Bölüm 19

54.4K 3.4K 466
                                    

180'i  gördük hemen geldik!

Yeni bölüme kadar hedefimiz 185 olsun, ben de size perşembe  akşamı yeni bölüm yollamaya çalışayım inşallah. (Öncesinde beklemeyin,çünkü ben de bayram tatilini hak ettim benceffjefw *_*)

Şimdiden sevdiklerinizle birlikte mutlu, neşeli, hayırlı bayramlar diliyorum <3

Keyifli okumalar :)

*

Ertesi gün normalinden çok daha enerjik bir şekilde uyanmış ve şirketin yolunu tutmuştum. Bu göreve başlarken bana o şirkete bir gün bu kadar motivasyon yüklü bir şekilde gideceğimi söyleseler muhtemelen kahkahalarla gülerdim. Oysa dün oldukça eğlenceli geçen günün ardından bugün Sarp'ı bezdirmeye devam etmek için sabırsızlanıyordum.

Bugün biraz daha rahatça yaptığım kahvaltının ardından evi terk ederek şirkete ulaştım. Sadece bugün boyunca bana ev sahipliği yapacak odanın kapısını açarak içeri girdiğimde, karşımda gördüğüm Sarp ile bir an afalladım. Görünen oydu ki, ondan önce burada olmaya alışmış, şimdi onu burada görünce şaşırmıştım.

Karşımdaki adama uzaylı görmüş gibi bakmayı bıraktım ve, ''Günaydın,'' dedim.

''Günaydın,'' dedi Sarp. Dün onun için hazırladığım masaya oturmuş telefonunu kurcalıyordu. Beni fark edince telefonunu elinden bırakmasıyla yüzüme sinsi bir ifade yerleştirdim ve, ''Erkencisin,'' dedim sesimdeki memnuniyeti gizleyemerek.

Sarp zoraki bir şekilde sırıttı. ''Ya.''

Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı salladım ve aslında Sarp'a ait olan koltuğa doğru ilerlerken, ''Güzel mi erken gelmek?'' diye sordum.

Bugün asistanım rolünü üstlenen adam sesli bir nefes aldı. Oturduğu yerden kalkarak ellerini ceplerine daldırdı ve yüzüne alaylı bir ifade yerleştirerek, ''Alt tarafı on beş, bilemediniz otuz dakika fark var aramızda,'' dedi bilmişçe.

Bunun ne anlama geldiğini biliyordum. Bana erken gelmiş olmasının bir sorun olmadığını, yine ve yine bu tarz şeyleri dert edenin bir tek ben olduğumu gözüme sokmaya çalışıyordu. Yine de bozuntuya vermedim ve hafif bir gülümseme takınarak, ''Abartılacak bir şey değil, diyorsun?'' dedim sorarcasına.

İmalı bir gülümsemeyle, ''Aynen öyle,'' dedi. ''Ama sanırım siz abartmayı seviyorsunuz.''

Patronluktan sıyrıldığından beri daha çok gülümsüyor bu adam.

''Olabilir,'' diye mırıldandım hem iç sesime hem de Sarp'a yanıt olarak. Dünden beri biraz daha gülümsüyor olabilirdi. Ama onunla işim bittiğinde de böyle bilmişçe sırıtabilecek miydi bakalım?

Sesli bir nefes aldım ve çantamı masanın kenarına bırakırken, ''Kahvemi alabilir miyim?'' diye sordum Sarp'ın aksine oldukça kibar bir tonda.

Sarp rahatını hiç bozmuyormuş gibi dursada birbirine bastırdığı dişlerinin görebiliyordum. Sözlerimle başını olumlu anlamda salladı ve, ''Tabii,'' diyerek odadan çıktı.

Patronum olacak adamın yokluğunda dün üzerinde çalışmaya başlayıp bitiremediğim işleri kucaklayarak Sarp'ın yayıldığı toplantı masasına taşıdım. Hafta sonumu da burada geçirmek gibi bir niyetim yoktu ve her şeye rağmen, bugünün devamı boyunca da Sarp'ın burnundan getirmeye kararlı olsam bile onun işlerinin aksamasına fırsat tanımayacak kadar anlayışlı ve olgun bir yanım da vardı. Bu yüzden en azından işler konusunda ciddiyetimi korumalıydım.

Geri kalan zamanda nasıl olsa bıktırırsın değil mi adamı?

İç sesimin bu sözleriyle sinsice sırıttım. Bu sırada kapı açıldı ve içeri elinde bir kahve kupasıyla birlikte Sarp girdi. Kapıyı ardından kapatarak bana doğru döndüğünde hemen karşısında oturacak şekilde yerleşmiş olan bana garipseyen gözlerle baktı ve, ''Ne yapıyorsunuz?'' diye sordu.

Sahte Bela (Tamamlandı)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu