Bölüm 56:"İşte Şimdi Olduğu Gibi "

38.8K 1.3K 90
                                    

Sevgili okurlarım,
Yoğun ilginize çok teşekkür ederim. Biraz geç oldu ama beğeneceginizi umduğum bir bölüm ekliyorum. Ve bu bölümü hepinize ithaf ediyorum.
******
Ertesi gün Ali okula gitmemek için bin bir bahane üretiyordu.Ancak Zeynep'in ben o zaman tek başına gidiyorum deyişlerine razı gelemediğinden nihayetinde yola koyulmuştu.
Fakülteye yürüdükleri sırada arkalarından gelmekte olan Pelin onları bir kaç dakikalığına huzursuz etmeye yetmişti. Ali, Zeyneple ayrılacakları sırada Zeynepe :
- Bugün öğle arasında seni bizim çocuklarla tanıştırayım Zeynep. Merak ediyorlar seni.
- Olur . Kafede buluşuruz o halde.
Sözleşerek ayrılmışlardı. Zeynep Ali'nin onu arkadaşları ile tanıştıracak olmasından gayet memnun olmuştu. Bu heyecanla Aslı ile birlikte derse girdiler. Ömeri görememişti Zeynep. Aslı bugün gelmeyeceğini söyledi. Bu konunun üzerinde çok durmadılar. Dersler su gibi akıp geçmişti. Öğle Arası olduğu sırada Zeynep, kafeteryaya girdiğinde Ali ve arkadaşlarından kimsenin olmadığını farketti. Biraz oturup bekledi ancak ne gelen vardı ne de giden. Zeynep daha fazla beklemenin bir anlamı olmadığını düşünerek Aslı ile yemeğe çıktı. Ardından öğleden sonraki derslerine de girdi . Ders çıkışında gözleri Ali'yi aramıştı ancak Ali ortalıklarda yoktu. Eve kendi imkanlarıyla vardığında kapının kilitli olmadığını farketti. İçeri girdiğinde ise salonda ellerini başının içine almış oturmakta olan Ali'yi gördü. Babasına bir şey olduğunu düşünerek yanına hızlıca oturup sordu:
- Ali noldu bir problem mi var?
Ali ani hareketle yerinden kalkmıştı. Yüzü buz kesmişti ve sapsarıydı. Zeynep ona ne olduğunu o kadar merak ediyordu ki. Kendisinin yüzüne bakmayan Ali'ye tekrar sordu:
- Noldu dedim Ali?
Ali bir hışımla konuşmaya başladı:
- Bir de bana ne oldu diye soruyor musun?
Zeynep de ayağa kalkmış, Alinin şu halini şaşkınlıkla izliyordu. Nolmuş olabilirdi ki bir gün içerisinde. Biraz sessiz kaldı ve Ali'nin kendi kendine anlatmasını bekledi. Ancak Ali'nin ağzını bıçak açmıyordu . Bir kere daha sormak için cümleye başladı :
- Ali sana ne olduğunu nereden bilebilirim? Anlatacak mısın?
Ali yüksek sesle :
- Ömer'e evliliğimizden sahte diye bahsetmeni ben anlatacak değilim herhalde. Benden boşanmayı dört gözle beklediğini Ömere mutluluk vaad ettiğini de mi ben anlatayım Zeynep?
Cümle bittiğinde Zeynep hayret etmişti. Ali cümlesini bitirdiğinde gözlerinden ateş çıkıyordu sanki. Ali Zeynep'in bu sessizliğinden ne anlam çıkaracağını bilemedi.Ona yakınlaşıp daha sert bir sesle:
-Bir şey demeyecek misin Zeynep?Zeynep Ali'ye gözleri dolmuş bir biçimde dönerek:
- Bana tüm bunlar doğru mu diye sormuş olsaydın, sana açıklama yapmak için uğraşırdım Ali. Ama sen tüm bunların doğru olduğuna inandığın için daha fazla bir şey söylemek gelmiyor içimden.
Ali sinirlenmişti. Gözü dönmüştü adeta :
- Tam tahmin ettiğim gibi. Yine sen suçsuzsun dimi?
-....
Ali kapıyı çarpıp çıkmıştı evden. Öylece kalakalmıştı Zeynep. Ömer neden böyle şeyler söylemişti ki Ali'ye. Ne çıkarı vardı bu işten? Hem ne ara görüşmüşlerdi bugün okulda bile değildi Ömer? Bu soruların cevaplarını tabiki alacaktı Zeynep. Ama şimdi ne yapacaktı? Ali gitmişti.
