Bölüm 72 : Dava

23.4K 837 93
                                    

Zeynep kıpırdamadan:
- Tebligat.
- Öyle mi Zeynep Hanım.  Sen bana kızıp bunu bize nasıl yaparsın he. Bir de ikinciye yollatmissin. Zeyneep.
Susmuştu birden nefes nefese kalmıştı çünkü. Bu sırada Sıdıka Hanım masadan ayrıldı. Yalniz kalip konuşmaya ihtiyaçlarının olduğunu düşündü. Ali Zeynep'in önüne diz çökmüştü. Şimdi aynı mesafedeydiler ve Ali ağlamaklı bir şekilde :
- Sen beni anlamadan dinlemeden bunu bize nasıl yaparsın Zeynep.
- Sen bunca şeyi bize rağmen nasıl yaptın?
- Ne yapmışım ben he söylesene ne yapmışım?
- Sen ne yaptığını bilmiyor musun Ali.
- Ben hiçbir şey yapmadım. Bize zarar verecek hiçbir şey anlıyor musun.
Ali kendinden o kadar emin görünüyordu ki Zeynep ona neredeyse inanmıştı. Aklına bebek geldi. Henüz varlığını yeni öğrendiği bebeği.Sadece Ali'nin gözlerine bakıyordu şuan.  Ali bir şeylerin ters gittiğini anlamış ama problemi çözmeye nereden başlayacağını idrak edememişti.Zeynep'e dönerek :
- Ben senin için, sana olan sevdam için bu işin en başındaki soru işaretlerimi silip attım Zeynep. Sana inandım. Bana bakan gözlerinin masumluğuna. Sen aynı şeyi bana yapamıyor musun?
-....
- O halde ben zaten boşa uğraşıyorum. (Şimdi ayağa kalkmıştı ) Tamam Zeynep. İstediğin olsun. Boşanacağım senden. Beni istemeyen birini ben zorla yanımda tutacak kadar alçalmadım. Ama bir gün benim haklı olduğum ortaya çıkarsa asla seni affetmeyeceğimi de bilmelisin. Şimdi gidiyorum.
Zeynep'in içinden bir şeyler kopuyordu. Ali arkasını dönmüş gidiyordu. Buna engel olmak geldi içinden ve hızlı adımlarla uzaklaşan Ali'nin arkasından koştu:
- Alii diye yalvarır gibi bağırdı. Ali bir an arkasını döndüğünde kendisine doğru gelmekte olan Zeynep'i görünce ne yapacağını şaşırdı. Zeynep hızla Alinin boynuna atladı ve sarıldı sıkı sıkı ona. Ali derin bir nefes almış ve kuş gibi üzerine asılı duran Zeynebine  doyasıya sarılmıştı. Derin derin saçlarını kokladı. Zeynep hıçkırarak ağlıyordu kollarında. Ali
"şşşttt" demekle yetiniyordu. Kelimeler boğazında düğümleniyordu. Zeynep bir müddet böyle ağladı kollarında sonra kendisi de yorulup yavaş yavaş uzaklaştı Ali'den. Ali alnını Zeynep'in alnına dayadı. İki eliyle yüzünü okşadı. Zeynep biraz kendine gelince çatal bir sesle konuşmaya başladı :
- Bu işin başında da ortasında da benim hiçbir günahım yoktu Ali. Sorduğunda cevaplayamadığım şeyler benim suçum değildi ama utanmıştım. Sana bir gün olsun düşüncede bile ihanet etmedim. Sen hariç kimseye yanlışlıkla bile olsa dokunmadım.  (Zeynep alnını kaldırıp gözlerini Ali'nin gözlerine dikmişti.) Peki ya sen Ali? Sen de benim kadar sadık kalabildin mi bize?
