söylediğinde kulağına böyle gelmemişti ama Ali'nin kendi ağzından duymak ,  ona ne büyük bir haksızlık yaptığını farkettirmişti ona. Şimdi kendini açıklamanın tam vaktiydi. Tıpkı Ali gibi bir tavır takınıp:
- Ne yapacaktım? Çocuğun olacağını öğrendiğim gün çocuğumuz olacağını öğrenmiştim, ya ne yapacaktım Ali. Hangisini babasız büyümeye terkedebilirdim. Söylesene. Benden çocuğunun babasız büyümemesini isteyen bir kadına ne diyecektim.
- Yok öyle bir şey. Sen bana soracaktın bana. Ama sen ne yaptın. Hiç tanımadığın  başından beri bizim evliliğimizde gözü olan o kadına inandın. Zeynep sen bana neden kendime verdiğim her sözü yutturuyorsun he.( Derin bir nefes aldıktan sonra daha sakın bir ses tonuyla) Bak, eğer bana haksızlık yaptığın ortaya çıkarsa peşinden gelmem dedim. Geldim, neden. Seni sevdiğim için sana kıyamadığımdan. Yuttum o sözümü yuttum.  Ama şimdi.. şimdi kendime verdiğim daha büyük bir sözümle beni sınıyorsun. Bana yalan söyledin. Bencilce davranıp beni hiçe saydın. Bunu nasıl yutayım he Zeynep söylesene bana.
Zeynep'in gözleri dolmuştu. Ali sinirinden  kıpkırmızı idi. Daha ağır konuşacaktı. Bunu engellemek için kapıyı çarpıp dışarı çıktı. Şimdi nasıl yapacaktı. Nereden toparlayıp neresini düzeltecekti. Dışarı çıktı ve hava almak istedi. Zeynep'in serumu odadan cikmadan önce bakmıştı yarımdı henüz. Biraz vakti vardı. Ciğerlerine dolan temiz havayı tenefüs ettikten biraz sonra bir sigara yaktı. Tüm olanları tekrar tekrar gözünün önünden geçti. Zeynep... Nasıl yapmıştı bunu ona? Minicik bir çiçeğe bile vicdanla yaklaşan o Zeynep, nasıl böyle bir konuda bu kadar acımasız karar verebilirdi neye dayanarak. Bunların tüm suçlusu Zeynep miydi, yoksa Ali mi? Hayır,bunun suçlusu herkesti. Pelin,Ömer,Ali,Sıdıka Hanım,Zeynep. Hepsi bu işte suçluydu artık Ali'nin gözünde. Zeynebi artık eski Zeynebi olabilir miydi. Aklında o cümleler yankılandı: " Bir gün bana yaptığını yaşayacaksın. " Ali hemen kendini toparladı ve henüz bitirdiği sigarasını söndürüp içeri girdi. Doktorunun yanina gitti ve detaylı bilgi istedi. Doktor Hanım:
-Ali Bey daha demin de dedigim gibi gebeligin ilk haftalarinda bulantilarin basdonmelerinin olmasi normal. Anneyi strese sokacak her turlu durumdan uzaklasmaniz gerekiyor. Yoksa bebegi riske atariz. Doktorun odasından çıktığında Zeynep'i ayakta gördü.  Onu görmüş olmak biraz daha sakinleştirdi Aliyi ama içini soğutmadı. Karşı karşıya geldiklerinde Zeynep yere bakarak:
- Ben iyiyim Ali. O da. Ama şimdi gitmek istiyorum.
Ali çok net ve dikte edici bir tavırla:
- Hayır.
Zeynep daha sakince:
- Lütfen.
Ali kendine bakan bu yorgun bir çift gözü kırmak istemedi. Bırakmak hiç istemiyordu. Sadece arabaya doğru yürüdüler. İkisi de sessizdi. Ali onu evine bırakmak üzere yola koyuldu. Zeynep serumun da etkisiyle uyuyakalmıştı. Biraz zaman sonra Zeynep'in yeni evinin önüne gelmişlerdi. Burada tek kalmasını istemiyordu Ali ama Zeynep'in inadı da malumdu. Onu bırakıp nöbetçi eczaneden ilaçlarını aldı. Tekrar kapısını çaldığında ise ilkinde açmadı.
Zeynep daha sonra daha kuvvetli şekilde bir kaç kereden sonra usulca kapı açıldı . Nemli saçlarını kurulayarak kapıyı açan Zeynep'i gördüğünde ise Ali mest oldu. O kadar uzun zaman olmuştu ki onu böyle görmeyeli biraz baktı çatık kaşlarının altından gecenin içinde ışıl ışıl olan bal rengi gözlere. Sonrasında kendini toparlayarak:
- İlaçların. Yarın sabah başlaman gerekiyor unutma sakın .
- Tamam unutmam. Teşekkür ederim.
- Onun benim de çocuğum olduğunu da sakın unutma.
Zeynep acı acı başını salladı ve Ali hışımla arabaya döndü. Onu burada bırakmak zoruna gidiyordu. Buna kendisini Zeynep'in zorunda bıraktığı aklına geldiğinde Zeynep'e olan öfkesi büyüyordu.
Zeynep her şeyi tekrar tekrar düşünebilmek ve Alinin etkisi altında kalmak istemediği için evine gelmek istemişti. Şimdi her şeyi en başa sarmalıydı. Pelin nasıl olmuştu da davanın görülmesine yakın bir sürede hamile olduğunu söylemişti. Bunun doğru olduğuna nasıl inanmıştı Zeynep, hiçbir fikri yoktu. Aliden olduğu ne malumdu bebeğin. Eğer bunlar doğru değilse Ali'ye kendini nasıl affettirecekti. İçinden bir ses Ali haklı diyordu. O ses içinde büyüdü büyüdü ve tam uykuya daldığı sırada mırıldandı :
- Özür dilerim Ali. Haksızlık ettim. Özür dilerim.
****
Ertesi sabah Zeynep hızlıca hazırlanıp evden çıktı. İlk işi Ali'nin yanına gitmek olacaktı. Ona inandığını, bundan sonra her kim ne derse desin aslolanın onun sözünün olacağını söyleyecek, özür dileyecekti ondan. Hızlıca eve vardı kapıyı çaldı. Ama açan olmadı. Biraz daha oyalandıktan sonra okula gitti. Mutlaka oraya gelecek sonuçta diye düşündü. İçi tekrar umut dolmuştu. Alisine kavuşacak olmanın ümidi sarmıştı dört bir yanını.
****
Ali sabahı zor etmiş ve kendini Pelin'in evine zor atmıştı. Kapıyı kıracak gibi bir kaç kez vurduktan sonra uykulu bir şekilde kapıyı açan Pelin'in bir şey demesine fırsat bırakmadan kolundan tutup fırlattı ve kapıyı örttü:
- Sen nasıl bir insansın he. Sen insan mısın.  Sana ne dedim ben. En başından beri sana ne dedim.  Benim ve Zeynep'in etrafında dolanma demedim mi. Pelin beni katil mi edeceksin.
Pelin ağlayarak:
- Ne oluyor Ali ne yapmışım yine ben?
- Kızım bana bak. Yalandan ağlayıp masum rolleri kesme bana senin nasıl bir şeytan  olduğunu bilmiyorum mu sanıyorsun. Senin neren hamile ulan. Neden Zeynep'in aklını o pis  yalanlarınla bulandırıyorsun.
- Yalan değil Ali.
-  Pelin keeesss! Yalan olduğunu ikimiz de çok iyi biliyoruz. Bana bak hemen pılını pırtını toplayıp bu ülkeyi terkediyorsun. Duydun mu beni?
-Aliiiii. ...
- Kes sesini. Ya bu ülkeden defolup gideceksin ya da seni kendi ellerimle öldürürüm Pelin.
-Nereye giderim ben ?
-Banane. Bize ne senden he. Ne yaparsan yap. Eğer senin bu ülkede olduğunu farkedersem hissedersem ya da kulağıma gelirse seni gerçekten kimse elimden alamaz. Zaten zor tutuyorum kendimi şuanda.  Beni daha fazla çileden çıkarma.
Ali yere düşmüş Pelin'e aldırmadan hızlıca terketti orayı. Şimdi biraz sakinleşip kendine gelmesi gerekiyordu. Eve tekrar döndü ve duşunu aldıktan sonra Zeynep'in evine doğru yola koyuldu. Kapıyı bir çok kez çaldıktan sonra açılmayacağına kesin emin oldu. Okulda olacağını düşünerek tekrar yola koyuldu.
****
Taksiye bindiği sırada telefonu çaldı Zeynep'in. Arayan Pelindi. Önce açmak istemedi ama o kadar ısrarla aramaya devam ediyordu ki. Açmak zorunda kaldı:
- Ne istiyorsun Pelin?
- Yüz yüze konuşmamız lazım. .... ya gel seni bekliyorum çok önemli.
