Bölüm 25

55.7K 3.3K 338
                                    

Biz geldik! Ama üzdünüz, cidden üzdünüz. Kaç gündür sizi bekliyor bu bölüm. Niye bekletiyorsunuz jgieji

Hedefimiz yine +220 yıldız olsun. Ama bu kez daha çabuk ulaşalım hedefe, bölüm alıştığımız gibi çabuk gelsin. Bekletmeyin bizi yahu! :)

Keyifli pazarlar ve keyifli okumalar diliyorum. <3

*

Hoşlanıyormuşmuşmuşum!

Güleyim bari!

Gül, gül. Çünkü gerçek.

Aynadaki yansımama acıyan gözlerle bakarken iç sesime hak vermekten başka da bir şansım yoktu. İnkar edemezdim. Çünkü daha beş dakika önce kendi içimde, kendi kendime kabul etmiştim hislerimi.

Karşımdaki Defne'nin gözleri dehşetle açılırken, ''Sakin ol,'' diye mırıldandım kendi kendime. ''Alt tarafı hoşlantı. Aşık olmadığın sürece sorun yok. Hoşlanacak başkasını bulursun.''

Oysa bu sözlerime kendimi inandırmak oldukça zordu. Hoşlanacak başka adam bulunuyordu madem, baştan niye bulmamıştım? Piyango anca Sarp'a çıkmıştı.

''Off!''

Ellerimi lavabonun iki yanına yerleştirerek gözlerimi tekrar aynadaki yansımama çevirdim. Herkesin girebileceği bu alanın kapısını kilitlemiş, Sarp'a kahve götürme işini erteleyerek kendimi lavaboya kilitlemiştim. Ne Sarp'ın beni bekliyor olduğu, ne de kapının önünde bir kuyruk oluşarak, kapının niye kilitli olduğunun sorgulanacak olduğu pek umurumda sayılmazdı. Benim problemim çok daha büyüktü. Resmen Sarp'dan hoşlanıyordum!

Derin bir nefes aldım. Karşımdaki yansımanın gözlerine derince baktım ve gördüğüm kişiye güç vermeye çalıştım. Ne vardı yani hoşlanıyorsam? Eminim çoğu iş yerinde oluyordu böyle şeyler. Bana olmasa iyiydi evet, ama olmuştu işte ne yapayım?

Sende de kalp var sonuçta.

''Var tabii,'' diye mırıldandım. ''Kalp var bende.''

Duruşumu dikleştirdim. Bazı duyguların farkına vardım diye aptala bağlayacak değildim. Gözlerimi bir an olsun aynadaki Defne'den ayırmadım ve, ''Kendine gel,''dedim. ''Sen Defne Akkaya'sın!''

İçime Firdevs Hanım kaçmış gibi konuşmaya devam ettiğim takdirde muhtemelen bu sözlerin ardından bir aptallık etme gelecekti. Doğruydu. Kendime gelmeliydim. Hoşlanmayı nasıl başardıysam hoşlanmamayı da başarabilirdim.

Evet, aptallık etmek. Hoşlanmaya devam et.

Karşı tribünün vazgeçilmez taraftarı olan iç sesimi duymazdan geldim. Hoşlanmayacaktım. Aşık hiç olmayacaktım!

Aşk diyorsun?

Ellerimi saçlarımdan geçirdim ve bir kez daha seslice ofladım. Cidden ne yapacağımı bilmiyordum. Ya bu hoşlantının ardından gerçekten aşk gelirse ne yapacaktım? Daha kötüsü, ya Sarp beni severse ne olacaktı? Resmen onu kandırıyordum. Ya hislerimize karşı koyamaz, birbirimize açılarak aramızda bir şeyler başlatsak ne olacaktı? Bir gün her şeyi öğrendiği takdirde cidden dizilere dönecektik!

Korkmuyordum birini sevmekten. Ya da birinin beni sevmesinden. Ama Sarp olacak kişi değildi. Yanlıştı. Benim onu sevmem yanlıştı, onun beni sevmesi daha büyük bir yanlış, hatta bir felaketti. Zira bir gün her şeyi öğrendiği takdirde gözünde pis bir yalancıya dönüşecektim. Oysa ben bir yalan değil, sahte bir asistandım sadece. Kimliğim hariç her şey, tüm duygularım gerçek olacak, ama onun öfkesinden gözleri öyle kör olacaktı ki, bunu göremeyecekti.

Sahte Bela (Tamamlandı)Where stories live. Discover now