Bölüm 20

56.5K 3.8K 463
                                    

Bildirim almayanlar için güncelleme.

Ben bölümü bugün erkenden hazır etmiştim, yıldızlar gecikti. Ben kazandım ffjwğew :D

Hedefimiz yine 185 yıldız olsun, ama bu kez daha hızlı gelmelerini bekliyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hedefimiz yine 185 yıldız olsun, ama bu kez daha hızlı gelmelerini bekliyorum. Zira ben yeni bölüme bu gece başlayabilirim hani ;)

Ve dikkat: Gelen birkaç yorumdan ötürü açıklık getirmek istedim; daha uzun bölümler yazmayı düşünmüyorum arkadaşlar. Zaten haftada iki bölüm, hatta ilginize göre daha fazlası bile geliyorken maalesef daha fazlası elimden gelmez. Bölümleri daha uzun tutarsam şimdi olduğu gibi sık sık bölüm paylaşamam. Bu kadar kısa aralıkla yeni bölüm geliyorken bölüm uzunlukları gayet iyi bence, bana da acıyın hani jfıewp :)

Bunu da söylediğime göre haydi keyifli okumalar :)

*

''Işıl? Işıl, uyan.''

Uykumla aramı açmaya yemin etmiş sesler işitiyordum. O sesler acımasız pençeler gibi omuzlarıma yapışmış, beni saklandığım o dünyadan çekip geri getirmeye çalışıyordu. Oysa saçlarımda hissettiğim dokunuşlar kesinlikle korkutucu pençeler değil, incitmekten kaçınan kibar parmaklardı. Babam beni uyandırmak istediği zamanlarda hep nazikçe, saçlarımı okşayarak uyandırırdı. Babam. Babam mı buradaydı? Eğer öyleyse rüya görüyor olmalıydım.

Rüya görüyor olma ihtimalim henüz uykuda olduğum hissini vererek rahatlamama neden olurken, burnuma doluşan güzel kokuyla da neye inanacağımı bilemedim. Rüyamızda koku alabiliyor muyduk ki? Cevabı neydi bilmem, ama aklıma yatan bir açıklama bulamadan bir kez daha aynı sesi işittim.

''Işıl,'' dedi o ses. Bu sesin sahibi aynı zamanda acımasız pençelerin mi, yoksa nazik dokunuşların sahibi miydi ayırt edemiyordum.

''Hmm?'' diye mırıldandım öfkeyle. Uykuma tutunmak git gide zor bir hal alırken istemeyerek de olsa gözlerimi aralamam an meselesiydi. Yavaş yavaş nerede olduğum da zihnime akın ederken, uyanma aşamasında oldukça huysuzlaşan benliğim saçlarımda gezinen ellere tahammül edemiyordu.

''Hadi güzelim.''

Kulaklarımı dolduran sözlerle hışımla gözlerimi açtım ve yattığım yerde huyszuca kıpırdandım. ''Nerden güzelin oluyorum ben senin hadsiz!''

Saçlarımdaki eller birden geriye çekildi. Karşımdaki bakışların sahibiyse gülse mi ağlasa mı bilemedi sanki. Beni ise bir şaşkınlık ele geçirdi. Sanırım karşımda kaybettiğim babamı görsem bile bu kadar afallamazdım. Nedendir bilmem, gözlerimi açar açmaz Sarp'ı görmeyi beklemiyordum.

İtiraf et baya güzel.

''Aa Sarp Bey,'' diye mırıldandım şaşkınlığımı saklamak konusunda beceriksiz olarak.

Sarp hafifçe doğrulmamla boğazını temizledi. Gülecek gibi olan ifadesini hızla gizledi ve dudakları düz bir şekil alıp, yüzündeki ifade daha ciddi bir hale bürünürken, ''Nihayet,'' diye mırıldandı.

Sahte Bela (Tamamlandı)Where stories live. Discover now