Kapatmıştı. Kesinlikle gitmek istemiyordu.Onu dinlemek her seferinde başına bela açıyordu. Okula vardığında Ali'yi aramaya devam etti ancak onu görememişti. Derken Aslı çıktı geldi bir yerden. Onu çok merak ettiğini telefonlarını neden açmadığı gibi bir çok soruyu ardı ardına sorup Zeynep'i otutturmayı başarmıştı. Zeynep tüm olanları en başından anlattı.Aslı hayretle Zeynep'i dinledikten sonra Aliye haksızlık yaptığı kanaatini onayladı ve Aliyi bulması için ona yardım edeceğini söyleyip hemen işe koyuldu. Zeynep de telefonuna gelen mesajda yazanlara gözgezdirdi:
Zeynep seninle konuşmam gereken çok önemli mevzular var lütfen gel. Çok vaktini almayacağım senden rica ediyorum.
Zeynep görmemezlikten gelse de daha fazla dayanamadı ve onu sadece dinlemeye karar verdi. Dediği adrese geldiğinde bir masada bitap halde yanında bir valizle onu beklediğini gördü. Şaşkınlıkla ona bakıp yanına gitti.Gözleri ağlamaktan şişmiş ve kendisine mahsun mahsun bakan Pelin'in yanına gidip sert bir tavırla:
-Ne oldu Pelin. Nedir bu kadar önemli mesele ?
Pelin ağlayarak:
-Ben gidiyorum Zeynep. Ali beni gönderiyor.
- Anlamadım?
- Bu sabah cok erken saatte kapıma geldi. Cok sinirliydi. Beni ve Bebeğimi istemediğini,bu ülkeyi terketmek için sadece bir günümüz olduğunu söyleyip gitti. Seninle olan huzurunuzu bozmamam içinmiş bu.Zeynep söylesene ne yaparım ben bir başıma bir bebekle hiç bilmediğim bir ülkede?
Şaşkınlıkla dinledi Zeynep. Neden böyle bir şey istemişti ki Ali?Bu doğru olabilir miydi gerçekten. Hiçbir şey söylemeden masadan kalktı bu sefer ona inanmayacakti her şeyi Ali'nin kendi ağzından duymak istiyordu.Ona hiçbir şey söylemeden kalktı ve gitti. Pelin ise istediği etkiyi yaratamamıştı. Sinirlenip hızlıca kalktı.
******
Zeynep, tekrar okula döndü ve Ali'nin arkadaşlarından birini kafeteryada buldu. Ali'yi sordu: 
- Ali spor salonundaydı en son Zeynep orada bulabilirsin onu, dedi.
Zeynep biraz sonra spor salonuna vardı. Ali antremanını henüz bitirmiş,yorgun argın banka oturmuş başını duvara yaslamıştı. Siniri biraz daha yatışmıştı. Aklında Zeynep vardı. Zeynep ve bebek. Acaba diyordu içinden bebeğimiz bizim için yeni bir başlangıca sebebiyet verebilir mi? Onun varlığını şuanda hissetmesi mümkün değildi. Ama Zeynep ile ikisinin bir parçası olması onu heyecanlandırıyordu. Zaten son dönemiydi okulda. İşlerin başına geçip kurulu düzenine devam edecekti. İşten gelecek kapıyı Zeynep açacak ve yavruları evin içinde minik minik ona adımlar atacak şirinlikler yapacaktı. Sahi açar mıydı Zeynep ona kapıyı bu saatten sonra? Km bilir babası nasıl sevinirdi bu haberi duysa. Tabi öncesinde eğer boşanmış olduklarını bilse, bu habere sevinecek bir babası kalır mıydı diye de geçirdi içinden. Bunları düşünmekten vazgeçip bir hamlede ayağa kalktı biraz uzakta kapının önünde zaten kendisine bakmakta olan Zeynep'i görünce ise içi kıpır kıpır olmuştu. Ona doğru yürüyüp yürümemekte tereddüt etse de bacakları kalbinin sesiyle  hareket etmişti bile:
- Noldu Zeynep bir problem mi var ?
Zeynep kendini mahçup hissediyordu Ali'ye karşı:
- Hayır, hayır her şey yolunda. Ben sadece seninle konuşmak istiyorum. Sana sormam gereken bir kaç mevzu var.
- Tamam öyleyse ben üzerimi değiştirip geleyim sen beni bekle. Dedi ve soyunma odasına doğru ilerledi. Heyecanı daha da artmıştı duş alıp üzerini nasıl giyindiğini bilemedi. Hemen kamelyada oturmuş onu beklemekte olan Zeynep'in karşısına oturdu. Zeynep konuya nasıl başlayacağını bilemedi. Ali birden cellalenip saçma sapan şeyler yapmaya kalkabilirdi. O yüzdenbiraz sessiz kaldılar. Ali daha fazla dayanamayıp:
- Aslında ben de sabah senin yanına gelmiştim.