Alinin boğazı düğümlenmişti. Kendisine böyle bakan gözlerin altında hiçbir şey söylemeden durmak yapamadım demekti. Ali yapabilmiş miydi peki. O içkili bir şekilde Pelin lere gittiği çok sarhoş olduğu günü hatırladı. Bunu Zeynep'e nasıl anlatacağını kafasında tasarlayamadı ama bir şekilde söze başlaması gerektiğini bilerek:
- Zeynep sana karşı yaptığım tek bir hatam var. O gün, o gün beni bırakıp gittiğini düşündüğüm gündü. Başka birini sevdiğini düşündüğüm gün. Hiçbir şeyin başlamadığı ama sana olan hislerimi kendime yeni yeni itiraf ettiğim günlerdi. Henüz seni bir kere öpmüştüm.  Bu sihiri bir kere tatmıştım. Ama bütün ruhumu ele geçirmiştin.  O gün, o ite aşık olduğunu düşündüğüm o gün çok içmiştim.  Aklım yerinde değildi. Bir bardaydım nasıl olduysa Pelin de gelmişti. Kendimi bir an onun evinde buldum ve bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama beni öpmeye başladı. Karşılık vermek istedim. İçimdeki seni durdurmak için ama yapamadım. Asla yapamadım Zeynep. O evden hızla çıkıp senin yanına geldim.
- Yani Pelin'i öptün?
- Aklım başımda değildi yemin ederim. Sana karşı kendimi mahçup hissettigim tek nokta bu. Biliyorum hiç hoş değil ama bunun için benden ayrılmanı istemiyorum. Değmeyecek bir densizin benim o anki zayıflığımı fırsata çevirmeye çalışmasıydı bu ama istediği olmadı.
Zeynep bunları duymayı beklemiyordu. Ali ciddi bir itirafta bulunmuştu. Ali devam etti:
-  Zeynep sana yemin ederim benim sana karşı başka hiçbir yanlışım yok. O gün bir zayıflıktı. Bunun için beni cezalandır ama sana yalvarıyorum beni bunun için terketme. 
Ellerinin içindeki yüzünü okşuyordu bunları söylerken. Zeynep'in ne düşündüğünü merak ediyordu. Zeynep ciddiydi. Ali:
- Bir şey demeyecek misin?
Kendini tamamen Ali'den uzaklaştırmıştı. Ve Aliye bakarak:
- Böyle bir şeyi sana ben yapmış olsaydım ne derdin şimdi bana Ali?
-. ....
- Daha deminde söylediğim gibi. Bu işin başında ve ortasında sana ve sana olan hislerime zarar verecek hiçbir şey yapmadım. Ve sonunda da bu ilişkinin bitmesinin sebebi ben değilim.  Üzgünüm Ali. Bana her kızıp öfkelendiğinde beni dinleme tenezzülünde bile bulunmadan kimin yanına gidiyorsan ya da kim senin ayağına geliyorsa, şimdi de onun yanına git.
Ali bunu beklemiyordu. Zeynep arkasını dönmüş gidiyordu. Aliden gidiyordu Zeynep ve Ali bu gidişi sessizce izledi.
***
İçeri girdiğinde ise meraklı gözlerle Sıdıka Hanım ona bakıyordu. Masaya oturdu tekrar. Biraz sakinleştikten sonra daha güçlü bir şekilde ayağa kalkıp Sıdıka Hanıma:
- Sıdıka Hanım,  Çarşamba gününe kadar,yani duruşma gününe kadar burada kalabilir miyim? Daha sonrası için kendime bir yer ayarlamış olacağım.
-O nasıl söz Zeynep. İstediğin kadar burada kalabilirsin.
- Teşekkür ederim.
-Peki şimdi ne yapacaksın?
- Çok güçlü olacağım Sıdıka Hanım. Artık kendim için değil  (elini karnına götürmüştü) onun için çok güçlü olacağım.
*****
(3 gün sonra)
Duruşma günü gelip çatmıştı. Zeynep kendisi için bir daire ayarlamış ve Sıdıka Hanımın yanındaki işine devam etme kararı almıştı. Sabahın erken saatlerinde uyanmış ve de hazırlanmıştı. Sıdıka Hanımın hazırladığı kahvaltıdan o da Adnan Bey gibi üstün körü bir şeyler almış ve simdi adliyeye gitmek üzere arabaya doğru yürüyorlardı Adnan Beyle:
- Zeynep Hanım, emin misiniz boşanma konusunda?
