Bölüm 54 "Hayat Penceresi"

37.2K 1.2K 35
                                    


Tekrar odalarına çıktıklarında saat epeyce geç olmuştu. Zeynep, bu eve ilk gelişini, Ali'yle yaşadığı tüm anları zihninde tekrar canlandırdı. Ama artık bu anılar onun canını yakmıyordu. Ali'nin sıcaklığıya birlikte tüm o kötü anılar geçmese de tölere edilebilir hale gelmişti onun için. Ağır ağır merdivenleri çıkıyorlardı. Ali, adımlarını Zeynep'e uyduruyordu. O da şaşkındı bu halde olduklarına. Şimdiye kadar hayatına giren herkesi kendine uyduran Ali, şuanda adımlarını bile birine göre ayarlamaya çalışıyordu. Kontrolsüzce hayatına giren Zeynep'in varlığı onu tahmin ettiğinden farklı bir yöne götürmüştü. İlk defa iyiki diyordu. Ne olduysa oldu ama iyi ki oldu.

Odaya girdiklerinde Ali gülümsemişti.Zeynep ise pencereden dışarıya bakmaya başlamıştı.Ali henüz yaktığı odanın ışığını kapattı. Zeynep'in yanından o da pencereden dışarıya bakmaya başladı.Sonra gözlerini yavaş yavaş Zeynep'e çevirdi. Onu izlemek Ali'ye farklı bir haz veriyordu. Saçını düzeltmesi, derin derin düşünürken farkında olmadan dudaklarını büzmesi, iç çekişi... Bunlar herkesin yaptığı sıradan hareketlerken Zeynep'te sanki bir seramoniymiş hisleri uyandırıyordu Ali'nin içinde. Şuanda sanki Ali yokmuş gibi dışarıyı izliyor ve hızlı hızlı gözlerini kırpıyordu.Dışarıdan gelen loş ışık huzmeleri Zeynep'in yüzünde ve köprücük kemiklerine çarpıyor ve sanki buralarda soğuruluyor gibiydi. Derin iç çekişlerinde kabaran göğüs kafesi tekrar indiğinde sanki bir tuvalin hareket ettiği hissi uyandırıyordu Ali'nin zihninde.Zeynep dolgun ve koyu renkli dudaklarını diliyle ıslatıp tekrar eski haline getirdi. Şimdi daha parlak olmuşlardı.Dudaklarını aralayıp konuşmaya başladığında Ali'nin konsantrasyonu bozulmuştu sanki ona kulak kabarttı:

-Sana da çok garip gelmiyor mu?

-Ne garip gelmiyor mu?

-Şuanımız. Şu halimiz.

-Garip gelmiyor ama beklemiyordum seninle böyle olmayı.

Zeynep gözlerini kaldırıp Ali'ye baktı. Loş ışık altında gerçekten bir vampire benziyordu.Kafası hafif eğik gözlerinin içine bakan bu adamın son kelimelerini söylerken gözlerini dudaklarına indirdi ve devam etti:

-Pişman mısın?

-Sence?

-Şuan değilsin gibi görünüyor. Ama sonrasını bilemem.

Ali,Zeynep'e doğru eğildi:

-O ne demek Zeynep?

-Bir keresinde sen demiştin sanki biz hayata aynı pencereden bakmıyoruz diye.

Ali kaşlarını çatıp,Zeynep'le göz teması kurdu.Derin derin baktı gözlerinin içine ve:

- Doğru demişim.

Zeynep Ali'nin iki gözünün arasında gözleri ile mekik çekiyordu sanki bir şey demedi. Ali'nin devam edeceğinden emindi ve öyle de oldu:

-Biz seninle hala aynı pencereden bakmıyoruz hayata.Ama aynı pencereden bakmak zorunda da değiliz.Senin o penceren baktığın ve sevdiğin şeyleri bana anlatıyor olman, benim o pencereyi sevmem için kafi.

-Benim penceremin nereye baktığını biliyor musun peki?

-Bilmiyorum. Ama ben o pencereye bakanın ruhunun nasıl güzel olduğunu biliyorum. O yüzden o pencerenin nereye baktığını bilmesem de o pencereyi seviyorum.

Zeynep derin bir iç çekip:

-Bu pencereden baktığında sandığın kadar güzel şeyler yok Ali. Beni güzelleştiren şeyler yok aslına bakarsan.

-O zaman şöyle yapalım mı ?

Ali, Zeynep'i kendine döndürmüştü. Pencerenin önündeki denizliğe hafif oturur vaziyetteydi. Zeynep'i iki elinden tutmuş, kendine döndürmüştü. Neredeyse aynı boydaydılar şuanda. Devam etti Ali:

-İkimizde pencerelerimizin önünü bir şekilde kapatalım.Şu saatten sonra kendimize yeni bir pencere inşa edelim ikimizinde bakacağı. Hatta sadece ikimizin bakacağı.

Zeynep gülümsemişti. Gözlerini kapatıp usul usul başını salladı.Sonra da başını Alinin omzuna koydu. Ali derin bir iç çekip kollarını Zeynep'in narin vücuduna sardı ve başını hafifçe Zeynep'in başına yasladı:

-Ahh Zeynep.. Benim gönül pencerem...

Zeynep usulca konumunu bozmadan Ali'nin omzunun hafifçe altında kalan yere minik bir öpücük kondurdu.Ali gözlerini kapatmıştı. Derin bir sesle ''Zeyneep''diye inledi. Başını iyice yaslamıştı. Şimdi tek bir vücut olmuşlardı. İkisi de ihtiyacı olan şeye kavuşmuşlardı yani; ''huzura''.Zeynep :

-Alii.

-Efendim.

-Uykum geldi galiba.

- Hadi uyuyalım o zaman.

Zeynep ebeveyn banyosuna girip üzerini değiştirdi. Tekrar odaya geldiğinde Ali'nin henüz tişörtünü giymemiş olduğunu farketti. Hızlıca kıyafetlerinin durduğu valize yöneldi ve Ali'ye sırtını dönerek eşyalarını düzeltmeye koyuldu. Ali ise uykusu gelmiş olan Zeynep'in şuanda neden bunu yaptığına anlam veremeyerek sordu:

-Zeynep sabah yapardın o işi uykun gelmemiş miydi?

-Geeldii. Olsun sen üzerini giyinene kadar ben de bunları halledeyim.

Ali muzur bir sesle:

-Zeyneepp.. Sen yoksa benden utanıyor musun?

Zeynep arkası dönük bir şekilde:

-Hayır Ali . Ne münasebet.

-Neden bana dönmüyorsun o halde?

- İşim var şuanda o yüzden.

Ali henüz giymek üzere olduğu tişörtünü yatağın üzerine bırakıp yavaşça Zeynep'in arkasında durdu ve ona sarıldı.Zeynep irkilmişti. Hızlı nefes alıp vermeye başlamıştı. Sersem bir ses tonuyla:

- Alii üzerini giyinsene üşüyeceksin.

-Ben şuan ısınıyorum zaten Zeynep.

Ali, Zeynep'i usulca kendine çevirmek istedi. Ama Zeynep karşı koyarak devam etti:

-Ama şey Ali üstünü giyinsen olmaz mı?

-Ama ben sana böyle de sarılmak isterim Zeynep. (kulağına eğilip) Ki böyle de sarılacağım çoğu zaman.

Zeynep'in vucudundaki tüm kanlar yanağına hucum etmişti sanki.Bu sırada Ali Zeynep'i kendine döndürmeyi başarabilmiş ve kıpkırmızı olmuş yanaklarını elleri ile okşarken:

-Şu yanaklarının kızarması yok mu Zeynep, seni hep ele veriyor.

Zeynep, Ali'nin yüzüne bakmıyordu.Yine usulca Ali'ye :

-Hadi üstünü giyin.

Ali gülmüştü. iç çekerek:

- Peki Zeynep Hanım. Bu seferlik böyle olsun. diyip bıraktığı yerden tişörtünü alıp tek hamlede giyindi.

Zeynep de hemen yatağın bir kenarından içine girip sözde uyumaya koyuldu.Ali de Zeynep'in olduğu tarafa yönelerek , Zeynep'e:

-Zeynep kayar mısın yatacağım.

-E Ali diğer taraftan girsene yatağa.

- Ben bu tarafta uyumak istiyorum.

-Ama diğer taraf da benim tersime geliyor uyuyamam ki orada.

Ali yine muzur bir sesle Zeynep'e eğilerek:

-Eğer bu tarafta kalmak istiyorsan uyumadan bir şekilde benimle bu tarafta kalabilirsin biliyorsun Zeynep. dedi.

Zeynep başını kaldırıp muzur muzur gülen Ali'ye:

-Şu pencerenin kenarında konuşan Ali'ye bak bir de şu Ali'ye. Tamam geç sen uyu bu tarafta.

Zeynep diğer tarafa doğru kaymıştı.Ali ise gayet keyifle yattı ve tek bir hamleyle Zeynep'i kendine çekip kollarıyla sardı ve sonrada:

-Böyle uyumayı kastetmiştim Zeynep Hanım. Senin aklın nerelerde kim bilir. diyip Zeynep'in konuşmasına fırsat vermedi ve derin bir uykuya daldılar.


HUYSUZ ADAM #wattysWhere stories live. Discover now