-Neden?
-Nasıl olduğunu merak ettim. Gözleriyle karnını işaret ederek:
- Ve tabiki onunda. Dedi.
Zeynep hafif kafasını sallayarak:
-Biz iyiyiz. Teşekkür ederiz. Dedi. Asıl konuya girmeden önce duruşunu dikleştirip ellerini masanın üzerine koydu. Ali de onun gibi bir duruş aldı ve konuşmaya hazırlanan Zeynep'e pür dikkat dinlemeye başladı:
- Ali sana haksızlık ettiğimi henüz farkettim. Bunu yani bebeğimizi  senden saklamam çok doğru değildi evet ama kendimce haklı sebeplerim vardı takdir edersin ki.
Ali umutla:
- Vardı mı? Yani artık yok mu?
Zeynep biraz susmuştu. Ali daha da heyecanla Zeynep'in masadan duran ellerini avucunun içine alarak:
- İnandın mı bana? Haklı olduğuma kanaat getirdin mi yoksa. Dedi. Zeynep'in gözlerinin içine baktığındaki pırıltıdan sanki cevabını almış gibi devam etti:
- Zeynep inan bana.Bundan sonra asla kimsenin senin aklını bulandırmasına izin vermeyeceğim. Buna kalkışan herkes de bedelini ödeyecek. Bugün aslında sadece sizi görmek için gelmemiştim kapıya?
Zeynep hafif merakla:
- Neden gelmiştin peki?
- Sana haber vermek için. Bundan sonra bizim hayatımızda Pelin diye bir faktör olmayacak.
Zeynep'in sorusunu kendi kendine yanıtlıyordu Ali. Zeynep biraz daha derine inmesi için konuyu derinleştirdi:
- Nasıl?
- Orasını boşver. Bak,bundan sonra seninle aramıza girmeye çalışan kim olursa olsun buna müsade etmeyeceğim. Seninle mutluluğumuzun önünde kimse duramayacak.
Zeynep sorusunun cevabını almıştı sanki. Ali resmen Pelin'i yolladığını ima ediyordu. Zeynep cevabını almıştı. Ali resmen kendisi için yolluyordu Pelin'i gerçekten de. İçi dağılmıştı sanki. Ama bunu Ali'ye belli etmedi. Ali'nin avuçlarının  içinde duran ellerini çekmek istemedi. Biraz daha yüzüne bakmak, sıcaklığını hissetmek istiyordu Alisinin.
Biraz sonra Zeynep toparlandı. Ali ise heyecanla :
- Nereye ? Dedi.
Zeynep vakur bir şekilde:
- Dersim var ona gidiyorum dedi.
Ali de ayağa kalktı birlikte fakülteye kadar yürüdüler. Ali her adımında dönüp onun yüzüne bakmak istiyordu. Bu durum Zeynep'in de dikkatinden kaçmadı:
- Bir şey mi var Ali?
- Hiç bir şey yok.
-Neden dönüp dönüp bana bakıyorsun peki? Bir şey söyleyeceksin sanıyorum.
- Hiiiiç. Özlemişim sana bakmayı seninle yürümeyi. Ne kadar uzun zaman oldu farkında mısın böyle birlikte, ikimizin de kendi rızasıyla bir yere gitmeyeli?
Zeynep başını sallamıştı. Ali ise normale dönüyor oluşlarının verdiği heyecanla kavruluyordu adeta.
****
Ders boyunca Pelin'in sözleri kulağında çınlamıştı Zeynep'in. Ali de o sözleri destekler şeyler söylemişti bugün kamelyada. Artık bir karar vermesi gerekiyordu. Ve sanki vermişti bir karar. Ama bunu şimdi uygulayamazdı Zeynep. Ders çıkışı hızlıca evine doğru yola koyuldu planını uygulamak üzere.

Merhaba arkadaşlarım bölüm sonuna geldiniz. Lütfen bana kızmayın hikayenin gidişatı ile ilgili. Sizin görüşleriniz, mutlu olmalarınız ve bunu bana yorum olarak yazmanız çok hoşuma gitse de kurgumu tamamiyle yazmak istiyorum. Umarım KURGU OLARAK beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. Diğer bölüm daha hızlı gelecek merak etmeyin. Hepinize keyifli okumalar. ...

HUYSUZ ADAM #wattysWhere stories live. Discover now