- Neden sordunuz?
- Tebligatı gönderdiğimiz gün Ali Bey çok ısrarcı olmuştu iptali için. İçime bir kuşku düştü size sormak istedim. Eğer siz de istemiyorsanız....
- İstiyorum Adnan Bey. Bugün bu iş bitmeli. Ali'nin bir zorluk çıkaracağını da düşünmüyorum.
- Pekala o zaman. Ben bu soruyu bir avukat gini değilde bir arkadas gibi sormuştum.
Adliyeye gidene kadar camdan dışarıyı izledi. Tıpkı Ali ile İstanbula ilk gelişi gibi. Yolda yine midesi bulandı ve bir benzinlikte durması konusunda Adnan Beyden ricada bulundu. Kendini hemen lavaboya attı. Elini yüzünü yıkadığı sırada kendisine bakan bir diğer kadını gördüğünde o gün ki olay da hafızasında canlanmıştı. Bir kadın onu o gün hamile sanmıştı . Endişe ile kapının önünde bekleyen Ali ve kendisine de bunu ima ettiğinde pırıl pırıl parlayan Ali'nin gözlerini hatırladı. O gün öyle bir durumun olma ihtimali bile yoktu. Ama bugün.  Bugün gerçekten de içinde büyüyen bir canlı yüzünden burada ve bu haldeydi. Daha fazla Adnan Beyi bekletmek istemedi ve arabaya geri döndü. Biraz sonra adliyeden içeri girip duruşma salonunun önüne geldiler. Duruşma saatine 15 dakika vardı ancak Ali ortalarda yoktu. Adnan Bey sağa sola bakınarak:
- Eğer  birkaç dakika içerisinde Ali Bey burada olmazsa dava çekişmeliye döner ve bosanmaniz belki de en az 1 yılınızı alır Zeynep Hanım. Demişti. Bu hesaba göre bebek doğmuş olacaktı. Umarım böyle bir şey olmaz diye söylendi Zeynep.
Artık davanın başlamasına sadece birkaç dakika vardı ve Ali hala ortalarda yoktu. Tam isimleri okunup salona cagirildiklari sırada asansörün kapısı açıldı ve Ali salona doğru hızlı adımlarla ilerledi. Zeynep onu gördüğünde ilk Beyaz evin önünde gördüğü gibiydi. Soğuk mesafeli ve çatık kaşlarıyla kendisine doğru düzgün bakmadi bile. Duruşma başladığında ise ikisine boşanip boşanmak istemedikleri soruldu. İkisi de istedikleri yanıtını verdiler ve 15 dakika içinde duruşma tamamiyle bitmişti ve boşanmışlardı. Kapıdan çıktıklarında ise Ali mesafeli bir tavırla :
- İstediğin oldu ben sözümü tuttum. Umarım mutlu olmuşsundur Zeynep dedi.
-Hayırlısı olmuştur o zaman her ikimiz içinde İnşallah.
- Bunu babalara nasıl açıklayacağız?
- Bir yolu vardır elbet ilk defa boşanan çift biz değiliz ve emin ol senin nedenlerini duyduklarında doğrusunun bu olduğuna emin olacaktır onlarda. Bu arada şimdiden tebrik ederim. Diyip Ali'nin yanından uzaklaştı. Ali kocaman bir soru işaretiyle kalakalmıştı:
- Neyi tebrik ediyorsun Zeynep? Diye söylendi ve aklında bir anda şimşekler çaktı hırsla
-Peeliinn.... Eğer bu işin altından da sen çıkarsan bu sefer seni mahvederim. Dedi ve hızla arabasına doğru ilerledi.
