Bölüm 4

70.8K 4.1K 792
                                    

On günde dördüncü bölümü yayınlatan oylarınızı ve yorumlarınızı yerim! (fjfjğfkqğ :D)

Ne kadar motive ettiğinizi bilemezsiniz <3

Geçen bölümlerin oylarına bakaraktan 80 yıldız gelir mi diye sorsam fazla mı uçmuş olurum ki? Bir deneyelim mi? *-*

Keyifli okumalar :)

*

Ertesi sabah annemlerle kahvaltı ettikten sonra kahvemi içmek adına kafenin yolunu tuttum. Dün günün geri kalanını Sena'nın da desteğiyle Sarp'ı boğazlamadan atlatabilmiş, akşam oldukça asabi bir şekilde eve ulaşmıştım. Muhtemelen yaşadıklarımı ve zorla içine atıldığım durumu sindirmem için zaman tanıyan ailem bana hiç bulaşmamış, günümün nasıl geçtiğini dahi sormamışlardı. İyi de yapmışlardı. İnsanların beni kızdırdıklarını anladıktan sonra gelip şirinlik yapmaları beni daha da agresifleştirmekten başka bir işe yaramıyordu çünkü.

Taksinin ücretini ödeyerek araçtan indim ve kafeme doğru hiç olmadığı kadar çekingen adımlarla ilerledim. Küçük mekanımda ben hariç üç kişi çalışıyordu. Müjgan abla ve Aykut amca, bir de İrem. Rahat bir tarzı olan beni bugün ilk kez topuklu ayakkabılar ve özenle yapılmış saçlarla göreceklerdi. Yüzümdeki boya ve badanayı saymıyordum bile. Onların karşısına böyle çıkmak bile benim için rezalleti. Neyseki onlara bu halimi açıklamak durumunda kalmayacaktım. Zira onlar dayımın başka alanlarda da tecrübe toplamamı istediği için bir şirkette asistanlık yapmaya başladığımı düşünüyorlardı. Kısmen doğruydu da, sadece bu görevin altında yatan gerçek sebepleri bilmiyorlardı. Benim egolu bir insan olmadığımı bildiklerinden kendi işimin patronluğundan bir başkasının asistanlığına geçiş yapmamı pek yadırgamamışlardı.

Derin bir nefes aldım ve mavinin tatlı bir tonuna ev sahipliği yapan Güneş tabelasının altındaki kapıdan içeri girdim. Bakışlarım içeride gezinirken sabah telaşının buraya da uğradığını görmem uzun sürmedi. Kendi halinde küçük bir mekan olsa da, seveni çoktu. Her sabah işe gitmeden önce kahvesini almaya gelenler, öğle arasında kendine tatlı izni verenler, ya da iş çıkışı ailesine tatlı sürprizler yapmak isteyenler soluğu burada alırdı. Ayrılığın ne kadar olacağını bilmiyor ve Güneş'i şimdiden özlüyordum.

''Ooo.''

İşittiğim tanıdık sesle bakışlarımı yan tarafıma doğru çevirdim. Karşımda Müjgan ablayı görmemle gülümserken, ''Günaydın,'' diye mırıldandım.

''Günaydın,'' diye karşılık verdi.

Gözlerimizle sessizce anlaşmışız gibi tezgaha doğru ilerledik. Müjgan abla tezgahın ardına geçerken, ben de tezgahın önündeki taburelerden birine yerleştim. Normalde bu tabureye oldukça rahat bir şekilde otururken, şimdi eteğimi çekiştirip durmak sinirlerimi bozmuştu. Seslice ofladım ve bakışlarımı karşımdaki kadına çevirdim. İrem henüz öğrenci olduğu için derslerinden arta kalan zamanlarda burada oluyordu. Bu yüzden henüz gelmemiş olduğunu biliyordum. Onu es geçerek, ''Aykut amca?'' dedim sorarcasına.

''Mutfakta, yeni bir tarif üzerinde çalışıyor dünden beri.''

Sırıtmadan edemedim. Tezgahtaki tüm leziz tatlıların ardında Aykut amcanın sihirli parmakları yatıyordu, İrem ve Müjgan abla ön tarafta müşterilerle ilgilenirken, Aykut amca Güneş'in mutfağındaki gizli hazineydi.

''Sabahın bu vaktinde mi?''

''Onun için zamanın bir anlamı mı var sanki?''

Soruma karşılık olarak aldığım soruyla başımı belli belirsiz sallayarak kıkırdadım. Benim yerime bakacak olan kadının adını öğrenmiştim. Pelin adında, benden biraz büyük bir fırsatçıydı. Fırsatçı, çünkü işimi ele geçirdi!

Sahte Bela (Tamamlandı)Where stories live. Discover now