*****
Ali öğlen onu durdurup Zeynep ile birbirlerini sevdiklerini anlatan Ömeri oracıkta öldürmediğine hala şaşırıyordu. Nasıl olurdu bu? Zeynep gerçekten Ömer'e aşık olabilir miydi? Kendisine olan soğukluğunun sebebi de bu muydu yoksa? Nasıl öğreneceğini bilemiyordu Ali. Kendini bir gece kulübünün önünde bulmuştu. İçeriye daldı ve o kalabalığın içerisinde kendine bir yer bulup bir içki istedi. Ardından bir tane daha ve bir tane daha. O böyle ard arda içmeye devam ederken aynı mekanda bulunan Pelin'in arkadaşı Ece de Ali'yi farketti. Yine Pelin ile kavga ettiğini düşünerek hemen lavaboya gidip Pelin'i aradı:
- Pelin Naber?
- Eh işte sen?
- Valla ben iyiyim de seninki hiç iyi görünmüyor. Naptınız kızım yine kavga mı ettiniz? Çocuk demliğe döndü burada?
Pelin şaşırmıştı. Olduğu yerde ayağa kalkıp :
- Kiiimm? Ali mi?
- E başka seninki mi var Pelin. Allah Allah tabiki o.
- Siz nerdesiniz şimdi ben hemen geliyorum.
Ece mekanın adını vermişti. Pelin içerisinde en çekici göründüğü kıyafetlerini giyip yola çıkmıştı bile. Biraz sonra içeri girdi. Ali'yi bulması biraz vaktini almış olsada hemen bir içki de o istedi ve Ali'ye yakınlaşarak
-Sen de mi buradasın Ali Bey?
Ali gözlerini yarım açarak:
-Buradayım nolmuş?
- Ne bileyim sen artık evli bir adamsın buralarda işin olmaz diye düşünmüştüm.
- Evli mi ahaha sahte evli diyecektin heralde?
Pelin'in gözleri fal gibi açılmıştı:
- Ne? Sen ciddi misin?
- Öyle diyor ya Zeynep Hanım.
-Neyse boşver Zeynep'i hadi bana gidelim. Çok içmişsin zaten.
Ali'nin kolunun altına girmişti. Hemen bir taksiye bindiler. Biraz sonra Pelin'in evine gelmişlerdi bile. Pelin ışıkları yaktığında Ali çoktan koltuğun üzerine yığılmıştı bile. Pelin Ali'nin yanına oturdu. Ve sormaya başladı:
- Demek evliliğiniz sahteydi he.
Ali yarı sersem haldeydi zaten:
- Sahte.
- Biliyordum Ali. O kızla senin olmanın mümkün olmadığını biliyordum.
Ali koltuğa oturmuştu. Neredeyse dip dibelerdi. Pelin bayık bakışlarla Ali'yi etkilemeye çalışıyordu. Ali ise sadece Pelin'e bakıyordu öylece. Ali'nin ise içinde çok büyük bir öfke vardı Zeynep'e karşı. Kendisine karşısında kur yapan Pelin her ne kadar gözüne tiksinç de gelse ona derin derin bakıyordu. İçinde oluşacak olan minicik bir kıpırtı Ali'yi Pelin'in kollarına atacaktı. Ama Pelin daha hızlı davrandı ve Ali'yi öpmeye başladı. Ali suan hiçbir tepki vermiyordu. Karşılık vermeye çalıştığı sırada gözünün önüne Zeynep geldi. Kendisini omzundan minicik öpüşü. Sert bir şekilde itti Pelin'i. Pelin ise arsız bir şekilde :
- Hadi ama Ali. Sanki hiç yapmadığın şey beni öpmek. Seni bağlayan bir şey yok anlasana.
Ali'nin tekrar dibine dibine girerek:
- Seni bu dünyada tek seven benim, unuttun mu? Bu hep de böyle kalacak.
Ali şimdi daha da öfkelenmişti. Kaşları çatık bir şekilde hızlı adımlarla hiç bir şey söylemeden evden çıkıp uzaklaşmaya başladı.
****
Zeynep salonda koltuğun üzerinde Ali'yi beklerken uyuyakalmıştı. Ali'yi beklemek uzun zamandır yapmadığı bir şeydi. Hiç yanından ayrılmak istemeyen bu adam bir anda uzaklaşıvermişti ondan. Hem de saçma bir sebep yüzünden. İşte tüm bunları düşünürken uyuyakalmıştı Zeynep.
Gecenin ilerleyen saatlerinde uykusunun derinliklerinde iken kapının dışarıdan zorlanma sesiyle açtı gözlerini. Önce çok korkmuştu ama sonra kapı dürbününden bu kişinin Ali olduğunu görünce büyük bir mutlulukla açtı kapıyı. Ali yere yığılmıştı bu sırada kapı kasasına başını yaslamış ketum bir surat ifadesiyle Zeynep'e dikmişti gözlerini. Zeynep de dizlerini yere koymuş Alinin yanına eğilmişti. Panik bir şekilde:
- Ali senin bu halin ne böyle?