***
Şimdi boşanmıştı işte Zeynep. Hayatına istemeden giren ama bir anda en istediği kişi oluveren Ali'den resmen boşanmıştı. Bu onun suçu değildi ama neden bu kadar çok yüreği acıyordu ki ? Ona olan sevgisinde bir azalma yoktu ama onunla artık eskisi gibi olamayacağını da iyi biliyordu. Derin bir nefes aldı ve içinden :
- Artık baban yok bebeğim. Sadece ikimiziz. Sen ve ben. Baban bizimle olmak isterdi belki de evet ama bu hakkını kaybetti.Umarım bana şuanda kızmıyorsundur. Umarım sana bir gun bu olanları  anlattığımda beni anlarsın.
Adnan Bey bu içe yönelişini bozan kişi olmuştu:
-Geçmiş olsun Zeynep Hanım. İsterseniz ablamın yanına götüreyim sizi .
- Hayır Teşekkürler ben biraz hava almak istiyorum. Alakanız için minnettarım.
Vedalaşıp ayrılmışlardı.  En yakın sahile atmak için kendini sabırsızlanıyordu Zeynep. Deniz havası ona çok iyi gelecekti emindi tıpkı Ali gibi.
***
-Kızım çok tehlikeli bir oyun oynamışsın. Ya Ali'ye söylerse?
- Söyleyemez buna eminim.
- E önünde sonunda Ali'nin kulağına gidecek o zaman ne yapacaksın?
-Hiiç doğuruvereceğim işte.
-Peliin kafan mi güzel kızım hamile falan değilsin ki?
- Sussana be ! Yerin kulağı vardır. Onlar hele bugün bir boşansında ben Ali'den  hamile kalmanın yolunu zaten bir şekilde bulurum.
- Çok tehlikelisin Peliin.
- Hayır Ece sadece ne istediğimi Çok iyi biliyorum. Aaaayyhh neyse şu saf aşıl Ömeri de arayayim da müjdeli haberi vereyim sevinsin çocuk..
- Ömer kim?
- Okuldan biri Zeynep'e aşık o da. Më buluyorlarsa şu kızda hiç anlam veremiyorum doğrusu.
- Aliyi bile adam etmişti kız şimdi hakkını yemeyelim.
- Ececim senin işin yok mu hadi git sen artık. Canımı sıkmaya başladın canım hadi.
- Öf aman bee gidiyorum zaten çok sıkıldım bu muhabetten.
- Baaayyy. Diyip telefonu kulağına götürdü. Bir kaç çalıstan sonra Ömer açtı:
- Ömer Naber toparlanabildin mi?
- İyiyim Sağol gayet iyiyim. İki gündür evdeydim. Bugün dışarı çıktım gayet iyiyim.
-Oooo süper. Bak sana müjdeli bir haberim var. Belki unutmussundur hatırlatayım dedim.
- Nedir o ?
- Aaa cidden unutmuş şuna baak. Ömer hu huu. Bugün bizimkilerin boşanma davası vardı hatırladin mi ?
- Olabilir Pelin. Görülmeyen bir dava dava değildir.
- Görülmediğini kim söyledi?
-. ..
- Sen canına cebelleşirken ben ikimiz içinde büyük adımlar attım Ömercim. Bugün ikisi de o duruşma salonunda. Tahminimce birazdan biter dava ve bu masalın da sonuna geldik işte.
-Pelin ne diyorsun sen. Yani şimdi Zeynep onunla ilişiğini tamamen bitirdi mi ?
- Aayynen öyle. Neyse ben görevimi tamamladım. Bundan sonrası sende. Şimdi kapatıyorum. Hadi kendine iyi baak. Öptüm.
Ömer afallamıştı ama sevinememişti. Sonuçta Zeynep mutlaka bu durumdan üzülüyordu. Onu  üzüldüğü bir durum Ömeri tam anlamıyla sevindiremezdi. Ama içini bir umut kaplamıştı. Belki ona iyi gelebilirdi artık. Onun yaralarını sarıp yanında olmak istiyordu. Omuzları dikleşmişti şimdi biraz daha. Gözlerinin içi parlıyordu.

HUYSUZ ADAM #wattysWhere stories live. Discover now