-Şimdi anlatıyorum dinle. -Hadi hadi anlat dinliyorum. -Bak şöyle oldu. Siz şimdi dans etmeye başladınız ya o da bana biz de dans edelim mi diye sordu. Ben de olur dedim. Sonra biz dans etmeye başladık. Böyle biraz dans ettik. Tam ben cesaretlendim onu sevdiğimi söylecektim ki o bana aşık olduğunu söyledi. Bunu hiç beklemiyordum aslında. Ben söylediğimde sadece arkadaş olduğumuzu söyleyeceğini sanıyordum. Ama işte bunlar gerçekleşti. Şu an kalbim çok hızlı atıyor. -Ayyyyyy. Çok tatlısınız. Şimdi siz sevgilimi oldunuz? Ama biliyorsun ki bu bize yasak. Ya da düşündüm de amaaan boşver Bay Yang'ın haberi bile olmaz. -Öyle mi düşünüyorsun. Ben de çok korkuyorum aslında. Ne yapsam acaba? -Bence şimdilik söyleme yoksa bizi bir daha böyle tatillere göndermez. Ama eğer bir şekilde öğrenirse anlatırsın. Bence gizli gizli sevgililerimizin olmasına izin verir. Yani izin verir, değil mi? -Off ne yapacağım ben. Tamam Bay Yang'a bir şey söylemeyeceğim. Belki de hiç haberi bile olmaz. Ama unutma bu aramızda sır olarak kalıcak tamam mı? -Tamam. Zaten başka kime anlatabilirim ki? -Lisa sen çok iyi bir arkadaşsın. Konuşmamız bittiğinde birbirimize sarıldık. Sarılmamız bittiğinde aslında ne kaar yorgun olduğumuzu anladık. Hemen pijamalarımızı giydik ve derin bir uykuya daldık. Sabah uyandığımda daha çok erkendi. Ama uyandığım için geri uyuyamadım. Yatağımdan kalktım ve üstüme spor kıyafetlerimi giydim. Her sabah spor yapmak beni rahatlatıyordu. Dışarı çıkıp yürüyüş yapmaya başladım. O sırada kulaklığımda müzik çalmaya başladı. Bu şarkı I Need U'ydu.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Jungkook'un sesi beni gerçekten rahatlatıyordu. Böyle birkaç BTS şarkısı dinledim. Sonra karşı taraftan Jungkook'un bana doğru yürüdüğünü gördüm. Onun da kulağında kulaklık vardı. Sesi çok fazla açıktı ki beni fark etmedi. Kulağında çalan müziği duydum. Bu Whistle'di.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Hem de tam benim söylediğim kısım çalıyordu. Yüzüm kızardı ve yürümeye devam ettim. O sırada yönünü değiştirip benim arkamdan yürümeye başlayan Jungkook'u fark etmedim. Odaya yürürken bir görevli gelip bir broşür verdi. Broşürde saat 13:00'de tropikal masaj olduğu yazıyordu. Oraya gitmeliydik. Rahat bir öğle geçirmek istiyordum. Odaya gittim ve Rose'ye söyledim. - Bu çok güzel bir fikir. - Bencede. - Sadece ikimiz varız değil mi? - Elbette sadece biz varız Rose. - Tamam sadece dalga geçiyordum.
Masörler odaya geldiğinde onlardan gelen hindistan cevizi kokusu beni uyuşturmuştu. O kadar güzel bir şekilde masaj yapıyorlardı ki orada uyuya kalacaktım. Bu tatilin ikinci günü ve şimdiden harika. Masaj olurken Rose telefonuna bakıyordu. Jimin ile mesajlaşıyordu. Çok tatlı bir çift olmuşlardı.
Masajdan sonra yatağa yattım ve kocaman televizyonu açtım. Harika kanallar vardı. Masada bir kağıt gördüm. Bu oteldeki restoranların bir listesiydi. Listede; •Japon Restoranı •İtalyan Restoranı •Amerikan Restoranı vardı. Akşam Japon restoranına gitmeliydik. Orada müthiş yemekler oluyordu. Rose'ye söyledim ve bu fikri çok güzel buldu. Jimin ile Jungkook'a mesaj attım. Onlarda fikri onayladı. Biraz kestirmek istedim. Yatağa yattım. Tam uykuya dalacağım.....
