19.Bölüm✨/ Kızarmış Tavuk🐔

405 24 23
                                    

Lisa

Kapıyı çarparak odasından çıktım. Niye bana hiçbir şey söylemiyordu? Bu duruma içimden çok kızıyorum. Gittiğim yıllar içinde ne olmuş olabilir ki? Aha şimdi de gerçek ofisimin nerde olduğunu bilmiyordum. Hatta ben nerdeydim acaba? Etrafıma bakındım ve hala ofisinin önünde durduğumu fark ettim. Hemen yanımda birkaç tane çalışan birbirleriyle fısıldaşıyordu.
- Pardon bana Hukuk Bürosunun yerini söyleyebilir misiniz? (Lisa)
Bir anda hepsi konuşmayı bırakıp bana baktılar. Hepsi sanki bir şey yapmışım gibi bakıyordu. İlk günden böyle olaylar olur mu ya?!
- Ha. Haaa. Şuradan 2 kat aşağı inin koridorun sonunda solda. (Personel)
- Teşekkür ederim. (Lisa)

●●●

İşimin ilk günü olaylardan sonra baya güzel geçmişti. İlk günüm olduğu için herkesten sonra çıkmıştım ve arabamı da bir işi için arkadaşıma vermiştim. Ama bu yaptığım iyilik şimdi pek de akıllıca durmuyor. Çünkü ortalıkta ne bir otobüs ya da taksi vardı.

●●●

-Off. Niye ben bunları yaşıyorum.

O sırada tam önümde siyah bir porche durdu.

Bu neydi şimdi? Arabanın camı aşağı doğru indi ve

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu neydi şimdi? Arabanın camı aşağı doğru indi ve... Aha ŞAKA YAPIYOR OLMALISINIZ!!!
-Hadi atla seni evine bırakırım. (Jungkook)

- Teşekkür ederim Bay Jeon ama arkadaşım beni almaya geliyor. (Lisa)
- Lisa gecenin 2'sinde arkadaşın seni almaya mı geliyor? Çok yardımsever biriymiş.
- Iıııı. Evet öyle denebilir...
- Bence yalan söylemeyi bırakta arabaya bin.
Başka bir seçeneğim yoktu. Arabaya bindiğim an bir koku burnumdan girip beynime kadar vurmuştu. Bu yoksa... KIZARMIŞ TAVUK!

Yavaşça kafamı arkaya çevirip bir paket kızarmış tavuğu görmemle beraber yutkundum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yavaşça kafamı arkaya çevirip bir paket kızarmış tavuğu görmemle beraber yutkundum. Evet sabah kahvaltısından beri bir şey yemedim. Jungkook'a dik dik bakmaya başladım.
- Evet yiyebilirsin. Ama söyliyim ac... (Jungkook)
İlk cümleyi duymamla beraber  kızarmış tavuğa resmen balıklama atladım. İlk ısırığı almamla beraber ağzımın içinde sanki acı sos dökmüşler gibi yanmaya başladım.
- Acılı tavuk aldığımı söylemiş miydim. Hihi. (Jungkook)
- MANYAK MISIN SEN? AĞZIM YANIYOR! SU VER HEMEN! (Jungkook)
- Tamam tamam sakin ol. Al işte su.
Bana suyu uzattığında hemen elindeki suyu kaptım ve içmeye başladım. Bir saniye bu iğrenç tat ne böyle ve işte o sırada olan oldu. Ağzımdaki suyu direkt Jungkook'a nişanlamışım gibi onun üzerine püskürttüm. 
- BU NE YA!
Suyun ambalajında baktım ve üzerinde çilekli su yazıyordu. Vay be insanlar neler neler yapıyor. O sırada yanımda sinirden köpüren patronuma döndüm. Tamamıyla işlenmiş durumdaydı.
- LİSAAAAAAA!
- Ben. Eeeeee. Çok özür dilerim. Gerçekten. Bilmeden oldu. Ama bir şey sorabilir miyim? Hangi akılla çilekli su aldınız?
- ŞEKERLİ ŞEYLER İÇMEYİ SEVİYORUM TAMAM MI.
- Ben gerçekten özür dilerim.
- Tamam tamam. Bana evinin adresini söyle hadi.
- Peki...

●●●

- Beni bıraktığınız için teşekkür ederim. Bay Jeon. Peki siz böyle eve gidebilecek misiniz? Yani üstünüz tamamen ıslandı.
- Lisa yoksa beni eve mi davet etmeye çalışıyorsun?
- Hayır. Alakası bile yok. Ben sadece işimin ilk gününde patronuma iyi davranmaya çalışıyorum. Çünkü siz benim patronumsunuz.
Son sözcüğümün üstüne basa basa söylemiştim. Çünkü onla benim sadece patron ve çalışan ilişkimiz olabilirdi. Başka bir şeyin olmasına izin veremezdim.
- Peki o zaman. Arabayı nereye park edebilirim. (Jungkook)
- Burda kalsın. Çalışanlar sizin için park eder. (Lisa)
Arkamı döndüm ve eve yürümeye başladım. Arkamdan kapı kapanma sesi geldi ve o da eve doğru yürüdü. Kapıyı hizmetçiler açtı ve ikimizde içeri girdik.
- Hoşgeldiniz Lisa Hanım. (Hizmetçiler)
- Bana hemen bir takım erkek kıyafeti bulun. (Lisa)
- Hangi beden olsunlar. (1. Hizmetçi)
Jungkook'a dınsüm ve... Vay be fitliğini hiçbir şekilde kaybetmemiş. Dur bir saniye.  Lisa kendini topla. İyisin tamam tamam.
- Hmm. (Lisa)
Hizmetinin kulağına eğildim ve fısıldadım.
- Sehun'un kıyafetlerinden getirin. Tamam mı? (Lisa)
- Tamam Lisa Hanım. (1. Hizmetçi)
Önümde eğildi ve bizden uzaklaştı.
- Kıyafetler gelirken bir şeyler içmek ister misiniz Bay Jeon. (Lisa)
- Olur aslında ya. Kırmızı şarabın var mı.
- Olması lazım. Bize bir tame de en yenisinden şarap getirin.
- Hemen Lisa Hanım. (2. Hizmetçi)
- Buyrun bu taraftan salona geçelim Bay Jeon.

Jungkook

Burası nasıl bir evdi böyle. Yüksek duvarlar, görkemli mobilyalar ve hizmetçiler. Burası benim evimden bile büyük olabilirdi. Yok ya biraz abarttım benim evim daha büyüktü ama bu da küçük bir ev değildi yani. Lisa'nın hatırladığım kadarıyla böyle büyük bir evi alacak parası olduğunu sanmıyorum. Peki nasıl?
- Lisa artık işte değiliz seninle rahat bir şekilde konuşabilir miyim? Bana ismimle seslenebilirsin.
- Tabikide Jungkook. Ne konuşmak istiyorsun.
- Peki. Başlıyorum. Bir kere nasıl böyle bir evde yaşayabiliyorsun?
- Profesörümden miras kaldı.
- Seni çok seviyor olmalı?
- Evet seviyordu. Huzur içinde yatsın.
- Amin. İkinci soruma geçiyorum o zaman. Birbirimizi görmediğimiz bu uzun zamanda beni hiç özledin mi?

First Love/ LİZKOOKWhere stories live. Discover now