Bunu söyledikten hemen sonra Ali'nin gözlerine bakmıştı. Tıpkı eskisi gibi kendisine soğuk bir tavırla bakıyor olması yüreğini acıtmıştı Zeynep'in. Sonra onu kaldırmak istedi. Tam bu sırada Ali net bir ifadeyle:
- Beni neden sevmiyorsun Zeynep?
Zeynep tekrar kafasını kaldırıp Alinin yüzüne bakmıştı. O da ne demekti şimdi. Bunu neye dayanarak söylüyordu. Ali devam etti:
- Ben senin hayalini bir an bile gözümün önünden atamazken sen nasıl başka bir adamla mutluluk hayali kurarsın?
Zeynep'in gözleri dolmuştu. Usul bir sesle :
- O da ne demek Ali? Sen böyle bir şey olduğuna nasıl inanırsın.
Ali ayağa kalkmaya çalışıyordu şimdi. Ancak çok başarılı değildi Ali bu konuda Zeynep de hemen ayağa kalkarak onun koltuğunun altına girdi ve evin içine bu şekilde girdiler.Ali Zeynep'in saçlarını kokluyordu derin derin nefes alıyordu. Bir yandanda :
- Sen bu kokuyu ben hariç başka biriyle nasıl paylaşmayı düşünürsün Zeynep? Diye veryansın ediyordu. Zeynep'in de artık kan beynine sıçramıştı. Kafasını kaldırıp sert bir ifadeyle:
- Ali sen bana sormadan, anlamadan dinlemeden nasıl inanırsın buna. Benim seni istemedigimi de nereden çıkardın. Seni istemesem seni sevmesem benim senin evinde işim ne? Neredeyse bir nefeste söylemişti bunları.Cümlesi bittiği sırada tam nefes alacaktı ki Ali Zeynep'in yüzünü avuçlarının içine alarak dudaklarını öpmeye başlamıştı bile. Zeynep'in kendisine ait olduğunu kanıtlar gibi öpüyordu onu. Zeynep'in Ali'yi durdurmaya gücü yetmiyordu. Ali aşkla değil hırsla öpüyordu onu. Zeynep korkmuştu onun bu hırslı halinden. Onu durdurmaya çalışıyordu ama mümkün değil gibiydi. Ali bu hırslı öpüşlerini Zeynep'in boynuna taşıdığı sırada nefes nefes kalmış olan Zeynep:
-Ali dur! Dur lütfen dur. Diyordu. Ama Ali alkolün de etkisiyle asla bu cümleleri anlayabilecek halde değildi. Deli gibiydi Ali. Zeynep'in sadece kendisine ait olduğunu hissetmesi için onu sonsuza kadar öpebilirdi. Zeynep Ali'nin yüzüne bakmaya çalışıyordu. Başıyla boynunu sıkıştırıp onu uzaklaştırmak istediği sırada Ali hırsla tekrar başını aynı yere sert bir hamleyle yerleştirip öpmeye devam ediyordu. Zeynep Ali'nin yüzünü avuçlarının içine almayi başarmıştı. Onun çenesine alnını dayayıp biraz nefes aldıktan sonra. Başını kaldırıp Alinin gözlerinin içine bakmak istedi. Ali neredeyse sakindi artık. Ama Zeynep'in bu durdurmalarini kendi içinde onu istemedigine yoruyordu her zamanki gibi. Zeynep ise gözlerine bakmaya devam ederken dudaklarından cümleler dökülüyordu :
- Ben seni seviyorum Ali. Benim senden başka sevebileceğim bir kişi daha yok. Bunu bil artık. Ben seninim sen beni istemeyene git diyene kadar.
Alinin gözünden yaş gelmişti. Zeynep baş parmağıyla o yaşı sildi ve gözyaşı damlasının son geldiği yeri parmaklarının ucuna kalkarak öptü. Kendisinin de gözlerinden yaşlar akıyordu. Alnını tekrar Alinin çenesine yerleştirdiği sırada konuşmaya devam etti:
- O yüzden beni böyle hırsla öpmene gerek yok Ali. Beni öpmek istiyorsan da aşkla öp. Dediği sırada Ali Zeynep'in alnına uzun bir öpücük konduruyordu. Zeynep de gözlerini kapatarak:
- İşte şimdi olduğu gibi.. Dedi.
Ali, yutkunduktan biraz sonra şöyle dedi:
- Seni her zaman öpemeyecek olsam bile hep bu aşkla sevmeye devam edeceğim Zeynep şimdi olduğu gibi.

HUYSUZ ADAM #wattysTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon