Bölüm 65 : Yok mu?

23.1K 908 55
                                    

Zeynep ertesi gün okula yakınlaştığı sırada telefonuna bir mesaj gelmişti.
"İyi değilim Zeynep, müsait olduğunda buluşabilir miyiz?"
Ömer'di bu mesajın sahibi. Bayadır kendisiyle iletisime geçmeyen Ömer durduk yere neden böyle bir mesaj atmıştı ki? Zeynep şaşırmıştı. Ali eğer bunu duyarsa Ömer'in burnundan getirirdi. O yüzden Ömerle buluşmaması en güzel fikirdi. Mesajı hiç görmemiş gibi yaptı ve okula gitmeye devam etti. Öğle arasında okulun kafeteryasında gözleri Ali'yi aradı ancak göremedi bir türlü.Biraz sonra telaşla kendisine doğru gelen Aslı'yı farketti. Nefes nefese kendisine eğilerek:
- Zeynep ! Ömer. Ömer'i hastaneye kaldırmışlar. Ben onun yanına gidiyorum.
-Neden peki? Yani neyi varmış nolmuş ?
- Bilmiyorum ki. Gideceğim orada öğrenirim ne olup bittiğini.
- Tamam biraz sakinleş. Ben de seninle geleceğim. Gider geliriz birlikte.
- Ali bir şey demesin sonra.
-Hasta ziyareti bu hemen gidip geliriz bir şey olmaz.
Birlikte yola koyuldular. Biraz sonra danışmadan oda numarasını öğrenip asansöre bindiler. Odaya girdiklerinde Ömer yatakta uyuyordu. Başucunda bekleyen gözleri nemli kadın ise ayağa kalkıp Aslı ile Zeynep'e selam verdi. Aslı sabırsızlıkla ismini henüz öğrendiği bu hanıma:
-Banu Teyzecim ne olmuş peki neyi var ?
- Trafik kazası geçirmiş. Aslında bu hastanede birlikte çalıştığımız bir başka doktor arkadaşım. Vakaya psikiyatri hekimin de bakmasını istedi. Ancak Ömerin ağzını bıçak açmıyor. Zaten son zamanlarda da iyice durgunlaşmıştı. Kendini kapatmış durumda şuanda endişeliyim kızlar. O benim bu hayattaki yegane varlığım . Ona bir şey olursa...
- Ay lütfen Banu Teyze asla böyle düşünmeyin. Ömer iyi olacak göreceksiniz .
Bu telkinlerin ardından adını daha önce oğlundan duymuş olduğu kızı iyice süzdü Banu Hanım. Güzel bir kızdı. Oğlumun bu halde olmasıyla bir alakası olabilir mi diye de içinden geçirmeden edemedi.
Zeynep Banu Hanımın gozlerinin içine bakamıyordu. Kendini suçlu hissediyordu nedense. Ömere kaydı gözleri kıpırdamadan yatıyordu öylece. Tam Aslı'ya dönüp gitmek istediğini söylemişti ki Ömerin dudaklarından bir kaç kelime dökülüverdi :
" Zeynep gitme !"
Şimdi odadaki bu üç kadın birbirine bakakalmıştı. Zeynep ne yapacağını bilemedi. Banu Hanımdan çekinse de bir kaç adım daha Ömere yaklaşıp:
- Şimdi gideyim daha sonra gelirim yine. Diyebildi.
Aslı ile kapıya yöneldiler ve Banu Hanım kapıda Zeynep'e usul bir sesle :
- Zeynepcim senin için ne kadar olağan bilemiyorum ama biraz daha kalabilir misin Ömer'in yanında. Belki kendine gelmesi böylelikle hızlanır biraz da olsa.
Zeynep susmuştu. Banu Hanım başını hafif eğerek :
- lütfen! Rica ediyorum. Dedi.
Bunun üzerine Zeynep bu endişeli anneyi kıramayıp biraz daha kalmayı kabul etti. Aslı ya giderken de Ali'ye onunla olduğunu söyleyeceğini söyledi. Biraz sonra Aslı oradan ayrıldı. Zeynep ile Banu Hanım Ömerin başında oturuyorlardı. İkisinin de ağzını bıçak açmıyordu. Ömer kıpırdanır gibi oldu. Banu Hanım hemen ayağa kalktı. Ömerin ağzından yine aynı cümleler dökülmüştü:
" Zeynep gitme! "
Bunun üzerine Zeynep ayağa kalkıp Ömerin başına geldi ve soğuk bir sesle :
- Buradayım Ömer henüz gitmedim. Dedi.
Ömer usul usul gözlerini açtığı sırada annesi ve Zeynep'i birlikte gördü. Elinde olmadan gülümsemişti. Banu Hanım hemen oğlunun elini tutarak, kendini nasıl hissettiğini sordu. Ömer sadece başını salladı ve Zeynep'e bakmaya devam etti.
Zeynep ise gerçekten gitmek istiyordu artık. Ama bunu şimdi söylemeye cesaret edemedi. Saat ilerledikçe kendini kötü hissediyordu. Biraz sonra kapı açıldı ve içeri gireni gördüğünde Zeynep şaşkınlığına hakim olamadı. Pelindi bu. Elinde bir buket çiçekle içeri girdi ve Ömerin başındaki komidinin üzerine bıraktı. Zeynep bu ikisinin tanıştığını daha onceden bilmiyordu. Pelinin Ömere geçmiş olsun dediği sırada o da Ömere baktı. Gözlerini kaçırmıştı. Pelin sakin ve alaycı bir tavırla:
- Zeynep Ali Nerede heralde lavaboya girdi? Dedi.
Cevap bile vermedi Zeynep. Daha sonra biraz Banu Hanımla sohbet ettikten sonra adeta bir timsah gibi ağır hareketlerle odadan ayrıldı. Pelin, Alinin Zeynebin burada olduğundan haberi olmadığına adı kadar emindi. Derhal Önderi arayip Nerede olduklarını öğrendi. Hızla arabasına doğru giderken mırıldandı :
- Galiba hiçbir şey yapmama gerek kalmayacak. Kendi kendini bitirecek bu salak kız.
Zeynep şimdi daha da huzursuzdu
Tam Banu Hanımdan müsade isteyip çıkacaktıki Banu Hanımın telefonu çaldı. " Peki siz ameliyathaneyi hazırlayın ben derhal geliyorum." diyerek telefonu kapatıp yine yarı yalvarır biçimde Zeynep'e:
- Zeynepcim biliyorum çok oluyorum ama şu hastamla ilgilenene kadar burada durabilir misin? Yoksa diğer türlü aklım burada kalacak.
- Aslında şey Banu Hanım...
- Lütfen lütfen kırma beni hemencecik gelirim zaten. Beklediğimiz bir vaka idi. Yarım saate biter işim.
Zeynep yine istemeyerek " Peki " demek zorunda kaldı. Yatağında uyumaya devam eden Ömerin diğer tarafına pencere kenarına geçti ve ellerini göğsünde birleştirdi. Ali'yi aramalı mıydı? "Evet evet kesinlikle aramalıyım" diyip telefonuna doğru yeltendiği sırada Ömerin gözlerini üzerine dikmiş kendine bakar vaziyette buldu. Ömer usul bir sesle:
- Gitmemişsin buradasın Zeynep. Dedi.
-Annenin gelmesini bekliyorum. Çoktan geç kaldım aslında gitmem gerek.
- Anlıyorum. İstersen gidebilirsin. Ben daha iyiyim. Sen de benim yüzümden zorda kalma.
- Emin misin? Dediği sırada telefonu çaldı Zeynep'in. Arayan Ali idi. Açtı ve dışarı çıktı konuşmak için:
- Nerdesin Zeynep?
- Şey.. şuan dışarıdayım.
- Nerdesin diye sordum ama bu cevap değil.
-Ali ben seni arayacaktim ama..
-Zeynep! Nerdesin ?
- Hastanedeyim. Ömer trafik kazası geçirmiş ona bakmaya gelmiştim. Amaa....
Telefonu yüzüne kapatmıştı Ali. Yine delirmiştir kesin diye geçirdi içinden. Alinin haz etmediği en büyük şey belkide yalandı. Tekrar odaya girdiğinde Ömer :
- Ali miydi arayan?
Zeynep başını salladı.
-Git Zeynep. Sana kötü davranmasına dayanamam.
- Onu da nereden çıkardın?
-Sanki bilmiyor muyuz , biraz sonra odaya girip seni kolundan tutup zorla götüreceğini. O yüzden sen şimdi git. En azından o sahneyi ben görmeyeyim.
Kötü hissetmişti Zeynep. Ali bu kadar gaddar mı görünüyordu dışarıdan gerçekten. Çantasını yavaşça omzuna takıp kafasını diğer tarafa çevirmiş olan Ömere veda etmeden çıkıyordu ki Ömer :
- Bir gün Zeynep. Bir gün bir şey olduğunda seni bir yerlerde bekliyor olacağım. Her ne olursa olsun. Bunu sakın unutma. Ben hep seni bekliyor olacağım.
Zeynep hiçbir şey demeden odadan çıktı. Bu da ne demek oluyordu şimdi. Ne olacaktı ki? Ömer neyi öngörmüştü. Bunlarla kafasını kurcalamak istemedi ve hemen evin yolunu tuttu. Ali'ye de birazdan evde olacağına dair mesaj attı.
Eve girip ışıkları açtığında karanlıkta oturan Ali'yi farketti. Usulca yanına kadar gitti. Ali direk karşısına bakıyordu. Zeynep ise kanepeye oturdu. Biraz böyle sessiz kaldılar. Bu sessizlik Zeynep'i daha da huzursuz etti ve her ne olursa olsun konuşmak istedi:
- Ali ben.. Ben sana haber vermek çok istedim ama şimdiki gibi olmasından korktuğum için...
- Şimdi daha mı iyi oldu peki. Benim bunu başka birisinden öğrenmem daha mı az kızdırdı sanıyorsun beni Zeynep.
- Bir kerede büyütmesen Ali. Bir kerede Zeynep de bir şey biliyordur diyip geçip gitsen.
- Yaaa Zeyneep. O cocuk sana aşık aşık. Sen nasıl gidersin onu ziyarete.
- O kaza geçirmişti ben de ziyaretine gittim hepsi bu. Bunu neden büyütüyorsun?
- Ben büyütüyorum he. Ben bunu bir başkasından öğreniyorum ama büyüten yine benim öyle mi?
- Ali söyleyecektim diyorum....
- Ama söylemedin.
- Söyleyemedim.
Ayağa kalkmıştı Ali. Biraz evin içinde gezip tekrar Zeynep'e döndü. Daha sakın görünüyordu şimdi . Zeynep'in önüne eğilip elini dizlerine koydu. Derin derin iç çekerken :
- Tamam Zeynep. Buna da tamam. Ama bir daha sakın benden bir şey saklama tamam mı? Dünyayı yıkacağımı da bilsen bana her şeyi hep söyle. Söyleki ben söndüğümde kendimi senin dizlerinin önüne atabileyim.
Zeynep tatmin olmamıştı. Aliye derin derin bakarak:
-Senin yok mu Ali?
-Ne yok mu?
- Benden sakladığın bir şeyler hiç mi yok?
Ali kendisine dik dik bakan bu bal rengi gözlere bakakaldı.

HUYSUZ ADAM #wattysWhere stories live. Discover now